Ortadoğu, Kafkaslar, Karadeniz, Balkanlar ve Akdeniz gibi gerilim odaklarının merkezlerinin tam orta noktasında duran Ülkemizin, güçlü ve büyük bir ülke olarak hızla yoluna devam etmesi gerekiyor.

Bölge ve Dünya büyük bir türbülansın içinden geçiyor. Her türlü gerilim ve çatışma alanlarının fiili çatışmaya döndüğü dönemden geçiyoruz.

Biz her alanda güçlü büyük Türkiye hedefi etrafında hızla yolumuza devam etmeliyiz.

Türkiye barış ve doğal gaz başta olmak üzere her alanda gücünü gösteriyor, krizleri çözüyor ve arabuluculuk görevi üstlenerek başarılar sağlıyor. Ama Türkiye’nin barış istemesinden, güçlenmesinden rahatsızlık duyan ülkeler de var.

Dünya beşten büyüktür dediğimiz şey sadece bir hayal, bir slogandan ibaret değildir. Yavaş-yavaş Dünya’da farklı Ülkelerin benimsemek noktasına geldikleri yeni bir küresel, siyasal ve ekonomik finansal mimarinin şart olduğu bir döneme geçiyoruz.

Türkiye’nin bir enerji merkezi olması, Türkiye’nin Dünya’nın vazgeçilmez en önemli jeopolitik imkâna sahip ülkelerin başında geldiği artık anlaşılmıştır.

Türkiye’nin stratejik önemi, Türkiye’nin bir enerji merkezi haline gelmesinden daha önemli olup, tabii ki enerji meselesi olmazı devamlı olarak rahatlama sağlayacaktır. Ekonomi Ülkemizin en önemli sorunu ise de uzun vadede birinci derecede her alanda eğitime önem verilmelidir. Cumhuriyet tarihimizde bütçede en büyük pay eğitime ayrılmış olsa da yine de yeterli olmuyor. Yirmi milyon genç insanımız eğitim görüyor. Gençlerimizin eğitimi ne kadar iyi olursa, onların ve Ülkemizin geleceği o kadar iyi olur.

Ekonomik krizin bütün Dünyayı sarstığı bir dönemden geçiyoruz. M.E.B. bütçesi ülke ekonomisinde yaşanan ağır ekonomik kriz koşulları ve Türk Lirası’nda yaşanan değer kaybının da etkisiyle M.E.B. bütçesi her yıl olduğu gibi rakamsal olarak artmış ise de ancak genel bütçe içindeki oranı azalmıştır. Eğitim alan gençlerin sayısı arttıkça personel sayısı da arttığından harcamaların büyük bölümü personele yapılan zorunlu harcamalardan kaynaklanmaktadır. Eğitim yatırımlarına ayrılan pay oran olarak düşmekte olup, kalitenin düşmemesi için eğitime yeni kaynaklar belirlenmelidir. Cumhuriyet demek, başta eğitim demektir. 100. yılda taşın altına hep birlikte el koymanın ve geleceğe hep birlikte yürümenin tam zamanıdır. O zaman yarın bugünden çok farklı olabilir.

Orta öğretimde okullaşma oranı bir yıl gibi kısa bir sürede %90’da %95’e yükseldi. Gelecek yıl %100 olması için kapsamlı bir proje uygulanmalıdır.

Amaç tüm çocuklarımızın eğitimle buluşmalarını sürdürülebilir kılmak olmalıdır.

Sağlıcakla kalın.