FARUK KORÇA

FARUK KORÇA

LAF DEĞİL TAŞ ÜSTÜNE TAŞ KOYMA ZAMANI

“Bir musibet, bin nasihate bedeldir” boşuna değilmiş.

Ülkemizde ardı ardına meydana gelen depremler sonrası yapılan anlatılarla Milletçe deprem uzmanı olduk. Fay hatlarının nereden geçtiği, kaç km olduğunu bilmeyen kalmadı. Ama buna rağmen binalarımız ile ilgili üzerimize düşeni yapmakta hâlâ düşünüyoruz.

Aylardır devam eden Pandemi sayesinde ve bilim insanlarını dinleye dinleye, Milletçe aile hekimi olduk. 

Televizyonda konuşan bir bilim insanının “Ellerin günde 14 defa dezenfekte edilmesi gerektiği” sözüne inanıp, ellerinde oluşan cilt hastalığı sebebi ile cildiyeciye gideni hiç unutmuyorum. Aradan geçen zaman zarfında hepimiz bu işi de iyi öğrendik. Ancak önemli sayıda insanlarımız halen aşı olmamakta ısrar edip, sosyal medyadan da destek alarak, aşı karşıtı eylemlerini sürdürüyorlar.

Şimdi sıra ekonomiye geldi.

Enflasyon, kurdaki artış ve ardı arkası kesilmeyen zamlar ile ilgili konuda da uzmanları dinleye dinleye bu konuda da uzman haline geldik. Sosyal medya bu konuda üstün başarılı oldu denilebilir. 

Bir taraftan “Ülkenin hızla büyüdüğünü, ihracat rekor seviyede olduğunu ekonominin çok iyi olduğunu”, her gün anlatan hükümet yanlısı medya grupları,

Diğer taraftan, “Ekonominin çökme noktasına geldiğini, hayat pahalığının halkı perişan ettiğini” her gün anlatan ve yazan medya organları arasında büyük yarış yaşanıyor. Stokçuluk, karaborsacılık, tefecilik, dolar alım-satım hızla yayılıp, en cazibeli ve kolay para kazanma yöntemi olarak revaçta.

Milli, manevi ve ahlaki değerlerde çöküntü yaşanırken, yüzüncü yılda Mecliste, “Siyasi Ahlak yasası çıkartılacak” ve “Olağanüstü Hal yasası”nın telaffuz edilmeye başlanması endişe vericidir. Ahlakın ve ekonomik istikrarın yasalarla sağlanması ne kadar doğrudur, dikkatli olunması gerekir. Sosyal medya “Kaş yaparken, göz çıkarıyor.”

Vatan hainliğine, yalancılığa, siyasi dolandırıcılığa hangi yasa engel olabilir. Bunlar, ayıp olmaktan bile çıkmış ve bir siyaset tarzına dönüşmüş ise, “Siyasi Ahlak yasası” ne işe yarayacaktır.

Ayıp kalkmışsa, siyasette hile ve desise marifet addediliyorsa, namus ve şeref sözü ucuzlamış ise, iftira, hakaret, küfür, tehdit ve şantaj, yumruklaşma alkışlanıyorsa, kürsüden el hareketini niçin mesele haline getiriyorsunuz?

İyi eğitim almış, görgülü insanlarımızın vücut dili budur diye kabul etmekten başka çare kalmadı. Sosyal medya sayesinde bunları tabi karşılamaya alıştık.

Oysaki kişisel verilerin korunması, dijital ağ temsilciliklerinin kurulması ve Dünya’yı tehdit eden dezenformasyon ile mücadele, sosyal medya düzenlenmesinin ana ilkeleri olmalıdır.

Devlet yetkililerimizin dediği gibi “Dezenformasyon sadece bir Milli Güvenlik meselesi olmanın ötesinde geçerek küresel bir güvenlik sorunu halini almıştır. Bu sorun sadece bizim sorunumuz değil, Dünya’nın bir milli güvenlik meselesidir.”

Bu konuda halkımızın da bir talebi var olup, siyaset, halkın bu önemli talebine duyarsız kalamaz.

Sosyal medya düzenlemesinde muhalefet, sosyal medya düzenlemesi adı altında özgürlüklerinin kısıtlanacağını ve sansür getirilebileceğini düşünüyor.

Bu izlenim yaratılmamalı. Hem özgürlükleri koruyan, hem de Milli Güvenliği koruyacak bir prensip ile hareket edilmelidir.

Türkiye bir değişim sürecinden geçiyor. 2023 seçimleri bir kader seçimi niteliğinde, kıran kırana bir mücadele içinde geçecek olup, bir kısım kişi ve kurumlar sosyal medya yalanları üzerinden menfaat sağlamak için sosyal medyada yürütülen dezenformasyon ile seçim ekonomisinde etkili olmaya başlayacaklardır.

O nedenle, sosyal medya düzenlemesini yaparken 2023 seçimleri önemle dikkate alınmalıdır.

Siyasi ve iktisadi olarak Türkiye olağanüstü dönemden geçmektedir. Siyasetçilerimiz başta olmak üzere, ilgili kurum ve kuruluş yöneticileri devamlı seyahat etmekte ve düzenledikleri toplantılarda aynı konuları anlatmaktadırlar.

Zaman, “Laf üstüne, laf koyma zamanı” değildir.

Zaman, artık “Taş üstüne, Taş Koyma” zamanıdır.

Seveni var, sevmeyeni var. Başarılı bulanı var, başarısız bulanı var, ama T.ERDOĞAN’ı öldürelim ama hakkını teslim edelim.

