MEHMET AYCAN

MEHMET AYCAN

AŞKIN KİMYASI VE MATEMATİĞİ

Hep siyaset yapacak değiliz ya…

Yaş yarım asrı, bir çeyrek geçince unuttuğumuz sanılan duyguların hatırlanmasıyla yeniden beyinlerde düşler kurduruveriyor ve eskileri anımsanıyor(!)…

Hayıflanmaya gerek yok, aşkta da sosyal yaşamda da dün dünde kaldı… Artık bugünü yaşamak ve planlamak gerek…

Dedik ya hep siyaset yapacak değiliz ya…

Geride bıraktığımız dünü bugün hatırlamamızda bir engelde yok tabi (!)

Mevsim ilk bahar mı, yoksa yaza girdik mi pek belli değil, bir sıcak bir serin…

Bugünlerde Ege’de havalar sıcak seyretmekte… Hem de çok sıcak..

Aslında bu sıcakta aşkı falan düşündüğünüzde yok...

Tek amacınız bir an önce hedefe ulaşmak ve kuytu, serin bir köşeye sığınmak...

Belki o zaman aklınıza o hınzır düşünceler gelebilir...

Hınzır diyorum aslında bu hınzırlık sevimliliğin ve sevecenliğin tarifi...

Çünkü aşk bir hınzırlıktır...

Gelirken genç iki insan birbirine sarılmış, kumrular gibiydiler...

Kıskandım doğrusu...

Kıskançlığım; gençliğimde böyle şeyleri yapma şansımın olmayışındandı.

Yolun yarısını geçtikten sonra romantizimin, sadece kafada ve dilde kalmadığını anlıyorsunuz...

Yüreği dolduran sevginin aktif bir yaşam isteğini hissediyorsunuz...

Hep düşündüm...

Aşkın kimyası var...

Fiziği, matematiği, çarpım tablosu, momenti kosinüsü...

Varmış...

''Aşık olan insanlarda beyinde bulunan kimyasalların farklı salgılandığı'' belirlenmiş...

Benim vücut dengemin neden bozuk olduğu anlaşıldı.

Alsa sana şimdide bilimsel bir aşk yaklaşımı...

Aşkın insan beynindeki etkisini araştırmada en verimli yöntemin ''Fonksiyonel Magnetik Rezonans Tomografisi ile Görüntüleme Teknolojileri'' (FMRI) olduğu saptandı. ''FMRI, aşkın bizler için temel bir dürtü, fizyolojik bir ihtiyaç olduğunu işaret ediyor. Bu nedenle aşk, bulduğumuzda inanılmaz haz, enerji veren, ulaşamadığımızda da tarifsiz elemler içinde bırakan bir duygu.

Eyvah ki eyvah...

Aşkın bilimselcesi de acayip duygulu...

Şimdi durun bakalım şimdi diyeceklerimi iyi etüd edin ve aklınızın bir kenarına yazın...

Eğer bir gün aşık olursanız, ister kumral, ister sarışın ister esmer güzel olsun yeter diyorsanız yanılıyorsunuz...

Aşık olunca insanın, depomin ve norepinefrinin arttığı, seratoninin ise düştüğü belirlenmiş.

Ve bilimsel aşka göre; aşık insanlarda nörotransmitlerden depomin artışının motivasyon artışı, mutluluk, heyecan, uykusuzluk, kalp çarpıntısı ve nefes darlığına neden olduğunu, norepinefrinin de heyecan ve enerji düzeyini arttırdığını, uyku ve iştah kaçırdığı belirlendi...

İnsanlar belli bir yaştan sonra aşkın bilimini inceleyebiliyor sadece.. İşte buda bir başka ukalalık…

Ve yine bilimsel aşka göre, heyecan ve ölüm korkusu da aşkı tetikliyor...

Ve deniyor ki; 'Felaket sırasında karşılaşan insanların birbirlerine aşık olma ihtimali, mehtaplı gecede birbirine rastlayanlardan daha fazladır'

İşte bilim burada çuvallıyor...

Felaket anında aşık olmak ihtiyaç duymak gibi bir şey...

Ama mehtap...

Ay ışığında sevgiliye çekilen tirad veya bir seranad...

Tüm kimyasal ve fiziksel kuralları yıkar geçer...

O andan itibaren sadece yeni kimyasal ve fiziksel kurallar vardır...

Bir şarkı söylersiniz uzaktan sevgiliye...

Bir gece ansızın gelebilirim...

Ve yanıt gelir hemen...

Sakın geç kalma erken gel...

Ve seranad;

Açık bırak pencereni,

Örtme perdeyi bu gece...

Heyhat... romantizm

Bir şiir söylersiniz sevgiliye;

"Aramızdaki kilometrelere bakma sen

bir gönül yakınlığımız var

Dışarıda yağan kara aldırma sen

içimizde sevginin sıcaklığı var

Buyurun bir avuç gözyaşı size

sevgi büyüsü yapılmış

uzaklardan gelen bu sesi dinle

bu türkü bir sevgili için yakılmış"

(yıllar öncesinden yazdığım bir şiir)

Kim ne derse desin

Yüreği dolduran sevginin aktif bir yaşam isteğini hissediyorsunuz...

Ama, kimi aşklar bir köşeye sıkışıp kalıyor...

Ve özgür kalacağı günleri bekliyor...

Yeter ki;

Dönülmez akşamın ufkuna varmayın

Vakitte çok geç olmasın...

xxxx

Ve son bir soru...

Acaba saat kaç, hangi ayda, hangi yıldayız....

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
MEHMET AYCAN Arşivi