Sevgili okurlar,

Her insanın geçmişinde yaşadığı acılı veya sevinçli unutamadığı olayları anı olarak tanımlayabiliriz. İnsanoğlu, gelişim evrelerinde çocukluk yaşlarından başlayarak ergenlik, yetişkinlik ve son olarak yaşlılık dönemlerinde unutamadığı anılar yaşayabilir. Sözü yerinde kullanmak gerekirse yaşanan her türlü anı, bazen şairin mısralarına, yazarın makalesine, bazen de bir sohbet ortamına bile konu olabilir. Bazı anılar hatırlandıkça esprilere yani şakalara konu olurken bazı anılar da göz yaşlarına yol açabilir. İnsan psikolojisinin ne denli önemli olduğunu düşünecek olursak, anıların insanların yaş seviyelerine ve kişilik yapılarına göre bıraktıkları etkilere de değinmemizde yarar olacak. Örneğin, çocukluk yıllarında yaşanan anının genç yaşlarda olan bireyde bıraktığı etkiyle yetişkinlik, yaşlılık evrelerindeki bir bireyde bıraktığı etki farklı olabilir. Genç yaştaki bir birey yaşadığı acı anıdan çok etkilenmezken yetişkinlik veya yaşlılık evresindeki bir birey aynı duyguda yani acılı bir duyguyla yaşadığı anıdan çok etkilenebilir veya bazen tam tersi duyguların yaşanması da söz konusu olabilir. Kişilik yapılarına göre değerlendirecek olursak, romantik kişilikte bir bireyin anılarına yoğun üzüntü veya sevinç yaklaşımında bulunması söz konusuyken realist(gerçekçi) kişilikte bir bireyin romantik bireyler gibi hayalleriyle birlikte anılarını yoğun duygularla yaşaması değil de gerçekçilikle mantıksal yaklaşımda bulunarak değerlendirmesi söz konusu olabilir. Dolayısıyla yaşanan olumlu ya da olumsuz anılara yönelik bireylerin gelişim evreleri, yaş ve kişilik özellikleri bakımından duygu yoğunluklarıyla yaklaşımları farklı olabildiği için anıların etkileriyle bireysel, toplumsal ilişkilere bakış açıları da farklı olabilir.

Yaşamınız süresince hissedilen güzel duyguları, her yaşta yıllar öncesindeki yaşadığınız duygularla, aynı heyecanla yaşıyormuş gibi hatırlamanız, mutlu olmanız dileğiyle...

Sevgilerimle...

Hoşçakalın...