Allah’ı var, geceyi gündüze katıp çalışıyor, yattığı kalktığı yer değil. Ülke için büyük düşünüyor, hayallerini hayata geçirmesini de biliyor.

Laf, laf üstüne koymasını da, taş taş üstüne koymasını da iyi biliyor.

Çevresindekiler için aynı şeyleri söylemek zor. Bazı bakanlar, bazı yöneticiler, bir kısım Milletvekilleri T. ERDOĞAN’a ayak uydurmak için büyük gayret içindeler, Sağlık, Çevre ve Şehircilik ve Milli Savunma Bakanlıkları örnek gösterilebilir.

Muhalefet kanadında ise proje üretmek yerine T. ERDOĞAN’ı kötülemek görev addediliyor. Varsa-yoksa “Erken seçim” konuşuluyor. Sosyal medya sayesinde bu konuda bir dereceye kadar başarılı olunsa da kamuoyu araştırmalarına bakılarak ikinci sırada görüldüklerinden ve hedefe ulaşmaları zor olduğundan, Milleti inandıracak projeler üretilmediği sürece işleri oldukça zor. Milletimiz iyileştirilmiş parlamenter sistem değişikliğini henüz anlamış değil.

Çok şey değiştiği ve geliştiği halde, yerinde sayan sadece siyasettir.

Mitinglerde hamaset oldu nutuklar, abartılı vaatler, bindirilmiş kıtalar.

Mecliste grup toplantılarında, kürsüde hep liderler, salonda liderleri alkışlayan şakşakçılar, içeride halktan kimse yok. Hepsi yandaşlar.

Genel Kurul salonuna bakınız. Bütçeden başka her şeyi müzakere eden, bilmeyen, bilmediğini bilmeyen münazaracılar, sataşmalar, laf atmalar, hatta hakarete varan sözler, yüksek tansiyon, sonunda yumruklaşmalar, ring salonuna dönmüş bir Genel Kurul salonu.

Yıllardır izlediğimiz sahne bu.

Buna rağmen 75 yıldır, kavga-döğüşe rağmen geldiğimiz nokta genelde fena değil.

Bu tablo ortada iken, hangi akla hizmet, erken seçim isteniyor?

Peki, partiler bir erken seçime hazırlar mı?

Kendileri öyle söylüyor, ama zihinlerdeki tereddütler dağılmış değil.

Henüz Anayasa, Seçim ve Siyasi Partiler Yasası çıkmadı. Seçim sonrası ise eski tas, eski hamam. Aynı hamam suyu ile yıkanmaya devam edeceğiz.

Muhalefetin gündeminde ilk sırayı ”Parlamenter sisteme dönüş” yer alıyor.

Fakat bunun için Parlamentoya en az 360 milletvekili sokmalılar ki Anayasa’yı değiştirebilsinler. 360 milletvekili soktuklarını varsayalım. Planlarına göre seçimden 18 ay sonra Anayasa değiştirilecek ve Parlamenter Sisteme geçilecek.

Daha da önemlisi, 20 yıldır seçim kaybetmiş, Ak Parti’li rakip karşına çıkartılacak sembolik Cumhurbaşkanı adayına, halk oy verir mi?

Türkiye’nin bunca ağır sorununu 18 ayda sembolik Cumhurbaşkanı çözebilecek uzun vadeli plan ve programlar yapıp bürokrasiye söz geçirebilir mi?

Sosyal medya ve bürokrasi ile mücadele, Devlet yönetiminde önemli bir sorun olup, seçmen, geleceğini böyle bir eğreti kişiye emanet eder mi?

Nereden bakılırsa bakılsın, doğru olan çözüm; önce Anayasa ve Seçim Sistemi değiştirilmeli. Bu gün seçim olsa, iktidarı da muhalefeti de beğenmeyen, ilk defa oy kullanacak olanlar ve diğerlerinin oy oranı %30, bunların oyu ve de halkın çoğunluğunun güvenini sağlayabilmek için laf değil, proje üretilmelidir.

Bir ülkede demokrasinin gerçek anlamda var ve çalışır durumda olduğunu söyleyebilmek için, adil seçimlerle ve gerçek temsil yeteneğine sahip olarak seçilmiş bir parlamento, bu parlamentonun, yani halkın, gerçek temsilcilerini denetleyebildiği bir hükümet, bütün bir yurttaşların, sosyal, ekonomik, milli, makam, mevkii, görevi, konumu ne olursa olsun, Ülke vatandaşı statüsünü taşıyan herkesin önünde eşit olduğu bir yargı, bunların yanında mutlaka özgür bir medya, dördüncü kuvvet olarak işlevini yapabilmelidir. 

Maalesef bu dördüncü güç, Ülkemizde siyasal ve finansal güç odaklarının etkisindedir. 

Asıl önemli olan, halkın sağlıklı haber almasını kutsal bir görev sayarak ve her türlü güç odaklarına kulak tıkayarak antifaşist ve antiemperyalist bir bilinç ile sömürüye karşı durulması esas olandır. Bunun için de yeni düzenlemeler de bu konu ele alınmalı ve dördüncü kuvvetin Ülke menfaatine işlevi sağlanmalıdır.

SÖZÜN KISASI

Ne ifade etmiş rahmetli ZİYA PAŞA;

"Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz,

Şahsın görünür rütbe-i aklı, eserinde."

Ziya Paşa bu beytinde diyor ki:

"İnsanın aynası iştir, lafa bakılmaz.

Bir kişinin aklının seviyesi, yaptığı işte görünür."

Sağlıcakla kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
FARUK KORÇA Arşivi