"Hiç ölmeyecekmişsin gibi çalış, yarın ölecekmiş gibi ibadet et." Hz. Muhammet

"O halde oturduğun yerden kalk ve çalışmaya başla! O zaman Tanrı seninle beraber olacaktır. Chronicles

"Emeği kutsal say! Tanrının lânetine uğramış olsan bile, mutlaka nimete kavuşursun! "J.B. Selkirk

"Herkes en iyi yapabileceği işle uğraşsın, ölürken de elinden geleni yaptığını bilsin. Sidney Smith

ÇALIŞAN insan itaatli, dikkatli, azimli ve nefsine hâkimdir. O, bilgisini artırarak mesleğinde ilerleme imkanı bulur, normal hayatta karşılaştığı güçlükleri kolaylıkla nasıl yeneceğini de öğrenmiş olur.

İş, varlığımızın kanunudur; insanları ve milletleri ileriye götüren zinde kuvvettir. İnsanların çoğu geçimlerini sağlayabilmek için bedenen çalışmak zorundadır. Bütün insanlar eğer yaşamanın zevkini çıkarmak istiyorlarsa, mutlaka şu veya bu şekilde çalışmalıdırlar.

İnsani felâkete sürükleyen çalışmak değil işsizlik, tembelliktir. Aylaklık fertleri olduğu gibi milletleri de manen eritip çökertmektedir.

Uyuşuk insanların gerçek mutluluğa kavuşmaları mümkün değildir. Uyuşukluğu üzerimizden attığımız, harekete geçip de yararlı işler gördüğümüz zaman ancak mutluluğa kavuşabiliriz. İnsanların gücünü tüketen hareket değil, tembelliktir. Harekette hayat vardır, sağlık vardır, zevk vardır. İnsanın neşesi, canlılığı zamanla tükenebilir; ama tembel insanda esasen canlılık diye bir şey yoktur. Onun içindir ki akıllı bir doktor çalışmayı en değerli tedavi araçlardan biri olarak kabul etmişti.

Tembellerinin mazereti çoktur. Çalışmak istemeyen miskin adam, çoğu zaman bir sürü mazeret bulup başkalarını kandırmaya çalışır.

Toplum içinde bütün sınıfların, her türlü şartlar altında, yapabilecekleri bir şey vardır. Varlıklılar olduğu kadar yoksullar da hayatta kendilerine düşen görevi yapmak zorundadırlar.

Topluma bir şey vermeksizin sadece yiyip içmek, giyinmek ve başkalarının emeğiyle geçinmek hiç kimseyi tatmin etmez.

Kuvvet yalnız çalışanlardadır. Tembeller zayıf insanlardır. Dünyayı idare edenler çok çalışkan ve işlerinde titizlik gösteren kimselerdir. Bir insan çalışmadan önemli bir devlet adamı olsun, böyle bir şey söz konusu değildir.

On dördüncü Louis, " Krallar ülkelerini ancak çalışarak ve her türlü sıkıntıya katlanarak idare edebilmektedirler " demişti.

Yalnız bir şey var ki, herşeyi devletten beklemek diye bir huyumuz var, bunu bırakmadıkça birşey elde edemeyiz. Çok çalışmalıyız.

ATATÜRK ; TÜRK, ÇALIŞ, ÖĞÜN GÜVEN... dediğinin anlamı işte bunlardır..

Bu makaleyi bir fıkra ile şenlendirelim

Marifet :

Bir gün adamın biri, Nasreddin Hoca'ya bir mektup getirmiş. Ama bu mektup hocanın bildiği bir dilde değilmiş. Hoca mektup almış, evirmiş çevirmiş, bakmış. Sonra adama:
-Ben bunu okuyamam, demiş.

Adam bunu duyunca kaşlarını çatmış:

-Yahu bir de hoca olacaksın, benden utanmıyorsan başındaki kavuktan utan, demiş. Hoca bunu duyunca, kavuğu başından çıkarmış, adamın başına geçirmiş: -Marifet kavuktaysa, al sen oku, demiş.

Sevgi ve Saygılarımla.