ASIM ÇALIK

ASIM ÇALIK

GALİBİYETİ HANGİSİ KAÇIRDI?

Maç Öncesi

Abisi Ronald Koeman’ın gölgesindeydi hep Erwin. Southampton’da ve Everton’da ağabeyinin yanında oturuyordu yardımcı koç olarak. Keza Cocu’nun yanında da yardımcıydı. Müsabakadan evvel kendisine yöneltilen; “ Kadroda sürpriz var. Valbuena 11’de. Hoca ne der bu sürpriz için” dendiğinde, cevap olarak şöyle diyecekti Hollanda’lı; “ Sürpriz değil. Bence normal”. Eğer Erwin içten ve samimi bir şekilde bunu söylüyorsa sizi bilmem ama benim aklıma ilk gelen şey yardımcı hocaların ne kadar etkisiz  olduğuydu takımlarımızda. Sözü futbola getirirsek; Koeman oyunu ve skoru korumaya değil  risk alıp kazanmaya oynayacağını belli ediyordu kağıt üzerinde. Garry ve Henry’e rağmen Valbuena-Ayew ikilisiyle oynamak kanımca meydan okumaktı. Tek farklı ya da çok farklı yenilgide Koeman dönüşü olmayan biletle Amsterdam’a döneceğini bildiği halde cesaretli davranmaktan ödün vermemişti karşılaşmaya başlarken. 

Terim hem rahat hem değildi. 2 haftadır kazanamıyorlardı. Tesellisi sakatlarının büyük bir çoğunluğunun  iyileşmesiydi. Ancak son haftaların şansızlığı adeta devam etti maç başlamadan ve Eren’de sakatlar kervanına katıldı. Cocu olsaydı belki 3’lü defansa karşı takımını oynatacak olan Terim, Koeman’ın kararlarıyla karşısında oyuncuları yeri yerinde olan bir takım buldu. Üstelik Eljif de tam pozisyonunda oynayacak,  ileri geri çalışacaktı. 

Maç Anı

TERİM YOĞUN PRES DEMİŞ

Galatasaray klasik önde baskıyla, yoğun presle başladı. Fenerbahçe hücum mantalitesi ağır basan bir takımla sahaya yayılsada, oyunu geride kabul ettiler. Deyim yerindeyse 15 dakika karşı bölgeye adım dahi atamadılar. Sarı kırmızılılar oyuna ve topa sahip olsalarda kaleyi bulamadılar. Sadece Sinan ve Ozan’la kaleyi yokladılar. 15’den sonra oyunu dengeleyen Fenerbahçe’yse Benzia ve Elmas’la gole daha yakın şutlar çıkarttılar Muslera’nın kalesine.  Her iki takımda kalite olarak sınıfı geçemiyorlardı ama Galatasaray’ın mücadele gücü Fenerbahçe’den daha üstündü.

Duran toplar ev sahibi içiç rakibin kilidini açan faktördü. Sinan’ın pozisyonu gole daha yakınken kale direği Harun’un yerine kafa şutunu kurtarıyordu. Kötü bir derbi, tatsız bir büyük maç seyrettik ilk yarıda. Fenerbahçe adeta 4-5-1 gibiydi çünkü çok gömülü oynadılar. Geriye kaçarak oynadıkları içinde oyuna yön veremediler. Galatasaray birinci dakikadan son dakikaya kadar önde baskıyla oynadı bu yarıda. Klasik Terim tarzı Ali Sami Yen futboluydu oynanan. Fenerbahçe ancak 43. dakikada akıl edebildi pres yapmayı. 

FENERBAHÇE VAR’la GERİ DÖNDÜ

İkinci yarıya büyük ve sürpriz avantajla başladı ev sahibi. Kendileri de beklemiyordu, attığı mükemmel şutla farkı ikiye çıkaran Linnes de. Oyunun erkenden 2-0’a gelmesi ve Galatasaray’lı oyuncuların, “Bu iş bitti. Maçı kazandık demeleri” oyunun rengini değiştirdi. Ve tabii ki VAR sistemi. Var sistemi iyi ki var. Muslera’nın Isla’ya yerden kayarak yaptığı müdahalenin karşılığı penaltıydı. Aydınus bu aksiyonu atlasada VAR tespit etti. 

Uzatmalarla beraber son yarım saate girerken fark bire inmişti. Devrede Benzia yerini Alper’e bıraktı. Ayew Frey’in yanına geçmediğine göre neden Benzia oyundan çıkmıştı, bu sorunun cevabı yoktu bende. Maç başında meydan okuyan Erwin, aynı meydan okumayı oyuna Soldado’yu oyuna alarak yapabilirdi ikinci 45 başlarken. Ama bu fırsatı kaçırdı. Penaltı golünden sonra Fenerbahçe oyuna ağırlığını koymaya devam ederken, Galatasaray oyunun ellerinden kaydığının farkında bile değildi. Aykut hocanın ve Cocu’nun kulakları çınladı mı bilmem ama Valbuena önce penaltı golüyle, sonra da beraberlik golündeki asistiyle öne çıkan, derbiye imzasını atan oyuncuydu. 

İYİ Kİ MUSLERA VAR 

Galatasaray galibiyeti garantiye aldığını düşünürken, beraberliği bir kenara bırakın, az daha mağlup oluyorlardı Ali Sami Yen’de. Birer dakika arayla önce Eljif sonra da Skirtel inanılmazı kaçırdılar. Özellikle Martin’in golü kaçırması atmasından daha zordu. Ne ilginçdir ki Slovak oyuncunun pozisyonu, Donk’un attığı golün pozisyonunun adeta karbon kopyasıydı. Fakat Elmas’ın gole giden şutunda Muslera ne kadar iyi bir kaleci olduğunu tekrar gözler önüne serdi. Kaleleri sağlamda. Adeta her maça 1-0 galip başlıyor sarı kırmızılılar. 

Maç Sonu

Kaşılaşmanın bitiş düdüğüyle beraber ortalık cehenneme döndü. İki faklı mahallenin çocuklarının kavgası gibiydi sahanın içi. Her iki takıma da yakışmadı ama Fırat Aydınus ya son saniyeler içinde, ya da derbi biter bitmez Soldado Ve Belhanda’ya birer sarı veya birer kırmızı gösterseydi, bu karmaşaya hiçbirimiz sahit olmayacaktık. Maç sonu gelen kararlarda olayın fitilini ateşleyen Soldado ve Belhanda’nın farklı renkteki kartlarla cezalandırılmış olmaları yanlış kararlar olmalıydı. Her ikisi de ya sararmalı ya da kızarmalılardı. 

Ve gecenin acı haberini aldık maçtan evvel. Fenerbahçe taraftarı Koray Şener’in kalbi dayanamadı derbi heyecanına. Üzülmemek elde değil. Ruhu şad olsun. Futbol var olsun ama kimselerde ölmesin. Sahalar  kavgayla değil futbol aşkıyla dolsun. Son sahne derbiye hiç yakışmadı. Kavgaya sebebiyet verenler futbolun centilmenlik ruhuna ayıp ettiler.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
ASIM ÇALIK Arşivi