ASIM ÇALIK

ASIM ÇALIK

YOKSA BÜYÜK MAÇLARIN HOCASI DEĞİL Mİ?

Derbi maçlarının favorisi olmaz denir genellikle. Çok da doğrudur. Her ne kadar Fenerbahçe kağıt üzerinde kazanmaya yakın gözükse de maçın genelinde gördük ki Galatasaray takımının futbolcuları sahada taktiksel açıdan Fenerbahçe’li oyuncuları, kenarda da Okan hoca Jorge Jesus'u futbol zekalarıyla ezdiler.
Ben karşılaşma öncesinde Jesus'un sol bekde eğer tam anlamıyla fitse Alioski, sol önde de Ferdi ile oynayacağını düşünüp, defansda dörtlü kurguyla sahaya yayılacağını tahmin etmiştim. Fenerbahçe ya  4'lü savunmayla çıkıp sahaya eşit mesafede yayılacaktı  ya da 3 stoperle defansını orta sahaya yakın oynatıp klasik ofsayt taktiğini uygulayacaktı.

Okan Buruk Jesus'un ikinci opsiyonu kullanacağından o kadar emindi ki iki güçlü santraforunu ve özellikle de formda olan Gomis'i yedek bırakmaktan çekinmedi. Buruk bu cesaretiyle santraforsuz da sahaya çıkmadı ve genç - dinamik Barış ile oynayıp Fener'in 3 ağır oyuncudan oluşturduğu defansının arkasına hızlı bir şekilde sarkmayı hedefledi. Buruk tüm istediklerini yaparken, Jesus kafasındaki hiçbir kurguyu pratiğe dökemedi.

İlk yarının son anlarında Mertens'in soldan koşuşturduğu atak Jorge hoca için anahtar olmalıydı. Mertens'i karşılaması gereken Osayi gerilerde kaldı. Neden? Çünkü 80-90 metre gitmekten yoruldu. Bu pozisyonda açığı kapatan Gustavo idi. Bu sistem sadece Osayi ve Ferdi'yi ekstra yormuyor, bu yorgunluktan ve verimsizlikten Arao ve Crespo da kendilerine düşen payları alıyordu maalesef. Bence ikinci devre adına sorulacak soru Jesus'un sarı kartlı Gustavo'yu oyundan alıp dörtlüye dönüp dönmeyeceğiydi.

GALATASARAY SONUNA KADAR HAK ETTİ 

Fenerbahçe kötü oynamaya hatta en kötü oyunlarından birini sergilemeye devam ediyordu. Allah'tan Gustavo sarı kartlıydı. Oyundan çıktı. Jesus dörtlümsü bir sisteme ya da başka bir deyişle Arao ile birlikte yalancı üçlü defans kurgusuna döndü. Oyuna giren Lincoln değil İrfan olmalıydı. Jorge İrfan-Valencia-Zajc üçlüsünü oyuna dahil edebilmeyi ancak 70'de akıl edebildi. İrfan Can ise geçen onca süreye rağmen hala Fenerbahçe’de olduğunu akıl edemedi!

Fenerbahçe'de girenler çıkanlar oyuna bir fayda koyamadılar. Kanımca kenarda aklı bu maçta olmayan bir teknik adamın oyuncularının aklının sahada olması beklenemezdi. İlk değişiklikde Jesus Lincol'den ne bekledi bunu bilemiyoruz. Galatasaray kazanmayı sonuna kadar hak etti. Fenerbahçe de kaybetmeyi sonuna kadar hak etti.

Gecenin Notu: Böylesine maçlarda her zaman taktiksel uygulamalar görüntüde olmaz. Akıl denilen şey futbolda da vardır. Büyük maçlarda sahaya ne kadar akıl koyarsanız, koyduğunuz kadarını maç sonunda da alırsınız. Hocalar beyin fırtınası yaparlar derbilerin öncesinde. Okan Buruk belli ki sağlam bir beyin fırtınası yapmış yardımcılarıyla. Jesus ve yardımcıları haftayı derin bir uykuda geçirmişler. 

Anadolu’da; “En kötü karar, kararsızlıktan daha iyidir” diye bir söz vardır. 3’ lü mü oynayayım 4’lü mü oynayayım diye bunca haftadır karar verememiş bir teknik adam profili var karşımızda. Öyle, bir rakibe karşı üçlü, diğerine karşı dörtlü oynanmaz sayın Jesus. Bir sistemi seçersiniz, sonra onun üzerine çimento atıp sağlamlaştırırsınız. Fakat siz bunca karşılamadan sonra hala kararsızsınız. 

Ezeli rakibinize karşı hem de kötü bir futbolla ilk yarı mağlupsunuz. Çareniz ve kurtarıcınız Lincoln mü? Rakip genç ve tecrübesiz bir santrafor ile oynarken, sizin çözümünüz neden Arda olmasın? Oyuncu değişiklikleri için 70. dakikayı niçin beklediniz? 91. Dakikada Dursun'u niye oyuna aldınız? “Elimdeki bu golcü çok beceriksiz” demek için mi? Lig arasından hemen sonra yani Dünya Kupasının başlamasından hemen önce ekibinizle birlikte kış uykusuna mı yattınız? Peki bu uykudan ne zaman uyanacaksınız? 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
ASIM ÇALIK Arşivi