DOĞAN ÖZKAN

DOĞAN ÖZKAN

İstanbul Boğazı’nda “buz” kavgası (3)

2017 Amerikan Meteoroloji Cemiyeti, "Kutup girdabının kış döngüleri ve yeryüzü ısıları üstündeki kilit rolüne rağmen son dönemdeki soğuma eğilimleri üzerinde potansiyel stratosferik sayısal analiz eksik" açıklamasını yapmıştı.

İngiltere'de East Anglia Üniversitesi'de iklim araştırma biriminde çalışan Ben Webber yükselen ısının sıcak hava dalgalarını arttırdığının ispatlandığını söylüyor.

Webber, "Bu ayrıca soğuk havaların yoğunluğunu da artırabilir ancak bunun için daha fazla araştırma gerekiyor" dedi.

Ancak bilimin hemfikir olduğu bir konu var: o da dünyanın ısınması giderek daha sıklıkla aşırı havalara neden oluyor.

Ayrıca farklı faktörler de havadaki değişikliklerde rol oynayabilir.

Bunlardan biri El Nino etkisi ya da Pasifik ekvatorunun Ortadoğusunun ısınması.

Bu yaşandığında iklim uzmanları, sebebinin küresel ısınma olduğunu düşünmüyor.

 Ayrıca; Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) 5. Değerlendirme Raporuna göre ise önümüzdeki 80 yılın değerlendirmesi şöyle:

Birçok aşırı hava ve iklim olayında 1950’den beri değişiklikler olduğu gözlenmiştir. Büyük olasılıkla, küresel ölçekte soğuk gün ve gecelerin sayıları azalmış, sıcak gün ve gecelerin sayısı artmıştır. Büyük olasılıkla, dünyanın bazı bölgelerindeki sıcak hava dalgalarının sıklığında artış gözlenmiştir. Olasılıkla kuvvetli yağış olaylarının sayısının arttığı kara alanları bu olayların azaldığı karalardan daha geniştir.

Küresel yüzey sıcaklığı değişikliği, 21. yüzyılın sonuna kadar, biri dışında tüm yeni IPCC senaryolarına dayanarak olasılıkla sanayi öncesi döneme göre 1.5°C’yi ve iki yeni senaryoya göreyse 2°C’yi aşacaktır.

Küresel ısınma, bir senaryo dışında tüm yeni IPCC senaryolarına dayanarak 2100 yılı sonrasında da sürecektir. Isınma, yıllar arası değişkenlikten on yıllık değişkenliklere kadar çeşitli değişkenlikler sergilemeyi sürdürecek ve bölgesel olarak türdeş olmayacaktır.

1986-2005 dönemine göre 2016-2035 dönemindeki küresel ortalama yüzey sıcaklığı değişikliği, olasılıkla 0.3°C ile 0.7°C aralığında olacaktır. Doğal içsel değişkenliğe göreyse, mevsimlik ortalama ve yıllık ortalama sıcaklıklardaki kısa süreli artışların tropikal ve subtropikal kuşaklarda orta enlemlerden daha büyük olması beklenmektedir

xxxxx

 Elbette eriyen buzullar akıntıyla dünya denizlerine dağılacaktır. Doğal olarak ta hem deniz seviyelerinin yükseleceği hem de  deniz suyunun görece soğuyacağı kesindir. Soğuyan deniz havayı da etkileyecektir. Kimi öngörülere göre bu soğuma nedeniyle dünyada kısa sürelide olsa mini bir buzul çağını başlayacağı varsayımı da ağırlık kazanmaktadır…

Hatta iddialara göre özellikle Doğu Akdeniz, Ege, Marmara ve hatta Karadeniz bu soğumadan büyük oranda etkilenecek ve deniz yüksekliği kimi iddialara göre önemli ölçüde yükselecektir…

Belirtildiğine göre zaten Doğu Akdeniz 40 cm yükselmiş, birkaç ay önce yapılan ölçümlere göre de İstanbul Boğazı’nda su seviyesi 20 cm düzeyinde artmış…

Dünya Küresel Isınma raporunda Akdeniz’de ve Ege’de dev tropikal hortumların oluşacağı da yer almıştı. “Eskiden de vardı yerleşme yerleri olmadığı için haberimiz olmadı” savı ise sadece  “şaka” olarak kayda geçebilir…

İstanbul Boğazı’ndaki “buz baskını” konusunda  “olmaz olmaz”a bilgiçliği de böylesi bir anlayış olsa gerek.

Bu tür tartışmaların siyasi bir kaygısı var mı bilinmez..   

Zaten kimi ezoterik bilgiler de bu bilimsel verileri  destekleyen kayıtlar düşmektedir.

İzmirli prof’un iddiasına bir başka ekleme de şöyle yapılacaktır  gelecekte: Anadolu topraklarına kıyı kentlerimiz de ciddi deniz yükselmeleri olacak ve bazı bölgeler su altında kalacak….

 Kısacası bizim görmezden geldiğimiz veya vatandaşı korkutmamak bir başka deyişle de siyasi nedenlerle açıklamaktan çekindiğimiz kısa vadeli küresel iklim felaketi kapımızda gibi görünüyor.

Dünya hızla önlem alıyor, bizim akademisyenlerde birbirini “cahil olmakla” suçluyor…

Biz bilim insanı değiliz ama bu “İstanbul’a ,ikinci boğaz” macerasına bir de bu gözle baksak daha doğru olmaz mı?…

Bu projenin ilk önereni, Bülent Ecevit bu bilimsel gerekçelerle  “boğaza ikinci boğaz “ rüyasından vaz geçmişti…

Son bir not: uzaydan çekilen görüntülere göre; Antik çağda Marmara ve Karadeniz iki boğazla birbirine bağlıymış. Sonra doğa gerekli görmüş ve birisini kapatmış…

Doğayla da savaşmaya pek gerek yok galiba..

 Hele inada hiç gerek yok…

(Bitti)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
DOĞAN ÖZKAN Arşivi