Kadın denilince akla bakın ne geliyor…

Kadın denilince akla bakın ne geliyor…
Kimi ‘kadın’, kimi ‘karı’, kimi ‘kız’, kimi de ‘bayan’ diyor kadınlara… Bayan kelimesi kibarlaştırılmış haliyle toparlanmış gözükse de durum oldukça düşündürücü. B-fit Kurucusu Bedriye Hülya’ya göre kadınlara ‘bayan’ denilmesi kadınları itibarsızlaştırıyor.

Röportaj: Hamit ETEEVRANS

B-fit Kadınların Spor ve Yaşam Merkezi Kurucusu Bedriye Hülya, kadınlara ‘bayan’ kelimesinin yakıştırılmasından son derece rahatsız olduklarını, bu durumun hemcinslerine zarar verdiğini söyledi.  Türkiye genelinde yaklaşık 200 bin üyesi olan b-fit ile ilgili www.heykadin.com"a konuşan Bedriye Hülya, bayan kelimesinin kadını itibarsızlaştırdığını vurguladı. Kadınların bir an evvel ayaklanıp, yönetimleri ele geçirmeleri gerektiğini belirten Hülya, kadınları dünya genelinde her türlü şiddete karşı ortak hareket etmeye çağırdı.

Hülya, “hepimiz, soğanın kabuklarını soymuş en dibinde kalan özümüzle insanız ve kadınız” mesajını verdi.

İşte B-fit Kurucusu Bedriye Hülya’nın sorulara verdiği cevaplar:

-b-fit ailesine öncelikle teşekkür ediyoruz, bizi böylesi sıcak bir ortamda ağırladıkları için…

Biz teşekkür ederiz.

-Asansörden çıkarken aklıma şu soru geldi. “Acaba neden b-fit” denmiş diye… Sonra sesli düşündüğümde kendimce “bi fit olsam aslında” dedim…

Evet, değil mi? Gülüyor… Yani biliyor musunuz ki, ismini vermeye çalıştığımız dönemde reklam sloganlarından bir tanesi de “bi fit olsam” dı.

-Çok güzel bir slogan aslında… Halen kullanıyor musunuz?

Hayır, kullanmıyoruz. Ama ilk dönemlerimizde kullandık.

-Aslında yeniden kullanabilirsiniz…

Olabilir, olabilir… Gülüyor…

-Sohbetimize b-fit’i tanımayanlara merkezi anlatmakla başlayalım isterseniz…

Kadınların gelip, hep birlikte kısa sürede forma girdikleri, fit hale geldikleri, birbirleriyle bir sürü aktivite yaptıkları, dışarıda da görüştükleri, iki lafın belini kırdıkları, birlikte sosyal sorumluluk projeleri yaptıkları kadınların birlikleri gibi çalışıyor b.fit… 30 dakikada spor yapıyorlar. Daha sonra kahvesini, çayını içip birlikte sohbet ediyorlar.  Birlikte sinemaya gidiyorlar. Kimsesizler yurduna gidip, çocuklar için bir şeyler yapıyorlar. Seminer düzenleyip, kadınlara yönelik sorunları masaya yatırıyorlar. Kadına dair bir sürü şeyin yapıldığı, bir yer. Yani kadın merkezi…

YAŞA VE HAREKETLE BAŞLA

-b-fit denildiğine her ne kadar ilk olarak akla spor gelse de aslında tam anlamıyla bir spor merkezi değil yani…

Akla ilk sporun gelmesi çok iyi. Bu harika bir şey… Sonuçta her şey spor üzerinden gidiyor. Spor niye var? Hareket yaşam demek… Biz de kadınlara ‘yaşa ve hareketle başla’ diyoruz.

-Elmanın birçok anlamı olduğunu biliyoruz lakin b-fit için elma neyi ifade ediyor?

Elma bizim için sağlığı ifade ediyor.

-Özellikle yeşil elma…

Yeşil elma birliği ifade ediyor.  Hayata bağlılığı ifade ediyor.  Ümidi ve daha birçok duyguyu ifade ediyor.

-Renklerin dili vardır ama b-fit için renkler neyi ifade etmekte…

Biz bu konuyla baya uğraştık. Renklere karar vermek 6 aylık bir sürecimizi aldı diyebiliriz.

