SELAHATTİN ÖZTÜRK

SELAHATTİN ÖZTÜRK

İSLAM MEDENİYETİ ve İNSAN BATI (MODERNİTE) MEDENİYETİ ve İNSAN (1)

Medeniyetler; parça-parça değil, bir bütündürler. İçerisindeki bütün kurum ve değerleriyle gelişirler. Tıpkı insan gibidirler. Doğarlar, büyürler olgunlaşırlar, yaşlanırlar ve ölürler. Yenilenebilir ve gelişebilirseler doğum-ölüm arası süreleri uzun olur. Bulunulan zamanın şartları gereği, tekamül edemeyenler, zamanla tasfiye olurlar. Tasfiye olmamak için, çağı yöneten DİNAMİKLİK içerisinde olmak gerekir. Statiklik tasfiye sebebidir. Dinamik medeniyetler bulundukları dönemin her saniyesini, orada oluşan yenilikleri, radarına almak zorundadır. Toplumlar nezdindeki özel, genel anlaşmazlıklar, her türlü sıkıntılar, toplumsal ayaklanmalar, teknik açıdan bütün gelişmeleri takip, tabii olan veya olmayan bütün keşiflerin takip edilmesi olmazsa - olmaz sorumluluktur.

Geçmişte kalan her gelişme iyice kritik edilerek, içinde bulunulan zaman, hatta gelecek zamana yönelik güçlü bir yol HARİTASI belirlenmelidir. Hayat tek-tek fertler için (BİR) görünse de, toplum için BÜTÜNDÜR. Yani en küçük birimlerle; en büyük birimler birlikte yürürler. Bu tür başlangıçlarda ekilen her TOHUM, birkaç nesil sonra bile, büyük OKYANUSLAR oluşturacak fikrin temeli olabilir. Ülkemiz açısından bir değerlendirme yapmak gerekirse, Tanzimat sonrası kaybettiğimiz şey tam da budur. Oluşan kesintiler sonucu, bütünlük yapımızda zedelenmeler oluşmuştur. Aynı kök, aynı RUH’tan beslenerek, sürekliliği devam ettirmek büyük öneme haizdir. Medeniyetin, ona ruh veren fikrin ayakta durabilmesinde “değerler sistemi-tarih, suru-kültürel bağlar, birliktelik çimentosu” çok önemlidir. Böyle bir zemin yürüyüşünde, problemlere çare ve çözümler üretebilmek çok daha kolaydır. Üstteki değerler üzerinde yürüyenlerin, hiç bir şahsiyet zedelenmesine uğramadan, ola gelen olaylar hakkında her zaman söyleyecekleri bir SÖZLERİ vardır.

İslâm medeniyetiyle, Batı (modernite) medeniyeti arasında çok büyük fark mevcuttur. İslâm medeniyetinde; en büyük olan tek Allah inancı vardır. BATI da böyle bir inanç yoktur. Batı için, hayat sadece bu dünyadır, yaşanır ve biter. Bu anlayış pek tabidir ki, sadece bu dünyayı her türlü imkânlara sahip olarak, Güç-Kuvveti elde ederek, hiç bir merhamet duygusu hissetmeden, maddeye hakim olma amaçlı “EZİP-GEÇMEYE” yöneliktir. Böyle bir anlayış sahipleri, kendi çocuklarını bile yemekten çekinmezler. I ve II. Dünya Savaşlarında bu durum çok net görülmüştür. dünya savaşları diye takdim edilen bu savaşlar, Batı medeniyeti, modernitenin kendi çocuklarına karşı yaptıkları İÇ savaşlardır. Bu savaşların yapılmasında ZEMİNE de ihtiyaç duyulduğundan, onlar arasındaki problemlerle hiç ilgisi olmayan bazı ülkelerde bu savaşlara sokulmuşlardır. Dışarıdan katılanların çoğu niçin savaştıklarını bile bilmiyorlardı. Modernite de Rehber DİN değildir. Sadece AKIL’dır. Orta Çağ Avrupa’sına kendilerini dayandırmazlar. Orada ON asırlık bir Hristiyan Medeniyet fikri var. Aşkın dünya üzerinden gelen haberlerle kurulmuştur. Sonradan Tahrif edilse de orada otorite Kilisedir. Mevcut BATI (MODERNİTE) kendisini RÖNESANSLA başlatır. Gelinen noktada da KÜRESEL yapı üzerinden devam ettirmektedir. İnşallah devam edecektir. Selâm, sevgi ve Saygılarımla. Grb. K. S.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SELAHATTİN ÖZTÜRK Arşivi