Yeryüzündeki  insanlar genellikle iki grup halinde hizalanırlar.

1.GRUP: Allah’a ve Resulûne gönülden İMAN EDER. İmanın gerekli kıldığı sorumlulukları bütün gücüyle yerine getirmeye çalışır. Sadece Allah’a  ibadet eder, sadece Allah’tan yardım ister. Allah’a güveni tamdır. Karşısındaki herkese de güven veren bir kişiliğe sahiptir.

2.GRUP: Allah’a ve Resülûne iman etmeyip, KÜFRÜ benimserler. Bu konuda duruşları nettir. Aynı yapı içerisinde bir grup daha var ki, hem İMAN eder görünümde davranış sergilerken, diğer taraftan uygulamalarda kendisini küfre taşıyacak fiiller içerisine girmekten kaçınmazlar. Menfaatleri gereği “Nefs ve şeytana” yenik düşerek küfre kayarlar, ancak kendi nefislerinde bunu bir türlü kabul etmezler.

Bu iki gruptan KÜFRÜ benimseyenler aynı zamanda yeryüzündeki bütün İHTİLAFLARIN sebebidirler. Çoğu zaman kendisini  GİZLEMEDE pek mahirdirler zulmü yaparken her türlü ARGÜMANLARI kullanırlar. Bu ZALİMLER zulmü uygularken iki şekilde hareket ederler.

1-En başta, FAİZ olmak üzere akla gelen her türlü araçları kullanırlar. Doğru-Güzel her şeyi kamufle ederler, gizlerler. Gerekli alt yapı çalışmasını yaparlar. Yeryüzünü fesada verirler. Acımasızlardır, şımarıktırlar. Hak-Hukuk gözetmezler. Genel düşünceleri de şöyledir: Benim RAHATIM için başkaları ÇOKCA çalışmalıdır. Onlar çok çalışsın ki, ben rahat yaşayayım. Bu şekilde tepeden bakan bir KİBRE sahipler. Allah’ın görmezden gelindiği üstenci bir bakışla ASİLİK ve İSYANKARLIK içindedirler.

2- Her yönüyle, önce ben DOYMAM gerekir. Hele ben doyayım da, sonra kimin ne hali varsa görsün, başkası beni ilgilendirmez anlayışı, isterse açlıktan ölsün tavrı da bunların ikinci özelliğidir.

Alemlerin Rabb’ı bu merhamet dışı anlayışa karşıdır. Bunun için; 

1-FAİZ ve ZULME taşıyan bu nevi argümanları HARAM kıldı ve yürürlükten kaldırdı.

2- ZEKÂTI FARZ kıldı. Doğması muhtemel maddi (Ekonomik) sıkıntıları önlemekte hal çaresi bulunmuş olur. 

Buna rağmen yeryüzünde günümüzdeki yaşantılarında insanlarda ciddi sıkıntılar mevcuttur. Bunun sebebi; İnsanları özellikle de Müslümanlar sadece kendi Millet ve Devletlerinin düzenlerinden değil, yapması gereken vazifelerini yeterli oranda yapmıyorlar demektir. Bilinmelidir ki, ZULME rıza zülümdür. Zulme çok keskin tepki verilmelidir. Aksi halde zulme ortak olunmuş olunur. Müslümanlar, sadece kendi Millet ve Devletinin düzenlerindeki değil, bütün insanlığın güvenliğinden de mesuldürlar.

Şunu da unutmamak gerekir: Hiçbir DİNDE (faiz, zina, zulüm, rüşvet, hırsızlık v.b.leri) meşru değildir. Gelir/Gider dengesizliğinin bozarlar. Aile düzenine darbe vururlar. İnsan haklarının önünü tıkarlar. Baskı ve saygısızlıkla emeksiz, haksız kazanç v.b.. ile İMHA edici Hak ve Adalet sistemini bozucu fonksiyonlar oluştururlar