FARUK KORÇA

FARUK KORÇA

SİYASET VE DİN İSTİSMAR EDİLMEMELİ

10 Kasım günü Avcılar Marmara Caddesi’nde yürürken Televizyon muhabirleri yanıma gelip, Ülke ekonomisinin gidişi hakkında görüş ve düşüncemi öğrenmek istediler. ATATÜRK’ün ölüm yıldönümünde böyle bir soru ile karşılaşacağımı hiç tahmin etmiyordum. Yeri ve zamanı değildi.

“Dünya’da ve Ülkemizde yaşanan olumsuz vakalar sebebi ile ekonomik gidişat pekiyi değilse de Ülkemizde birbirinden önemli büyük projelerin gerçekleştiğini görmenin gurur verici olduğunu Ülkemizin büyüyerek kalkınmakta olduğunu, hayat pahalılığının yakın gelecekte düzelebileceğini” söylerken sözlerimden mana çıkaran bir seyirci - ”Bunun konuşmalarından belli ki bu Tayyipçi, mikrofonu bana uzat, ben konuşmak istiyorum” deyince, TV muhabiri de benim konuşmalarımı dikkate almadan mikrofonu o vatandaşa çevirdi.

Nerede, ne zaman konuşsam ve yazsam, kimi zaman Tayyipçi ve kimi zaman da Tayyibe karşı olduğum sanılıyor. Bu da benim takip ettiğim yolun doğru olduğu anlamına geliyor. Zira Ülkemizde TV, basın-yayın organları maalesef, ya iktidardan yana olup, muhalefet aleyhine, ya da muhalefetten yana olup, iktidara karşı konuşuyorlar ve yazıyorlar. Ben uzun yıllar siyasette bulunmuş olsam da artık hiçbir partide olmadığım için doğruya “Doğru” ve yanlışa “Yanlış” diyebiliyorum ve yazabiliyorum. Benim bu karakterim ve parti görevlerim esnasında da böyleydi. Anavatan Partisi’nde görevliyken üst düzey yöneticilerin bulunduğu bir toplantıda yaptığım konuşmada, eski siyasetçilerin yasaklarının kaldırılması ile yapılacak referandumla ilgili toplantıda “Neden Evet oyu verilmesi gerektiğini” ve “Evet oyu vereceğimi” açıkladığımda protesto edildim ve partiden dışlandım. Referandum neticesinde haklılığım anlaşılsa da partiye zarar verdiğim kanaatine kapılan yöneticilerin Genel Başkana kadar götürdükleri asılsız dedikodular sebebi ile milletvekili listesine alınmadım. Bunu yapanlar partinin kötüye gidişini görünce merhum Turgut ÖZAL’ı yalnız bırakıp, birer~ikişer partiden ayrılarak başka partilere gittiler. Ben yine de merhum ÖZAL’ın vasiyetine uyarak merhum Yusuf Bozkurt ÖZAL’ın kurduğu partide görev ve sorumluluk üstlendim. Rahmetli Yusuf Bozkurt ÖZAL’ın ölümünden önce – “Faruk bey, seni bize çok yanlış tanıttılar, keşke söylenenlere itibar etmeseydik” sözünü hiç unutmam. 

Ülkemizde din ve siyasetin istismarının önü bir türlü alınamıyor.

Eğitimli insanlar gerçekleri ve asılsız sözleri birbirinden ayıt edebilir. Toplumumuzda eğitimsiz insanlar türlü yalanlara inanabiliyor ve bu insanlar boş vaatlerle kandırabiliyorlar. Bu saf vatandaşlar din ve siyaset istismarcıları tarafından çok kolay kandırılabiliyor.

Anıt Kabir 10 Kasım günü doldu-taştı. Milyonlarca insan bulunduğu yerde saat 09:45’de rahmetli ATATÜRK’e saygı duruşunda bulundu.

Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere, Meclis Başkanımız, Bakanlarımız, Siyasi Parti Yöneticilerimiz hep birlikte saygı duruşunda bulundukları bir ortamda, saygı duruşu esnasında, bir kısım gençler hep birlikte “Her yer Tayyip!”, “Her yer ERDOĞAN!” diye bağırmaları saygı duruşunda bulunanları ve bütün Ülkede, camide, okulda, işyerlerinde, karada ve denizde, yollarda saygı duruşu yapanları şok etmiş ve üzmüştü. Bir kısım medyamızın yayın kuruluşları “Bunların önceden planlanarak yapıldığını”, “Bu vakaların Milli Bayram günlerinde yapıldığını”, “Bunun ATATÜRK’e ve Cumhuriyet’e yönelik yapıldığını” yazmış iseler de bunu organize edenler amaçlarına bu yöntemlerle ulaşamayacaklarını bilmelidirler.

Bu tür eylemler, seçim meydanlarında olabilir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusunun Anıt Kabrinde, saygı duruşu esnasında yapılan bu eyleme göz yumulması, müsamaha edilmesi Milletimizi üzmüştür. Dini bir geleneğin yerine getirilmesinde yaşanan bu olaya karşı olur-olmaz her vakada ilgili yetkililerin ve kuruluşların da suskun kalması düşündürücüdür.

Elli yıllık siyasi, sosyal ve mesleki yaşamımda tespit ettiğim ve Ülkemizin kalkınmasına engel teşkil eden en önemli konu, din ve siyaset istismarcılığının önünün alınamamasıdır. Bu tüccarlar, bu sayede geçimlerini temin edebilmekte, hatta zengin olabilmektedir. Bunlar önce dernek kurarak veya kurulmuş derneklerde ve partilerde yer alarak yola çıkarlar. Ülkede en kolay şey parti ve dernek kurmaktır. Ancak mevcut yasalar ve yaşanılmış vakalar, dürüst, liyakatli ve karakterli insanlar için caydırıcıdır. Bu siyasi partilerin ve derneklerin çoğunun tabelası vardır, ama görünür bir faaliyetleri yoktur. Zaman-zaman gazetelerde görüldüğü gibi, kumar oynatırken basılanları bile olur. Ülkemizde ihtilal sonrası yapılan yasalarla siyasi parti ve dernek kurmak kolaydır ama başarılı olmak çok zordur. Başarılı olsanız dahi bu yasalarla zaman-zaman başınız derde girebilir. Hatta cezaevine bile girebilirsiniz. Bugün yirmi yıldır Ülkemizi yöneten Cumhurbaşkanımızın şiir okumaktan dolayı hapishaneye girdiği, İstanbul Belediye Başkanın siyasetten men edilerek cezalandırılmak istendiği bir ortamda liyakatli insanların bu işe girmeleri haliyle zorlaşmaktadır. Hal böyle olunca, meydan maalesef bu işi geçim kaynağı olarak görenlere kalmaktadır ki, bunların sayıları oldukça fazladır.

Ben bu nedenle, siyasete yasak konmasına karşıyım. DEMİREL’in, ECEVİT’in, ERBAKAN’ın ve TÜRKEŞ’in siyaset yasağına karşı çıktım. Referandumda “Evet” propagandası yapıp oy verdim.

Recep Tayyip ERDOĞAN’ın da engellenmek istendiğinde de karşı oldum. Kendisi ile TRAKYA GRUBU olarak karşılıklı yaptığımız görüşmede bunları ifade ettim.

Maalesef Ülkemizde cesaretle siyasete soyunan bir liderin önünü kesmek için bu yasaklar daima kullanılmıştır ve kullanılmaktadır.

Bu kullanımlar siyasette haksız adaletsiz, anti demokratik bir yarışın yaşanmasına yol açıyor.

Siyasi yasak denilen şu illetin siyasete girmek isteyen liyakatli ve dürüst insanların önünün açılabilmesi için siyasete musallat olunmasına son verecek bir hukuk düzenlemesi yapılmalıdır. Bu da hukukçu siyasetçilerimiz başta olmak üzere T.B.M.M Üyelerinin görev ve sorumluluğudur.

Hazırlanmakta olan sivil Anayasa çalışmalarına iktidar ve muhalefet ayırımı yapılmadan bütün Milletvekillerimiz katılmalı ve katkıda bulunmalıdırlar.

Sağlıcakla kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
FARUK KORÇA Arşivi