'Türkiye'de talasemi taşıyıcılık oranı yüksek'

'Türkiye'de talasemi taşıyıcılık oranı yüksek'
Prof. Dr. Castello, 'Taşıyıcılık oranının yüksek olması hastalığın çıkma oranını artırıyor. Türkiye'deki beta talasemi taşıyıcılığı sıklığı yüzde 2,1 düzeylerinde. Bu oran farklı bölgelerde artmakta, yüzde 13'e kadar yükselmektedir.' dedi.

Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Pediatrik Kemik İliği Nakli Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Buket Erer Del Castello, talasemide taşıyıcılık oranının yüksek olmasının hastalığın çıkma oranını artırdığını belirterek, "Ülkemizde taşıyıcılık oranının yüksek olmasının yanı sıra akraba evliliklerinin de fazla olması hasta çocuk doğma riskini de artıyor. Türkiye"deki beta talasemi taşıyıcılığı sıklığı yüzde 2,1 düzeylerinde. Bu oran farklı bölgelerde artmakta, yüzde 13"e kadar yükselmektedir." dedi.

AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Castello, anne ve babadan çocuklara kalıtsal olarak geçen bir kan hastalığı olan ve Akdeniz anemisi olarak da bilinen beta talaseminin, kandaki kırmızı kürelerde bulunan ve dokulara oksijen taşıyan hemoglobinin yapımındaki genetik bozukluktan kaynaklandığını aktardı.

Castello, Türkiye"de yaklaşık 1 milyon 400 bin taşıyıcı ve 4 bin 500 talasemi hastası olduğunu ifade etti.

Erer Del Castello, Türkiye"nin de içinde olduğu Akdeniz Bölgesinde önemli bir halk sağlığı sorunu olan talaseminin bazı Avrupa ülkelerindeki görülme sıklığının göçlerle birlikte artığının görüldüğünü aktardı.

Bu noktada hasta sayısı kadar talasemi taşıyıcılarının sayısının da önemli olduğunu vurgulayan Castello, şunları kaydetti:

"Taşıyıcılık oranının yüksek olması hastalığın çıkma oranını artırıyor. Ülkemizde taşıyıcılık oranının yüksek olmasının yanı sıra akraba evliliklerinin de fazla olması hasta çocuk doğma riskini de artıyor. Türkiye"deki beta talasemi taşıyıcılığı sıklığı yüzde 2,1 düzeylerinde. Bu oran farklı bölgelerde artmakta, yüzde 13"e kadar yükselmektedir. Özellikle Akdeniz, Ege ve Trakya bölgelerinde taşıyıcılık yüksektir. Talasemi hastalarında genetik bozukluk sonucu kırmızı kan hücrelerinin ömrü kısadır ve hastalıkta öne çıkan bulgu derin bir kansızlıktır.

Hastalık genellikle doğumdan 3 ay ile 1 yaş arasında fark ediliyor. Anne ve babalar çocukta solukluk, gözlerinde hafif sarılık, iştahsızlık, halsizlik, huzursuzluk fark ederek doktora başvuruyor. Ancak taşıyıcılık atlanabiliyor. Taşıyıcılarda derin bir anemi gelişmez. Kan tablosu kırmızı kan hücrelerinin yüksekliği dışında demir eksikliği anemisine benzer. Ülkemizin içinde bulunduğu coğrafyayı göz önünde bulundurarak demir eksikliği anemisi düşünülen hastaların talasemi taşıyıcılığı açısından da değerlendirilmesi önemlidir. Talasemi taşıyıcılarında da demir eksikliği gelişebilir, bu durumda demir eksikliği tedavisi verilmelidir."

"Talasemi taşıyıcılığı hastalık değildir"

"Talasemi taşıyıcılığı bir hastalık değildir ve tedavi gerektirmez." diyen Prof. Dr. Buket Erer Del Castello, talasemi taşıyıcısı olan bir kişinin hayatını ömür boyu sağlıklı şekilde sürdürdüğünü bildirdi.

Castello, "Ancak kişinin taşıyıcı olduğunu bilmesi önemli. Çünkü iki taşıyıcının evlenmesi sonucunda her bir çocuk için yüzde 25 hasta doğma olasılığı vardır. Biri taşıyıcı, diğeri taşıyıcı olmayan çiftlerin çocukları sağlıklı dünyaya gelir, hasta çocuk doğma olasılığı yoktur, taşıyıcı çocuk doğma olasılığı vardır." dedi.

Hastalığın kesin tedavisi için 1980"lerden bu yana tüm dünyada hematopoietik kök hücre nakli yapıldığını vurgulayan Prof. Dr. Erer Del Castello, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Özellikle doku grubu uyan kardeşten veya doku grubu uyan akraba ve akraba dışı donörlerden kemik iliğinden aldığımız kan kök hücrelerini talasemi hastalarına naklediyoruz. Nakil işlemi ile hastanın kemik iliğindeki hastalıklı hücreleri yok edip yerine donörün sağlıklı kırmızı kan hücreleri yapan kök hücrelerini yerleştiriyoruz. Hematopoietik kök hücre nakli ile hastanın genetiği değişmiyor ancak hastalık tablosunu ortaya çıkaran ve yaşamı tehdit eden sorunun yattığı kemik iliğindeki problem çözülüyor. Sonuçta donörün kök hücreleri sağlıklı hemoglobin taşıyan kan kırmızı hücreleri üretiyor ve hastanın kan desteğine ihtiyacı kalmıyor, sağlıklı bir yaşam sürüyor."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.