M. RIDVAN SADIKOĞLU

M. RIDVAN SADIKOĞLU

TOPLUM MÜHENDİSLİĞİ-3

Yaptıklarımız arasında ona harcadığımız vakti hak eden bir şey ya da onun için gözden çıkardığımız dakikaların karşılığında bize değer atfedeceğimiz herhangi bir şey kazandıran var mı?

İnsanlığımızı zenginleştiren, bildiklerimize yeni bir şey ekleyen, yeni bir ufuk açan, hayatımızdaki, kişiliğimizdeki, zihnimizdeki, duygularımızdaki bir boşluğu dolduran ufacık bir kazanım elde ediyor muyuz?

Her gün vakit, nakit, enerji, merak, heves, heyecan, itibar, duygu gibi bir çok değerli ‘şey’imizi fütursuzca harcıyoruz; peki ne kazanıyoruz?

Bütün bu meşguliyetlerden sonra elimizden kalanlar, elimizden kayıp giden vaktin yerini tutuyor mu ya da harcadığımız bütün bu vaktin ağırlığını çekecek bir birikim elde ediyor muyuz?

Dağarcığımıza, hafızamıza, idrakimize sadra şifa, derde deva yeni bir şeyler ekleniyor mu, yoksa az sonra unutup yenisine geçeceğimiz uçucu kaçıcı şeylere mi gidiyor bizim bütün kıymetli vakitlerimiz? Günü gülüp eğlenerek, itişip kakışarak geçirip gecenin sonunda kendimize eli boş mu dönüyoruz?

Bugün kimseyle paylaşmayıp kendimize saklamak isteyeceğimiz ne yaptık? Giydiğimiz kıyafetlerin birbirine uyumlu olmasına hepimiz iyi kötü dikkat ediyoruz ya artık; peki yaptıklarımızın insan olmakla uyumlu olmasına?

Bir şeyin gerçekten önemli olması için, o şeyle herkesin ilgileniyor olması yeterli midir?

Her alanda tercih edebileceğimiz onlarca hazır seçenek sunuluyor bize; peki bizim kendi seçeneklerimiz nerede?

Hayatının gelişme çağını gerçek hayatla temasını kesip test çözerek geçiren bir zihin aradığında kendi ifadesini bulabilir mi?

Herkesin gerçeği menfaatine uygun şekilde eğip bükebildiği bir zamanda kaybedilmesinden endişe edebileceğimiz bir şey kaldı mı?

Geçmişte bizi ifade etmekte kullanılamayan kelimelerin bugün rahatlıkla kullanılabiliyor olmasından birazcık da olsa işkilleniyor olmamız gerekmez mi?

Maneviyatımızı yükseltmeye hiçbir şey yeterli olmuyorsa, kalbimizin nerede olduğunu neden merak etmiyoruz?

Karşıtlıklar ortak alanları tamamen ortadan kaldırıyorsa, sözün hâlâ var olduğunu iddia edebilir miyiz?

En çok sevdiğiniz şey diye sorulduğunda, markası olmayan herhangi bir şey geliyor mu aklımıza?

Bilgi çağının bilgelik, iletişim teknolojilerinin insanlığa muhabbet getirmediği bu kadar aşikâr iken nedir bu gafletimiz?

Hakkaniyet sahibi olmak için en ufak bir gayreti olmayanların, her durumda kendilerini sebepsizce haklı görmelerinde şaşıracak ne var?

Gücün güçsüzlükleri, zenginliğin yoksulluğu, endüstrilerin doğal kaynak tahribatını, piyasaların algı kontrolünü, taraftarlığın karşıtlığı zorunlu kıldığı bu kilitlenmiş zamanı açacak anahtar nerededir?

(Devam edecek)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. RIDVAN SADIKOĞLU Arşivi