1965 senesinde Siyasi partimiz CKMP Genel Başkanı Rahmetli TÜRKEŞ'İN görüşü;

"Devletler arasında daima iktisadi münasebetler olmuştur. Karşılıklı menfaate dayanan bu alış verişler faydalıdır. Türkiye herşeyin üstünde kendi menfaatlerini göz önünde bulundurmak şartı ile yabancı sermayeden yararlanabilir."

"Mesele yabancı sermayenin hiç bir siyasi nüfuz ve imtiyaz iddiasında olmamasıdır. Bir çok memleketler yabancı sermayeden bu şartlarda istifade etmeyi pek alâ başarıyor. Ama içeride kuvvetli olunmazsa dış kuvvetlerle mücadele çok zordur. Petrol şirketlerden ibret alalım, ilgilendikleri  bölgelerde menfaatlerine dokunacak gelişmeler sezdiler mi harp çıkarabiliyorlar, hükümetleri devirebiliyorlar. En büyük problemimiz iç sağlamlığımızı kurmaktır."

CKMP Genel sekreteri ÖZDAĞ ise ;

" Yabancı sermaye bizi tedirgin ediyor. Bu günkü sömürgelerin o memleketlere yabancı sermayenin girişi ile başlamış olduğunu unutturacak nefis ıslahını göstermek yabancı sermayeye düşer. Yabancı sermaye her gittiği  bir müddet sonra kendi askerlerini ve politikacılarını da davet eder. Biz bedeli siyasi tabiyet olan yabancı sermaye istemiyoruz "

CKMP Teşkilatlanma Başkanı ERSİN ise ;  

 " Yer altı kaynaklarımız ve ağır sanayi gibi alanların sermayeye açılması uygun değildir. Mesela, Ereğli Demir Tesisleri dolayısı ile yabancılara verilen imtiyazlar yerinde değildir "

Burada görülüyor ki, az gelişmiş ülkelerin, yeraltı kaynaklarına kapitalist vampirler çengel atmada bire bir olduğu malum. Bunu öz varlıklarla veya dış borçlanma ile yaptırmak en akılcı politikalardır. Umarım gelecekte  yap işlet devret modeli ile siyasiler girişimlerde bulunmazlar.

Gelelim nüfus planlanması hakkındaki çok güzel  1965 analizi ;

CKMP Gen. Sek. Sayın  ÖZDAĞ ;

" Çin iki senede bir Türkiye kadar artıyor. Ve Çin kültürü süratle yayılıyor. İç Asya’ya doğru büyük bir iskàn hareketleri var. Yayılma istidadı devam etmektedir.

Doğru  çıktı mı ? Evet (Doğu Türkistan işgali).

" Kuzeyimizde her gün artan ve Rus dilinin ve Slav kültürünün her geçen gün ile yeknasak hale getirdiği 230 milyonluk bir kitle var. "

Evet doğru Türk Devletlerine Dilini ve Kültürünü adapte etti mi ? Etti.

" Güneyimizde Araplık birleşmeğe giden kalabalık bir kitledir ve kültürel gayeleri milli hudutlarımızı da aşma iddialarını taşımaktadır. 30 milyonluk bir Türkiye’nin bu dev kitleler arasında durumu ne olur sorusunu Türklüğün ebedi olmasını isteyen her Türk'ün kendisine sorması lazım gelir. "

En önemli  ve değerli demeç de bu ; 

Olmuyor mu ? Oluyor  biz Türk dili , Edebiyatı için çırpınırken, medeniyetimizi yaşamaya çalışırken, kimisi de Arap dilini , alfabesini marifet sayıp, yüce dinimiz İslam'ı, o harflerle okumayı bir nevi ruhuna güzellik kattığını sanıyor ve Müslümanlığı o dilde yaşıyor. Gün geçtikçe de devam ediyor. Belki de anlamadığımız ve kalplerimize nakş etmediğimiz için Allah’ımız cc karşısında günah işliyoruz kim bilir ?