BÜLENT UĞUR

BÜLENT UĞUR

BİR ADAM NE YAPAR?

‘Bir adam ne yapar?’ demeyin. Yeri gelir yoktan bir ülke kurar, yeri gelir bir ülkeyi mahveder.

Bu sefer ki konumuz, büyük ülkeler kuran büyük liderler.

Aziz Dmitri İvanoviç Donskoy ve Rusya:

İlk olarak en eski tarihli devlet kurulumu olan Rusya’dan bahsedelim. Moskova Prensi (Knezi) olan ve sonradan ‘Aziz’ sıfatını alan Dmitri İvanoviç Donskoy, bölgedeki tüm prenslikleri, Altınorda devletine karşı yapılacak bir savaş için birleştiriyor. Bu şekilde güçlendikten sonra yaptığı savaşı, 1375 yılında kazanması üzerine, birliğin devamını sağlamada eline büyük bir koz geçiriyor. Diğer prenslikler onun çatısı altında birleşiyor ve ilk Rusya devleti bu şekilde kuruluyor. Temeli o kadar sağlam atılıyor ki Rusya’nın, bugün sadece yaşamaya devam etmiyor, dünyanın en güçlü devletleri arasında ismi hep ön sıralarda geçiyor.

George Washington ve ABD:

George Washington, Kuzey Amerika’nın ortasında bulunan devletleri kendi liderliğinde birleştiriyor. Bu kuvvet, 1776-1778 arasında, önce kıtada bulunan Fransızlara sonra da İngilizlere karşı mücadele ediyor. Bu mücadelelerin galibi olduktan sonra daha da güç kazanıyor. 1779’da Kızılderililere karşı katliam başlıyor. Bunu da başardıktan (!) sonra 1789’da ABD’ni oluşturan tüm devletlerin oybirliği ile George Washington başkan seçiliyor. Washington öylesi bir birlik kuruyor ki, o birlik, bugün dahi çözülmez şekilde birbirine sıkıca bağlı olarak dünyayı yönetmeye devam ediyor.

Giuseppe Garibaldi ve İtalya:

1866 yılında, bir asker olan Giuseppe Garibaldi öncülüğünde başlatılan bağımsızlık savaşı sonrasında, 1870 yılında, İtalyan Birliği kuruluyor. Daha önce aynı bölgede farklı krallıklar halinde yaşayan İtalyan orjinli devletler ile komşu devletlerin işgali içerisinde yaşayan İtalyan bölgeleri birleşerek, bugünkü İtalya’nın oluşmasını sağlıyor, Garibaldi. Güçlü bir devlet olarak kurulan İtalya, kurulduktan sonra birinci ve ikinci dünya savaşının baş aktörleri içerisinde yer alıyor.

Otto von Bismarc ve Almanya:

1862 yılında Prusya Kralı tarafından başbakanlığa atanan Otto von Bismarc, 1871 yılına kadar yaptığı savaşlar ve kazandığı zaferlerle; Danimarka, Avusturya ve Fransa’nın içerisinde yer alan Alman bölgelerini bir bayrak altında topluyor ve Alman ulusal birliğini kuruyor. Prusya’nın da içerisinde yer aldığı ülke, bu tarihten sonra Almanya olarak adlandırılıyor. Almanya, birinci ve ikinci dünya savaşlarının baş aktörleri içerisinde yer alıyor. Almanya, her iki savaşta da kaybeden taraf içerisinde yer almasına rağmen bugün dünya siyasetine yön vermekte hatta Avrupa Birliği’nin katalizör devleti konumunda.

xxx

Yukarıdaki ülkelerin dışında, bugün artık yaşamamasına rağmen bahsetmemiz gereken bir başka ülke daha var;

Josip Broz Tito ve Yugoslavya:

Aslında Yugoslavya, ilk olarak 1918 yılında, yani Birinci Dünya Savaşı sonrasında, krallık olarak kuruluyor. Savaşın kaybeden tarafı olan Avusturya içerisinde yer alan ve savaşın kazanan güçleri tarafından desteklenen, söz konusu topraklarda yaşayan Hırvat ve Slovenlerden oluşan güney Slav devleti, yani Yugoslavya adı bu şekilde ortaya çıkıyor. İkinci Dünya Savaşı’nda Alman ve İtalyan güçlerine karşı, Josip Broz Tito önderliğinde, bu bölge içerisindeki tüm etnik unsurlar direniyor. Savaş sonrası kazanan tarafta olmalarının da verdiği güç ile Tito tarafından, bölgede yaşayan tüm etnik unsurlar birleştiriliyor ve Yugoslavya Federal Cumhuriyeti adı altında 1945 yılında bir devlet kuruluyor. Bu devletin kapsamına, Hırvat ve Slovenlerin yanı sıra Boşnaklar, Sırplar, Makedonlar, Kosovalılar, Karadağlılar da katılıyor. Ancak son Yugoslavya devleti Tito’nun ölümünden sonra birlik içerisinde en büyük güce sahip Sırpların talepleri ve çatışma yönlü hareketleri nedeniyle iç savaş giriyor ve dağılıyor.

xxx

Son olarak, birçok devletin bir araya gelmesiyle değil de yoktan var edilen bir devletten bahsedelim;

Mustafa Kemal Atatürk ve Türkiye:

Birinci Dünya Savaşı’nın kaybeden devletleri içerisinde yer alan Osmanlı İmparatorluğu, tamamen tasfiyesi anlamına gelen Sevr Antlaşmasını 1920 yılında imzalıyor. Bunun bir yıl öncesinde, yani 1919’da, durumu kavrayan ve Anadolu’ya geçen Mustafa Kemal, bağımsızlık yolunda bir milli mücadele başlatıyor. Mustafa Kemal, mücadeleyi kazanması sonrasında 1923 yılında bağımsız bir ülke kuruyor: Türkiye Cumhuriyeti. Atatürk’ün sağlam temeller üzerine kurduğu, stratejik öneme sahip Türkiye, geçirdiği her türlü zor şartlara rağmen bugün dimdik ayakta.

xxx

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
BÜLENT UĞUR Arşivi