Sayın Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu'nun kitabını okurken, tam da bu zamana ait bir makalesi gözüme çarptı , çok  manidar bulduğum için yazma gereği duydum.

*Genç bir bayan yazdığım  kitaplarımdan dolayı beni tanıdı. Söz dolaştı seçimlere geldi. Genç bayan aydın bir kişi. Ülke satan partilerden birine değil de, gerçek ulusal sorunlarla mücadele etmekte olduğu için hızlı büyümekte olan bir partiye oyunu vermek istiyormuş. " Ancak ," diyor , " barajı geçemezler de oyum ziyan olur diye tereddüt ediyorum." Hım.. Bunu birçok kişiden duymuşsunuzdur.

Çarpıtılmış bir mantık. Öyle şey olur mu kardeşim.?

Sen tut , " oyum ziyan olmasın " diye vatanı alenen veya sedasız yabancılara teslim eden ayarlı, işbirlikçi " büyük " partilere oyunu ver. Sonra da pişman olup gidişattan yakın!    Olmaz öyle şey.

Küçük bir partiye oyunu versen , bu içerdeki satılmışlara gidecek oylardan bir eksik olması demektir ; Kârdır. Kaldı ki , hızla büyümekte olan , belki de ülkenin son umudu , ulusal bir güç partisinden bahsediyorsun. Yükselen suların önünde durabilecek hiçbir set yoktur.

Herkes soruyor : " Oyumuzu kime vereceğiz be kardeşim ? "Şaşırdık kaldık” diyorlar. Herkes aklını ve gönlünü devreye sokarak karar verecek.

*

Hayır. Türk Ulusu artık uyanmıştır. Ufak tefek şahsi çıkarlar peşinde  koşanların , çoluk çocuğunu ilelebed köleliğe , açlık ve sefalete , yakın gelecekte zulüm ve soykırımlara mahkum edeceğini bilmektedir.

Tek kurtuluş yolu bağımsızlığına, kendine, vatanına, haysiyetine sahip çıkmak, ATATÜRK'ün izinde "gaflet, dalâlet, hatta hıyanet içinde" olanlara haddini bildirmektir...

Sevgi ve Saygılarımla.