-Yeşil renk çok pozitif bir renk aslında…

Süper bir renk bence…

-Size üye olmak isteyen bayanlar neden b-fit’e üye olmalılar?

b-fit’lerde herhangi bir dayatma yok. Biz ‘Al bir tane spor ayakkabı, çek altına bir eşofman, hangi kiloda ve kafa yapısında olursan ol ve olduğun gibi gel. Biz birlikte iyiyiz. Nasıl olsa birbirimizi daha da güçlendiririz’ diyoruz. Onun için de diğer spor salonlarına gitmek için önceden kilo vermek gerekiyor büyük bir ihtimalle ama burada öyle bir durum yok.

-b-fit’in dünyada örneği var mı?

Dünyada tekiz. Başka bir model yok. Bu spor programını kullananlar var ama böyle bir yapıya sahip başka bir merkezi modelleyen yok.

-Bu dünyanın bir ayıbı değil mi?

Bilmiyorum artık bu dünyanın bir ayıbı mı? Gülüyor…

-Nasıl düşünememişler?

Siz söyleyince ben de, ‘Nasıl olur? Var da acaba benim mi haberim yok’ diye de düşünüyorum.

-Genellikle bir Batılılaşma merakımız olduğu için böylesi bir adımın ilk olarak Türkiye’den atılması bizi oldukça şaşırttı. Biz ‘acaba b-fit’in yurt dışında başka bir örneği vardı da, alıp burada mı kullandılar’ şeklinde düşünmeden edemedik doğrusu…

Yurt dışında yok ama Türkiye’de açıldıktan sonra bizi modellemek isteyenler çıktı haliyle… Bu kaçınılmaz bir şey zaten. Bunu yurt dışına da biz ihraç ettik. Kıbrıs ve Almanya’da şu an b-fit sistemini uyguluyoruz ve birçok ülkeyle de görüşmelerimiz devam ediyor. Yakın gelecekte farklı ülkeleri de işbirliğimiz içine alabiliriz.

-‘Kadın’ ve ‘Özgürlük’ deyince aklımıza Ortadoğu ve dünyanın birçok noktasında haksızlığa uğrayan, eziyet çektirilen, öldürülen kadınlarımız geldi. B-fit ailesi olarak, bu manzaraları bir film gibi izleyen dünya ve insanlığa neler söylemek istersiniz?

Kadınların bir an evvel ayaklanıp, yönetimleri ele geçirmeleri gerek. Yoksa dünyada milletler birbirlerini yemeye devam edecek. Kadına yönelik yapılan hiçbir şiddeti desteklemiyor ve tüm kadınları birlikte hareket etmeye davet ediyoruz. Dünyada haksızlığa uğrayan kadınların sesi olmak için bir olmak durumundayız.

-Yaklaşık olarak 200 bin üyeniz var. B-fit üyeleriyle kurulu olan sistem nasıl bir sistem?

Her bir b-fit, bir kadın merkezi olarak çalışıyor. Onlar kendi üyeleriyle sürekli iletişim halindeler. Biz de ara ara bütün ülke çapında aktiviteler yapıyoruz. Geçenlerde düzenlediğimiz etkinlikte kadınlar sahillerde spor yaptı. Ramazan ayında da iftar buluşmalarımız oldu.

-b-fit’in ünlü üyeleri kimler?

b-fit’te böyle bir ayrım olmadığı için bunlara şu an çok dikkat etmemekteyiz. Buraya geldiklerinde hepimiz, soğanın kabuklarını soymuş, en dibinde kalan özümüzle insanız ve kadınız.

-Yüzde kaçı ev hanımı?

Yüzde 50 olarak görüyoruz.

-Diğer yüzde 50’de hangi meslek grupları var?

Çok öğretmen var. Sağlık teşkilatından insanlar var. Milletvekillerimiz var. Yazarlar var. B-fit’te kendi açtığımız yerlerden bir tanesinde, o zamanlar çalışıyordum. Bir profesör hanım, aynı saatte evinde temizlik yapan kişiyle beraber spor yapıyordu. Anneanne, çocuğu ve torunu olarak birlikte spor yapanları biliyorum. Böyle çok güzel hikâyeler var. B-fit bütün kadınları kucaklıyor.

-Devlet kurumlarıyla sosyal projeler konusunda birlikte çalışıyor muşunuz?

Evet. Belediyeler, spor il müdürlükleri ve federasyonlarla spor ve sağlık konusunda farkındalık yaratmak için birçok girişimimiz var.

-b-fit’li kadınlar iş kuruyormuş…

Evet. B-fit sadece kadınlara franchise veriyor. Kadınların çalışması taraftarıyız.

