Kerim EVREN

Kerim EVREN

'DİL' ÇAMLARI DEVİRMEK -2

Türkiye; Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Diyanet Akademisince verilen ilk mezunlara seslenişini konuşuyor.

2023 Haziran sonu itibarıyla 211 bin 164 elemanı bulunan Diyanet, ordusunu genişlettikçe genişletiyor. Akademinin 33 merkezinde eğitilen imam - hatip, müezzin - kayyım ve Kuran kursu öğreticisi olmak üzere dört bin 537 kişi, önümüzdeki ay işe başlatılacakmış.

Rastlantıya bakın; ülkemizde 'medreselerin kapatılmasını' öngören 3 Mart 1924 tarihli Eğitim Birliği (Tevhid-i Tedrisat)Yasası'nın 100. yıl dönümünde...

CAHİLLİĞİN YENİ TANIMI!

Eski Yunanca kökenli "akademi"nin anlamı:

"Bilim ve sanat alanında akademik çalışmalar yapan bilimsel kurum, yüksekokul."

Diyanet'in mektebine ise 'İslam kurallarına uygun bilgilerin okutulduğu yer.' demek olan Arapça kökenli "medrese"adı uygun düşer.

İYİ Parti lideri Meral Akşener iki hafta kadar önce, pek çok kişiyi irkilten "Şeriat eşittir İslam dini. Bu cahiller bunu bilmiyor." sözüyle "İyi misiniz hanımefendi?" dedirtmişti.

Erdoğan, futbolcu deyişiyle Akşener'in 'asist'ini iyi kullandı; Diyanet Medresesinin mezuniyet töreninde, "şeriata düşmanlığın, dine husumet olduğunu" söyledi.

Sayın Cumhurbaşkanı'nın bu sözlerine bizce en güzel yanıt, Tanrıbilimci / Felsefeci Prof. Dr. Şahin Filiz'den geldi (*):

"... Şeriat sadece aile, ceza ve kamu hukuku ile ilgili hukuki hükümlerin derlemesidir. Bu hükümler sürekli değişir. Kuran, 'Her ümmete göre şeriat verdik.' diyor. Tek bir şeriat yok ama tek bir İslam var. Sürekli değişen şeriat İslamla bir tutulamaz."(...)

Erdoğan, aynı konuşmasında, ülke ölçeğinde yoğunlaşan hilafet gösterilerine karşı çıkanları da "kelime-i tevhit'ten habersiz cahil kesimler" diye nitelendirdi; "Bu ülkenin hukuku savunmakla görevli kimi baroları, kelime-i tevhit lafzının (söz) yazılı olduğu bayraktan rahatsız oluyor, suç duyurusunda bulunabiliyor." diye yakındı.

'ELDEKİ SUUD BAYRAĞI'

Prof. Dr. Filiz'in bu sözlere yanıtı da özetle şöyleydi:

"Kelime-i tevhit bayrağı, Suudlara ait millî bir bayraktır, kutsal bir şey içermez. Bu bayrağı açarak Cumhuriyet ve Atatürk'ü hedef almak, insanları Allah'la kandırmaya girer."

Yine söz konusu konuşmasında Erdoğan'ın 'ulusal kimlikle dinsel kimliği bir tutarak' dile getirdiği "Türk demek, Müslüman demektir." tezi geniş ölçekte eleştirildi. "İslamı henüz benimsemediğiz binlerce yıllık tarihimizi yok mu sayacağız!" denildi.

Erdoğan'ın bu arada, "İslam'ın gaza ruhunu taşımayan bir Türklük tanımı ve projesi aslında Türk milletini müzeye kaldırma, folklorik bir öğe haline getirme teşebbüsleridir."demesi de yine aydın kesimler üzerinde soğuk duş etkisi yaptı.

Arapça kökenli olup ikinci hecesi uzun okunan "gaza"nın anlamı, yabana atılır gibi değil çünkü:

"İslam dinini korumak veya yaymak amacıyla Müslüman olmayanlara karşı yapılan kutsal savaş."

Sayın Cumhurbaşkanı; mezuniyet töreninde seslendiği Diyanet Medresesinin "dört bin 537 mezunu"nu, kimlerle savaşa çağırıyor?

Bu sözlerin 'açıklanmaya muhtaç' ayrıntılarını, toplumun çok ciddi bir kesimi gibi biz de derin bir kaygı ile beklerken birkaç anımsatmada bulunalım...

'ASKERLİKTEN YIRTMAK'

Sözümüz ona hâlâ yürürlükteki 'Eğitim Birliği Yasası'; tüm okullarımızın Millî Eğitim Bakanlığına (MEB) bağlı olmasını şart koşuyor ama Diyanet Akademisi adı verilen kurum, yalnızca Diyanet'e bağlı.

