FARUK KORÇA

FARUK KORÇA

SOSYAL DEVLET MİYİZ?

Ülkemizde giderek derinleşen, Pandemi ile başlayan, savaşla devam eden, enerji ve gıda krizlerinden fazlasıyla etkilenen bir süreçte vatandaşlara dokunan sosyal paketler ve desteklerle her zamankinden daha fazla ihtiyaç olan bir zamanda devletin elindeki az imkânlara rağmen sosyal yardımların 213 ayrı başlık altında arttırılmasına rağmen muhalefetin “Yoksulluğun derinleşerek arttığını ve sosyal devletin yokluğunu” iddia etmesi ne derecede doğru? Rakamlara bakarak anlamak lazım. Devletin sosyal yardımlarından ülkemizde yararlanan vatandaş sayısı 4.5 milyon’a yaklaşmış durumdadır. 2000’li yıllarda 1.5 milyon olan bu sayının üç katına çıkması “Neden bu kadar çok aile muhtaç duruma düştü?” sorusunu akla getiriyor. Bu insanların %80’i çalışamayacak derecede hasta veya engelli insanlardan oluşuyor.

Memnuniyet verici olan, Devletin yardımına muhtaç bu kadar insanı muhtaç bırakmamasıdır. Bu insanların %20’si istihdama kazandırılabilir. 2000’li yıllarda 12 milyon kişi yeşil kart sahibiydi. 5 milyon’dan fazla insan sosyal yardım alabiliyordu. Yoksul grubuna giren 3 milyon insan sosyal yardımlardan faydalanamıyordu. 85 milyonluk ülkede 23 milyon insan sosyal yardıma muhtaç durumdaydı. Bugün bütçenin %6’sı sosyal yardıma ayrılmaktadır. Bu oran geçmişte %1.2 civarındaydı. Yaşlı ve engelli aylıkları 75 kat artırıldı. Bunlara ilave doğalgaz ve elektrik yardımları ve sosyal konut edindirme projesi ardı ardına devam etmektedir.

Türkiye sadece yurt içinde değil, yurt dışındaki ihtiyaç sahibi ülkelerin insanlarına da sosyal yardımlarını yıllardır devam ettirmektedir. Pandemi döneminde maskenin karaborsa olduğu zamanda, Türkiye A.B.D. başta olmak üzere birçok ülkeye maske göndermiştir. Bu Türk Milletinin geleneğinde vardır. Çok şükür, sosyal yardımlaşma geleneği milletimizin tarihinde vardır. Bu sayede bu millet en zor şartlarda dahi kimseye muhtaç olmadan yüz yıldır kendi yağı ile kavrulmaktadır. Tabii ki bununla kalınmamalı muhtaç insanlarımız daha iyi şartlarda yaşatılmalıdır. Ama sosyal devletin çöktüğünü iddia etmek abartılı bir laftır. Bunu söyleyenlere şu güzel sözü hatırlatmak gerekir: “Bir şeyi biliyorsan, söyle, senden ibret alsınlar, bilmiyorsan sükût et, seni adam sansınlar.”

Türkiye sadece muhtaç insanların değil, genç insanlarımızın daha iyi eğitim almaları, başarılı olabilmeleri için de önemli çalışmalar yapmaktadır. Sosyal yardım yapma sadece devlet eli ile değil, özel kuruluşlar marifeti ile de yapılmakta olup bilhassa eğitimde ve sağlıkta büyük başarılar sağlanmaktadır. Bunun artan sorunlar ve nüfus nedeni ile yeterli olmadığı da bir gerçektir. Halen kalacak yer bulamayan gençlerimizin Üniversite tahsilinden mahrum oldukları bilinmektedir.

11 EKİM, DÜNYA KIZ ÇOÇUKLARI GÜNÜ’NÜN 10. YIL DÖNÜMÜDÜR

Geride bıraktığımız 10 yılda, kız çocuklarının güçlenmesi, hak ve fırsatlara erişimlerinin desteklenmesi için yapılan çalışmaların arttığını müşahede etmekteyiz. Hükümetlerin, yasa yapımcılarının, özel sektör ve toplumun bu yolda önemli adımlar atması memnuniyet vericidir.

Günümüzde Pandemi ve savaş vakaları, krizler ve kız çocuklarının okula gönderilmemesi, okul ve eğitime erişimde cinsiyet uçurumunu derinleştiriyor. Kız çocuklarının kaliteli eğitime ulaşabilmeleri ve onları geleceğe hazırlayan eğitime erişebilmeleri çok önemli. Bu güne kadar geçtiğimiz on yılda yapılanlar ve attığımız adımlar önemlidir ama kesinlikle yeterli olduğunu söyleyemeyiz. Kız çocuklarının haklarının tam anlamıyla sağlanması ve çocukların güçlenmesi, liderliklerini ortaya koyabilmesi için cesur ve bütüncül adımlar atmak gerekir.

Günümüz içim ve gelecek nesillere daha eşit bir Dünya bırakmak için çocukların haklarını ve onların liderliklerini merkez almalıyız. Devletimiz sivil toplum, özel sektör, akademik kuruluşlar, basın ve medya kuruluşları ile birlikte kız çocuklarının Ülkemizin yarınları için ve şimdiden genç lider ve önder olmaları için çalışmalıyız. Kız çocuklarını çevreleyen sorunları ortadan kaldırmak ancak onların içinde bulunduğu ekosistemi geliştirmek ve dönüştürmek ile mümkündür.

Bizler çocukların önlerindeki engelleri kaldırırsak ve güçlerimizi birleştirirsek, hayata daha eşit ve umutlu sarılmalarını sağlarız.

Türkiye’deki kız çocuklarının eğitime erişiminden, erken yaşta evliliğe, yapısal şiddetten, yoksulluğa kadar önemli sorunlarla karşı karşıya olduğunu, eşitsizliklerin ve adaletsizliklerin azaltılması, kız çocukların başta eğitime erişiminin sürdürülebilmesi ve kendi seslerinin duyulması ile mümkün olabilir.

“İyi bir gelecek için akıl ve donanım gerek. Gerçek başarı için onların seslerini yükseltmeli.”

“Kız çocuklarının hayalleri, gerçeği olsun.”

Sağlıcakla kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
FARUK KORÇA Arşivi