-Nasıl çalışıyor peki sistem? Bir bayan bu adımı atmak isterse ne yapmalı?

Bu arada biz bayan kelimesini kullanmıyoruz. Hep kadın kelimesini kullanmayı tercih ediyoruz.

-Bayan kelimesi biraz daha kibarlaştırılmış haliyle kullanılıyor aslında…

Aslında pek kibarlaştırılmış hali değil bence. Biz kadınız yani.

-Ne anlama geliyor bayan?

Bayanın kendine ait bir anlamı bile yok. Bay’dan türetilmiş bir şey. Kadın dediğimiz zaman, akıllara kız kadın ayırımı geliyor. Oradaki kızlık zarı geliyor. Kadını bunlardan ayıralım. Ona cinsiyetsiz bir şey olarak bakalım ve adına da bayan demek kolay geliyor. Biz kadınız ve bundan daha normal bir şey olamaz.

-Böyle bir şeyi ilk kez röportajlarımda konuşuyorum…

Gerçekten mi?

-Evet, daha önce hiç konusu geçmemişti. Bizi uyardığınız ve doğruya teşvik ettiğiniz için teşekkür ediyoruz. Bundan sonra kadınlara bayan demeyeceğim; söz. Gülüyor…

Tamam, demeyin zaten… Gülüyor…

YÜZÜ GÜLMÜYORSA ESNAFLIK YAPAMAZ

-Size gelen kadınlardan öncelikle anlamanız gereken konu ihtiyaç demiştiniz… Ne anlamda ihtiyaç?

Ne anlamda, parasal veya başarıya ihtiyacı olmuş olabilir. O zaman bizimle konuşmaya başlamak için doğru bir yer oluyor. Bu işi yapmaya eğer ihtiyacı yoksa ‘o zaman iş yapmasınlar daha iyidir’ diyoruz. İhtiyacın şeklinde göre öncelikle yüzünün gülüp, gülmediğine bakıyoruz.

Yüzü gülmüyorsa esnaflık yapamaz. Yüzü gülüyorsa, birbirimizi tanımaya başlıyoruz. Hakikatten bu işi yapmak isteyecek mi? Bu onu mutlu edecek mi? Bunları anlamaya çalışıyoruz. Bir testimiz var. Daha sonra bu psikolojik testi uyguluyoruz. Testten sonra bu işi yapıp, yapamayacağına karar veriyoruz.

Son olarak başvuru formunu doldurtuyoruz. Form sonrasında küçük bir araştırma kısmı var. Sonunda eğer her şey tamamsa ‘hadi’ diyoruz, ‘yola çıkıyoruz.’ Yola çıkmak için de, yerini buluyoruz, çalışacak insan buluyoruz, hepsinin eğitimlerini veriyoruz. Dekorasyonunu yapıyoruz. Makinelerini veriyoruz. Tüm bilgisayar sistemini kuruyoruz. Açılışını yapıyoruz. Sonra ilk üyelerini aldığından emin oluyoruz.  Arkasından onu bırakıyoruz. Daha sonra onu takibe alıyoruz. Hedeflerini veriyoruz. O hedefler tutmuş mu tutmamış mı ona bakıyoruz. Tutamıyorsa ona destek gönderiyoruz. Böylece biz onun sanki arka ofisiymiş gibi beraberce yol alıyoruz ebediyen.

HİÇ PALAVRA SIKMAYACAĞINIZ BİR İŞ

-Bunun maddi boyutunu biraz açabilir misiniz? Size maddi olarak katkısı nedir?

Bize girişte 65 bin TL ödüyorlar. Daha sonra aylık 350 TL üye aidatı ödüyorlar. Aylık gideri, bölgesine göre değişmektedir. Bu bir kasaba da olabiliyor veya şehrin göbeğinde de… Kirası 200 lira da olabiliyor, 250 lira da… Ama biz daha fazla olmasına izin vermiyoruz. İki tane çalışanı olmak zorunda… Böyle baktığımızda 3 bin lirayla 7 bin lira arasında değişiyor maliyeti. Kazandığı para da 5 bin lirayla 15 bin lira arasında değişiyor. Çok daha fazla kazananlar da var. Böylesine güzel bir işte sıfır yalanla kim iş yapmaz ki? Hiç palavra sıkmak zorunda kalmayacağınız ve mutlu olduğunuz işi yapıyoruz. Bundan daha keyifli bir iş olabilmesi ne güzel… Yani insanın parasını alıyorsunuz karşılığında spor ve sağlık veriyorsunuz. En güzel şey.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.