FARUK KORÇA

FARUK KORÇA

BASIN MÜŞTEREK SESİMİZDİR

Sansür yasa teklifi T.B.M.M. Genel Kurulunda pankartlı, sloganlı ve alkışlarla kabul edilerek yasallaştı.

Oldum olası birbirlerine ihtiyaçları olduğu halde, siyasi partiler medya ile ve medya da siyasi partilerle, çıkarlarına helal geldiği an, anlaşamazlar. Siyasi iktidar basın ve medya kuruluşlarından daima faydalanmak, onlar da iktidardan yararlanmak isterler. Bunu sağlayamadıkları zaman birbirleri ile uğraşmaya başlarlar. Bütün bunlara rağmen her iki tarafa da ihtiyaç vardır. Taraflar iğneyi önce kendine, çuvaldızı başkasına batırmalıdır. Bu kuruluşlar başkalarını sert şekilde eleştirmeden önce vicdanlı ve insaflı olup, kendilerini de sorgulamalı ve yalan haberden kaçınmalıdır.

İncil’de Hz. İsa, “Kendi gözünde mertek varken kardeşine nasıl ‘izin ver, gözündeki çöpü çıkarayım’ dersin?”

Başkalarını eleştirirken kendimizdeki eksiklikleri görmeden, özeleştiriden bizi alıkoyan nefsimizdir. Çevremizdekilere kızmak, kendimizi geliştirmeye çalışmaktan daha kolaydır.

Başarısızlıkta faturayı başkalarına kesen insan nefsi, başarıları hemen kendi hanesine yazmaya, başarısızlıkta ise karşı tarafı suçlamaya meyillidir. Hele-hele yüksek mevki sahibi olunca bu egomuz daha da güçlenir. Siyasetçiler maalesef hemen-hemen her konuda “Öyle olmaz, böyle olacak” demeye başlarlar.

İncil bu hali şöyle tarif etmiştir. “Devenin iğne deliğinden geçmesi zengin ve mevki sahibinin Tanrı egemenliğine girmesinden daha kolaydır.”

İslam’a göre kudretli bir kişi firavun örneğinde olduğu gibi “Ben sizin en yüce tanrınızım” diyecek kadar kibre kapılırlar. Kuran bu konuda “Kibirlenenler, deve iğne deliğinden geçinceye kadar Cennet’e giremeyeceklerdir” diyerek noktayı koymuştur. Yani kibir, özeleştiri önündeki en güçlü engeldir.

Öyle bir devirdeyiz ki sadece siyaset ile medya kuruluşları arasında değil, neredeyse her birimiz bir diğerinden şikâyetçi. Evde, işte, okulda hemen-hemen her konuda. Sporda maç kazanamayan takımın taraftarları oyuncuları, oyuncular teknik direktörü suçluyor, teknik ekip yönetimden, yönetim ise hakemleri hizaya getiremeyen federasyondan şikâyetçi.

Oysa iş sert eleştiriye geldiğinde sanki biz ayrı bir aksiyonun insanıymış gibi yalnız kendimizi doğru, başkalarını ayrı bir dünyanın insanı gibi görüyoruz.

Hiç şüphesiz, yanlışları eleştirip haksızlıkları düzeltmek için yasal düzenlemeler yapmak toplumsal ilerleme için şart. Ne var ki sadece başkalarını eleştirmek ve cezalandırmaya çalışmak kendi zaaflarından kaçınmanın bir yoludur. Öyleyse gelin, hep başkalarına değil, biraz da kendi halimize bakalım.

ATATÜRK’ün yüz yıl önce özgürlüğe bakışını hatırlayalım:

Basın, milletin müşterek sesidir. Bir milleti aydınlatma ve irşatta, bir millete muhtaç olduğu fikri gıdayı vermekte, hülâsa bir milletin hedefi saadet olan müşterek bir istikamette yürümesini teminde, basın başlı başına bir kuvvet, bir mektep, bir rehberdir.” [1922]

“Gazeteciler, kamunun ve umumun menfaatlerinin aksine muamelelere şahit ve vakıf oldukları takdirde gerekli yayın da bulunmalıdır.” [1923]

“Matbuat hiçbir sebeple tahakküm ve nüfuza tabi tutulamaz.” [1923]

“Basın hürriyetinden doğan mahsurların giderilme vasıtası yine basın hürriyetidir.” [1925]

“Gazeteciler gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini samimiyetle ve dürüstçe yazmalıdır.” [1929]

Dezenformasyon yasasında aranan beş şart doğru ve yerindedir. Ülkenin güvenliği ve kamu sağlığını ilgilendiren konularda gerçek olmayan haberler yayınlamak, halk arasında korku, panik ve endişe oluşturma kasti varsa, kamu barışını bozmaya yönelikse hapis cezası ile cezalandırma doğru bir karardır.

Medyanın menfaati olan siyasi partileri desteklemesi veya menfaati olmayan partileri yalan haberlerle sert bir şekilde eleştirmesi de doğru olmayıp, tabi ki bunun önlenmesi de gerekir.

Ancak asılsız bir ihbarla gazetecilerin evlerinin basılması da yanlış bir uygulama olup, bu konuya dikkat edilmesi gerekir.

T.B.M.M. Genel Kurulunda dezenformasyon ile mücadele yasası kanun teklifinin görüşülmesinde kürsüye çıkan Milletvekilinin telefonunu kırarak protestosu yanlış bir davranıştır. Milletvekilleri içinde T.B.M.M.’de yanlış davranışlarına karşı da caydırıcı kurallar gerekmektedir. T.B.M.M. şov alanı değildir. Bu milletvekiline kendi partisi ne yapacak merak ediyorum?

Boşuna söylenmemiş; “İğneyi önce kendine, sonra başkalarına batıracaksın”

Sağlıcakla kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
FARUK KORÇA Arşivi