Berbat bir sahada ancak bu şekilde oynayabilirdi her iki takım da. 3 gol 4 direk gördük oyun esnasında. İlk yarıda oynanan futbol sahanın zemini kadar kötüydü. Buna rağmen tek gol ve direklere çarpan iki vuruş vardı gözlerimizin dikkatini çeken. Fener geride kapattı devreyi. Bu karşılaşmada alınacak bir mağlubiyet Başkanı da hocayı çok ama çok zor bir duruma sokacaktı.

İkinci devreye çıkarken sahada ilk yarıda sadece gezinen, serbest vuruşları çöpe atan Lincoln yerine Jesus sahaya Emre'yi sürdü. Ekibinin sağ tarafını hızlandırmak istedi. Doğru karardı. Ayrıca Jorge'nin ilk yarıdaki vasat performansına rağmen Batshuayi'ye olan güveni hem ikinci doğru karardı hem de galibiyetin dönüm noktasıydı bence.

Jesus son anlarda galibiyeti korumak adına takımını geriye çekmesi her ne kadar eleştiri alabilecek bir taktiksel değişikliksede; Fenerbahçe'nin zaman zaman, rakibe göre, takımın puan cetvelinde bulunduğu duruma göre bu tarz oynayabilir; elindeki üç puanı korumak istemesi gayet doğaldı. Jesus keşke Trabzon derbisinde de bir puanı koruyabilme adına böylesine doğru işler yapsaydı Avni Aker'de. Sonunda Portekiz'li hoca da verimli hücum kadar verimli defans yapmanın da ne kadar önemli olduğunu anlamış oldu kanımca taktiksel açıdan.

Gecenin Notu: Yanlış hatırlamıyorsam Fenerbahçe Batshuayi'den sonra mücadeleyi ilk defa tek forvetle, King, tamamladı. Hoca Batshuayi'yi kenara alırken yerine Dursun'u almadı. Fenerbahçe oyuna taktiksel olarak 4-1-3-2 ile başlayıp geriye düşünce Serdar-Attila-Arao ile üçlüye dönüp, öne geçtikten sonra da 4-5-1 gibi oynadı.