CEVDET TÜTÜNCÜ

CEVDET TÜTÜNCÜ

EGEMENLİK YARIŞI

Sevgili dostlar, 2. Dünya Savaşı’nın ortaya çıkardığı trajik sonuçlardan sonra, böylesine küresel etkiye sahip yeni bir maceranın olmaması için gösterilen gayretlerin sonucunda; 

Her ne kadar zaman zaman ortaya çıkan gelgitler olsa da izlenen uluslararası politikaya hakim olan aklı başında yönetim ve kararlar doğrultusunda, 2. Dünya Savaşının sona erdiği 1945 yılından bu yana insanlık açısından daha olumlu bir süreç yaşandığını söyleyebiliriz.

Rusya’nın, çarlık dönemlerinden beri Karadeniz ve Akdeniz üzerinden sıcak denizlere inerek başta Ortadoğu ve Afrika olmak üzere Dünya üzerinde aktif bir etkinlik yaratmak ve kurmak amacında olduğunu söylemek yanlış olmaz.

En son 1877 yılında (93 Harbi) Doğu Anadolu’yu, 1979 yılında Afganistan’ı işgal etmesi, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin bu amacını açıkça ortaya koymaktadır. 

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği, 1991 yılında dağılmasına kadar 1955 yılında kurulan Varşova Paktı’na üye ülkeler Arnavutluk, Bulgaristan, Çekoslovakya, Doğu Almanya, Macaristan, Polonya ve Romanya’yı kendi etkinlik alanında tutmak için her türlü tedbire başvurdu.  ( 1968 yılında liberal bir yönetime geçmek isteyen Çekoslovakya’nın 05.Ocak.1968 tarihinde örgütten ayrılmak için başlattığı ayaklanma, 21.Ağustos.1968’de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin ülkeyi işgali ve 72 kişinin ölümüyle sonuçlandı. Hareketin lideri Alexader Dubcek tutuklandı. )

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği dağılma sürecine girdiğinde  Azerbaycan, Beyaz Rusya, Ermenistan, Gürcistan, Kazakistan, Kırgızistan, Moldova, Türkmenistan, Tacikistan, Ukrayna ve Özbekistan birlikten ayrıldıkları halde NATO’ya üye olmadılar.

Rusya’nın güdümünde olarak bu devletlerin her biri elbette ayrı ayrı önem arz ediyorsa da, bunların içinde Ukrayna’nın ayrı bir yeri olduğu açıktır. Batı sınırında Rusya’nın neredeyse kalbine nüfuz eden konumda olması, Rusya için stratejik bir durum arz etmekte ve Ukrayna’nın kendi başına hareket ederek batıya kucak açması Rusya’nın geleceğini tehdit ederek tedirginlik yaratmaktadır. 

İçinde bulunulan durumu değerlendirmek isteyen ABD, Ukrayna’yı NATO’ya dahil ederek, daraltılan bir çemberin içinde Rusya’nın daha kontrollü bir konumda olmasını istemektedir. 

Durumun farkında olan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in daha önce Arnavutluk, Bulgaristan, Çekoslovakya, Doğu Almanya, Macaristan, Polonya ve Romanya’nın NATO’ya üye olmasıyla uğradığı zaafı bu kez yaşamak istemediğini görmekteyiz. Kaldı ki aynı zamanda bu durum ABD’nin üstünlüğüne yol vermek anlamına gelecektir. Böyle bir durumda sıradan bir devlet konumunda olmak Rusya’nın hazmedeceği bir şey midir ?..

ABD’nin OYUNU mu ?.

Değerli okurlar, ABD’nin Ukrayna girişimi “ Denemekte fayda var “ felsefesine dayanmıyorsa, çıktığı yol yalnızca kendisini değil, Çin’in de taraf olduğu bütün Dünya’yı tehlikeye atan bir üçüncü Dünya savaşı tehlikesini ortaya koyar. 

Böyle bir tutum akılsızlıkla eş değerdir ve akılsızlık şans olamaz.

ABD yeni bir Dünya savaşını göze alamayacağına göre;

 Neredeyse sınır tanımayan bir politikayla Dünya üzerinde at koşturmak isteyen ABD’nin ne Afganistan’a, ne Irak’a ve ne de Libya’ya benzemeyen bir durumla karşı karşıya olduğu açıktır. 

Buna rağmen;

ABD’nin ve batılı ülkelerin asıl amacı ve derdi madalyonun bir yüzünde Ukrayna olsa dahi, diğer yüzünde bu yolla Rusya’nın savaş kabiliyetini ve neler yapabileceğini gözlemlemek, zaaflarını tespit etmek ve geleceğe yönelik olarak kendilerini buna göre hazır bulundurmak fırsatını sunar..

Bu kez Rusya’nın tırnağının dibinde ve daha kapsamlı bir şekilde değişik senaryolar ortaya koyup, Putin’i dolduruşa getirerek yıllar boyu sürecek olan bir kaosun içine çekmek; Rusya Ukrayna’ya müdahale etse de, etmese de her iki şekilde “Kazan kazan” politikasının versiyonu ve ABD çıkarlarına uygun görünmektedir.

BUNDAN SONRA NE OLACAK ?.

Batının en güçlü devletleri başta ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya ve Hollanda gibi ülkelerin her türlü tehdit ve uyarılarına rağmen  Ukrayna topraklarına girilmesi, Putin’in Rus Ruleti oynamaktan çekinmediğini ortaya koymaktadır. Çünkü Ukrayna topraklarında kalmak uzun vadede Rusya’nın lehine olmayacaktır.

Rusya her ne kadar savaştan sonra Ukrayna’da kendi dirayetinde olan bir yönetim kurmak amacında olsa dahi, yıllarca kendi dirayetinde olan kişilerce yönetilmiş olan Polonya, Doğu Almanya, Çekoslovakya, Macaristan, Romanya, Arnavutluk ve Bulgaristan’ın bu günkü durumları ayrı bir örnek olarak karşımızda durmaktadır. 

Her ne olursa olsun çıkarları bir tarafa bırakarak Dünyayı hep birlikte yaşanacak bir yer olarak değerlendirmek zorunda olduğumuzu idrak edemediysek, hala Ortaçağda  yaşadığımızı söyleyebiliriz…

Esen kalın. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
CEVDET TÜTÜNCÜ Arşivi

ÜLKEM

27 Aralık 2023 Çarşamba 09:22