SELAMİ TURGUT GENÇ

SELAMİ TURGUT GENÇ

İŞİN İÇYÜZÜ / TÜKENMEZ KALEMLER GİBİ…

Tükenmez kalem, bitmeyen bir kaynaktır. Yazarının elinde hem yenilik, hem fikir ve hem de saçmalık üretir.
Aynen, tükenmez kalemi andıran insanların da, yalnız devlet yönetiminde değil, iş hayatında da medeni dünyaya büyük katkıları olmaktadır. Farklı  dünya görüşü olanların fikirlerini de yansıtacak olan kalemlerdir. Zihinsel jimnastiklerle aklın anlatım dozunu ayarlarlar.
Kalem, bazen düşüncenin önündeki şövalye, bazen de ilerici fikrin ucunu düğümleyen kara korsandır.
Her bilginin kayıt kalitesinin tahtını kalem kurar: Gene bu kalem, yalana ve doğruya da ortak olur.
Kalem, kafayı üşütenlerin eline verilirse zehir saçan bir nesneye dönüşür.
Kalıcı bilgiler, kayıt şekline bakılarak değerlendirilir. Bunun bir örneğini, dünya kimya Ödülünü alan Aziz Sancar’da gördük.
Akılda tutulan, gizlenen, gün ışığına çıkmayan fikirler, kayıt altına alınmadıkça bilginin içerdiğine hizmet etmez. Hafızaya giren her bilgi transfer edilmedikçe beyinde tortulaşır. Farklı türdeki bilgilerin farklı yerlere kaydedilmesinin iletişim aracı kalemlerdir.
Toplumun bellek arşivine giren her fikrin çıkış ucu, kalemle yürüyüşe geçer. Kaleminde çıraklık, kalfalık, ustalık evreleri vardır.
Toplumun önüne beyaz sayfa açan ustaların hafızaları hiçbir vakit örtülü kalmaz. Kalemleriyle yeni akımlara öncülük ederler. Aldatıcı, yanlış yönlendirici fikirlere bulaşan kalemler, balığı kavağa çıkaracak bir konuma hizmet etmişlerse erir, biterler. Tükenmez kalem vasfını kaybederler.
Kalem, sansasyon amaçlı, dibi boş, fikir değeri olmayan, sadece ilgi çekici bir yalan düzeneğini kaydediyorsa, toplumsal saygıya leke düşürür.
Şaşırtıcı boyutları olsa da, kandırmaca üzerine kurgulanmış bir gazete haberinin keyif veren tarafına aldanırsanız, önünüze çıkan her konuya, kuşkuyla bakmış olursunuz. Bunun bir örneğini aktaralım:
Bir İngiliz gazetesi, muhabirini Kral Faruk’la röportaj için görevlendiriyor. Konu, Mısır’ın o günkü ekonomisi.
Muhabir, o tarihte röportajı yaparak geliyor. 
Ancak, Mısır’ın ekonomisini kimseye okutamayacağını düşünen muhabir, röportajına ilgiyi çektirmek için bir başlık atıyor:
“Kral Faruk, sakalını niye uzatıyor?”
Fakat, başlıkla röportajın içeriği bambaşkadır.
Yazıyı okutmak, ilgili alanını genişletmek için bu bir gazetecilik örneği olarak gösteriliyor.
Bu olay, tıpkı bir drajeye şeker bulaştırıp acı ilacı çocuğa içirmeye benziyor. Yani aldatmaca.
En ağır, sıkıntı veren konular, açık metodlarla halka anlatılır, tanıtılırsa, sonuçta “akıl tutulması” yaşanmaz.
Kaleme güç veren, onun yazım kaynağının tükenmeyişindeki cevherdir.
Kalem aklın kılıcıdır.
YUMUŞAK KALEM
İki arkadaştan biri sorar:
“Kalemin var mı?”
Arkadaşı derki: “Kalemin ucu sert mi, yumuşak mı olsun?”
Cevap:
“Yumuşağı uygundur. Sevgilime mektup yazacağım..”

 

<