Bu arada, her fırsatta vatan, millet, Sakarya edebiyatını dillerinden düşürmedikleri hâlde, 'vatanî görev yapmaktan hiç hoşlanmadıklarını' bildiğimiz malum kesimden Diyanet Medresesine kapağı atanlar, argo deyişle 'askerlikten yırtmak' gibi bir ayrıcalık (imtiyaz) daha kazanmış bulunuyorlar.

Herhangi bir yükseköğretim kurumunda öğrenci olan herkesin askerlik tecilinde yaş sınırı var ama Diyanet Medresesi öğrencilerinin yok.

İki yıl kadar önce, Memleket Partisi Genel Başkan Vekili ve Parti Sözcüsü olan yurtsever Prof. Dr. Gaye Usluer, bu kayırmacılığı dile getirmiş ancak sesini pek fazla kişiye duyuramamıştı.

MEDRESEYE 'CHP DESTEĞİ'

Resmî adıyla Diyanet Akademisi; yine rastlantı (!) eseri, "Eğitim Birliği Yasasının 98. yıl dönümü olan 24 Mart 2022" tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan yasayla kuruldu.

CHP'den gelen her öneriyi gözü kapalı reddeden AKP - MHP bağlaşıklığının Meclis'te hazır bulunan milletvekili sayısı, bu tasarıyı yasalaştırmaya yetmiyordu.

Bilin bakalım sonra ne oldu?

Oylamaya katılan 22 CHP milletvekili, blok hâlinde olumlu oy kullandılar.

Tasarı; toplam 278 kabul, şimdiki adıyla DEM Parti'nin 10 çekinser oyu ve sıfır 'karşı oyla' Meclis'ten geçti.

Ne diyelim?

Sayın Cumhurbaşkanı'nın aynı törendeki buyruğu gereği, mezunları "gittikleri yerlerde, kendilerine emanet edilen çocukları nakış işler gibi işleyecek" olan Diyanet Medresesi, vatanımıza, miletimize hayırlı olsun!

Nakış gibi işlenecekler (!) arasında; henüz 'soyut kavramlardan habersiz' olmalarına karşın, 'Kuran öğrenmeye zorlanmak' gibi, eğitim bilimi (pedagoji) açısından karanlık bir açmaza sokulan dört yaşındaki bebelerimizin bile bulunduğunu unutmayalım.

Sayın CHP'liler, siz de seçim meydanlarında laik Cumhuriyete, Devrim Yasalarına, Atatürk ilkelerine nasıl sahip çıktığınızı, hançerenizi yırtarcasına haykırmaya devam edebilirsiniz!

DİL YANLIŞLARIMIZ

'Dil (gönül) yaramıza' parmak basmaktan, 'dil (lisan) çamları devirme' konumuza dönelim...

Kanal D'deki başarılı "İnci Taneleri" dizisi, deyiş yerindeyse tv izleyicilerini ekran başına kilitliyor. Dizide, Edebiyat Öğretmeni Azem (Yılmaz Erdoğan), özel ders verdiği öğrencisinin yanı sıra, sevgilisi Dilber'in (Hazar Ergüçlü) yaptığı dil yanlışlarını zaman zaman düzeltiyor.

İyi de yapıyor.

Şimdi sıra bizde!

1 Şubat 2024 geceki bölümde Azem, arkadaşı Kasım'a (Güven Kıraç), öğrencisinin varsıl ailesinin 'düğmecilik' yaptığını söylüyor.

Kasım şaşırıyor:

-- Düğme işinde o kadar çok para var mıymış?

Azem'in yanıtı:

-- Ben de aynısını sordum.

'Aralarında ayrım olmayan' anlamındaki Arapça kökenli "aynı" sözcüğü; '-sı' diye iyelik eki almaz. Sözcüğün '-i durumu', kaynaştırma harfi 'n' ile birlikte "aynını" olarak yazılıp okunur; "aynısını" değil.

Azem, bir başka sahnede de polis müdürü olan eski öğrencisine şöyle diyor:

-- Seninle hep gurur duydum.

Bu da bir edebiyat öğretmenine yakışan bir tümce sayılmaz.

Çünkü...

Yine Arapçadan dilimize giren "gurur"; hoş olmayan 'kendini beğenme, kibir' anlamlarını da içinde barındıran bir sözcük.

Kahramanımız, "Seninle gurur duydum" yerine; "...iftihar ettim", "...kıvanç duydum" ya da " Sen hep göğsümü kabarttın." dese bizce daha doğru Türkçe kullanmış olurdu.

GRAM GRAM 'EPİGRAM'

Eğitim yerlerde, bilim vahamız çöl.

Sen 'tek bayrak, tek vatan' deyip halkı böl!

Deprem mağduruna acıma, es, gürle:

"Oy'unu bize ver ya da ölürsen öl!"

(*) Cumhuriyet gazetesinin 2 Şubat 2024 tarihli sayısında yayımlanan Rengin Temoçin / Sena Tufan / Aytunç Ürkmez imzalı haber.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kerim EVREN Arşivi