NURAY ÇAĞLAR

NURAY ÇAĞLAR

Açlık ve obezite

Uluslar arası bir ajansta gördüğümüz bir  hayli ilginç bir haber..

Bu haber  insanı önce güldürür, sonra fena halde düşündürür.

Yayınlanan yeni bir çalışmaya göre insanoğlu var olan küresel diyet trendleriyle devam ederse 2050'ye kadar 4 milyar insan aşırı kilolu, 1,5 milyar insan da obez olacak.

Yani dünyanın diğer yarısı da açlıktan ölecek…

Dünya siyaseti ekonomiyi planlarken vahşi bir şekilde her şeyi nalıncı keseri gibi adeta insanlık düşmanı olarak düzenlemiş…

Kimileri aşırı kilolu olarak dünyaya veda edecek yani yaşamını yitirecek, diğer yarısı da açlıktan…

 Yani ekonomi aşırı tüketim üzerine kurulmuş…

Sermaye sahibine para kazandır sonra öl…

Yeni doğan yeni bir müşteridir..

 Dünya nüfusunu şimdilik 9  milyar dolayında olduğu düşünülürse  durum hiçte içi açıcı değil…

Zaten projeksiyonlara göre nüfuz artışı hızı açlık çekecekler  bölümünde hızla artıyor…

Elbette bu paradoksu da anlamak mümkün değil..

Yeni her koşulda  dünyanın bir yarısı aşırı tok öteki yarısı ise aşırı aç olacak.

Bir başka tehlike ise Dünyada 'işlenmiş gıdalara dayalı diyet anlayışı hem insanlar hem de gezegen için ciddi bir tehdit oluşturuyor.

 İklim Araştırmaları uzmanlarına göre bunun yaratacağı çevre ve sağlık krizi "akıl almaz boyutlarda" olacak. 21.yüzyılın yarısına doğru küresel gıda talebinin yüzde 50 artacağı ve bu artışın da dünyanın üretim kapasitesini aşacağı kaydedilerek sürdürülebilir olmayan bir noktaya doğru hızla gidildiğine dikkat çekiliyor.

Bu arada bu araştırma yapıldığında Rusya Ukrayna savaşı henüz başlamamıştı…

Dünya bu savaşı “enerji krizi açısından” değerlendirdi, ama  bu kavganın asıl boyutu gıdanın üretimi ve ulaşılmasın engellenmesi açısından kimse bakmadı.

Özellikle Avrupa’da 2023 sonu ve 2024 yılında ciddi bir gıda sorunu yaşanacağı şimdiden öngörülüyor..

Ne yazık ki Türkiye’de aynı krizi yaşayacak gibi..

Zaten ilk belirtileri de yaşamaya başladık…,

Her koşulda  yoksul Afrika ve bazı Asya ve Latin Amerika  ülkelerinin yoksul kesimleri açlık tehlikesiyle karşı karşıya.

Bu çember ne kadar genişleyecek kestirmek güç..

Aslında can alıcı soru da şu; Türkiye bu tehlikeye ne kadar yakın veya uzak.

Yapılan projeksiyona göre, beslenmeyi sağlayabilmek  için tek çözüm genetiğiyle oynanmış yüksek verimli gıda üretimi…

Böylesi bir beslenme tarzının insanlar üzerinde yapacağı tahribatı bile düşünmek istemiyor insan.

Araştırmalara göre ; günümüzdeki gıda üretimi hali hazırda dünya içme sularının dörtte üçünü ve ekilebilir alanların üçte birini kullanıyor. Bununla birlikte sera gazı salınımının da üçte birinden sorumlu.

Yani bol içiyor ama ekilebilir alanlarını rantabl kullanmıyor.

Bazı kaynaklar yapılan araştırmalarda bu durumun vahametini ortaya koyduğunu belirtiyor.

1965-2100 yılları arasında uzun vadeli gerçekleşebilecek küresel diyet değişimlerine öngörmeye çalışan uzmanlar açık kaynaklı bir modelleme yaparak nüfus artışı, nüfusun yaşlanması, kilo artışı ve fiziksel aktivitelerin azalması gibi etkenlerin gıda talebinde nasıl bir değişime neden olacağını anlamaya çalıştı.

Yapılan  projeksiyona göre  dünya nüfusunun önemli bir bölümünü aşırı kilo sorunları veya obezite bekliyor. 2050'ye kadar 4 milyardan fazla insan (nüfusun yüzde 45'i) aşırı kilolu kategorisinde olacak. Bunun yüzde 16'sı da obez kategorisinde olacak.

Uzmanlara göre; Tarım sistemimiz, yapılan gıda israfı ve artan hayvansal protein tüketiminin çevre üzerindeki etkileri yakında kontrolden çıkacak. Sera gazı emisyonu, oluşan nitrojen kirliliği ve ormansızlaşma ile gezegenimizin limitlerini zorluyoruz ve artık bu limitleri aşıyoruz.

Aynı çalışmaya göre gerçekleşen gıda israfı, satın alınan ancak tüketilmeyen yiyeceklerin çöpe gitmesi sonucu 2050'ye doğru yetersiz beslenme sorunu ile karşı karşıya kalacak olan insanların sayısı yarım milyara ulaşacak. Elbette bu rakamlar çok iyimser tahminler.

Deniyor ki; Dünyada yeterli yiyecek var. Tek problem en fakir olanların bunu satın alacak gücünün olmaması. Zengin ülkelerdeki insanlar gıda ziyan etmenin etkilerini görmüyor ve hissetmiyorlar.

Yani her şey dönüyor dolaşıyor yine paraya dayanıyor. Para yoksa yemek yok… Yani açsın…

Ama lafa gelince sosyal denge, gıdaya ve bilime, eğitime erişebilirlik ve dengeli ekonomi en önemlisi de demokrasi havariliği…

Bu savaş belası biter bitmez  tam açlık ve aşırı tokluk kavgası başlayacak…

Bu tüm dünyada sıcak çatışamaya kadar uzanabilir gibi görünüyor…

Sıcak çatışama  sonucu yeni bir feodal düzen kurulması bile mümkün…

Açlık her şeyi yaptırır, ilkel savaşlar genelde hep bu nedenle çıkmıştır..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
NURAY ÇAĞLAR Arşivi