Kurtulmuş: Netanyahu sonu belirsiz bir yolda

Kurtulmuş: Netanyahu sonu belirsiz bir yolda
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş'un son dönemdeki açıklamaları, uluslararası arenada önemli yankılar uyandırdı. Özellikle İsrail'in Gazze'de gerçekleştirdiği ve "soykırım boyutlarına varmış" olarak nitelendirilen katliamlar, Kurtulmuş'un gündeminde önemli bir yer tuttu.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş'un son dönemdeki açıklamaları, uluslararası arenada önemli yankılar uyandırdı. Özellikle İsrail'in Gazze'de gerçekleştirdiği ve "soykırım boyutlarına varmış" olarak nitelendirilen katliamlar, Kurtulmuş'un gündeminde önemli bir yer tuttu.

Uluslararası Tepkiler

Kurtulmuş, Bakü'deki APA Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, Gazze meselesine geniş yer ayırdı. İlk başlarda bazı ülkelerin İsrail'e hak verdiğini belirten Kurtulmuş, zamanla Türkiye'nin tutumunun haklılığının anlaşıldığını vurguladı. Batı ülkelerinin bir kısmının artık İsrail'e eskisi kadar güçlü destek veremediğini belirten Kurtulmuş, uluslararası hukukun ihlallerine dikkat çekti.

İsrail'in Politikaları ve Etkileri

İsrail'in uluslararası hukuku ayaklar altına alması ve Gazze'de gerçekleştirdiği katliamlar, dünya genelinde tepkilere neden oldu. Kurtulmuş'un ifadelerine göre, bu katliamlar artık "soykırım boyutlarına" ulaşmış durumda. Özellikle Güney Afrika'nın Lahey Uluslararası Adalet Divanı'na yaptığı başvuru ve alınan olumlu ara karar, Filistin davasında yeni bir dönemin başlangıcı olarak görülüyor.

Netanyahu'nun Tehlikeli Yolu

Kurtulmuş, Gazze'de yaşananların ve özellikle Refah Sınır Kapısı'na sığınanlara yönelik tehditlerin, İsrail Başbakanı Netanyahu'yu "sonu belli olmayan bir yola" soktuğunu ifade ediyor. Netanyahu'nun politikalarının, uluslararası toplum nezdinde savunulamaz bir noktaya geldiğini belirtiyor.

Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi

Kurtulmuş, uluslararası savaş suçları mahkemesinde Karadzic ve Mladic gibi isimlerin yargılanması örneklerine atıfta bulunarak, Netanyahu ve üst düzey yöneticilerinin de benzer bir akıbetle karşılaşabileceğini öne sürüyor. Bu, İsrail'e destek veren ülkeler için de bir uyarı niteliği taşıyor.

İsrail'e Destek Veren Ülkeler

Kurtulmuş'a göre, bu ülkelerin artık İsrail'e olan desteğini gözden geçirmeleri gerekiyor. Aksi takdirde, İsrail rejiminin yıkılması durumunda bu ülkeler de olumsuz etkilenebilir.

"Milyarlarca kişinin dayanışması sadece Filistin için değil insanlık için ümit"

Bir de işin insani tarafı olduğunu ifade eden Kurtulmuş, İsrail’in katliama kalkıştığının açıkça belli olduğu 10 Ekim 2023'ten bu yana dünyanın dört bir tarafında sürekli bir şekilde artan kitlelerin Filistin davasına destek verdiğini, açık bir şekilde İsrail’in bu insanlık suçlarına ortak olmamak için kendi ülkelerinin meydanlarına çıkıp gösteriler yaptığını söyledi. Dünyanın birçok yerinde İsrail’e destek verenlerin protesto edildiğini hatta konuşma yaptıkları salonda bile insanlar tarafından köşeye sıkıştırıldığını, yaptıkları bu ikiyüzlülüklere karşı insanların şamar gibi cevaplar hazırladığını gördüklerini anlatan Kurtulmuş, "Dini, ırkı, siyasi görüşü ne olursa olsun yüreğinde insanlıktan bir nebze nasibi olan hemen hemen herkesin, milyarlarca insanın, insanlık cephesinin tabii bir üyesi olarak bir dayanışma içine girdiğini görüyoruz. Bu sadece Filistin halkının kurtuluşu için bir ümit değil aynı zamanda insanlık için de bir ümittir. Yeni bir dünyanın kurulabilmesini ortaya koyan bir arzudur. Bunu takip etmek lazım." ifadelerini kullandı.

Yaptığı görüşmelerde özellikle üç temel noktayı ifade ettiğini aktaran Kurtulmuş, bunlardan birincisinin, Netanyahu ve ekibinin uluslararası alanda yalnızlaştırılması olduğunu söyledi. Kurtulmuş, Uluslararası Adalet Divanındaki yargılamanın buna hizmet eden bir imkan olduğunu dile getirdi. İkincisinin, insanlık cephesi dediği sivil toplumun, vicdanlı kalabalıkların daha büyük ve uzun soluklu bir dayanışma içinde olmasının temin edilmesi olduğunu kaydeden Kurtulmuş, "Üçüncüsü de ne yazık ki bu sürecin başından itibaren büyük bir zafiyet, büyük bir çaresizlik, inisiyatifsizlik içinde olan İslam ülkelerinin artık uyanması, ne oluyoruz diyerek silkelenmesi, birlik ve beraberlik içinde safları sıkı tutması gerektiği. Filistin davasında İslam dünyasına yeni bir ruh, yeni bir ortak bilinç kazandırılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu üç alanda çalışmalarımızı yoğunlaştırarak önümüzdeki dönemde bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Eninde sonunda kazanan Filistin halkı olacaktır, mazlum milletler olacaktır." diye konuştu.

"Mısır'la karşılıklı ziyaretler olabilir"

"Türkiye-Mısır ilişkilerinde atılan normalleşme adımları kapsamında Mısırlı muhataplarınızla bir araya gelmeniz söz konusu mu, karşılıklı ziyaretler planlanıyor mu?" sorusuna Kurtulmuş, "Önümüzdeki dönemde olabilir, gerçekleştiririz." karşılığını verdi.

İslam ülkelerinin birlik ve beraberlik içinde hareket etmesini sağlamak için ilk başta yapılması gereken şeylerden birinin de siyasi farklılıkları bir tarafa bırakarak karşılıklı ilişkilerin çoğaltılmasını temin etmek olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, üç hafta önce Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn ziyaretleri yaptığını, bundan sonra hem Körfez ülkelerine hem diğer ülkelere ziyaretler yapacağını belirtti. Gelecek hafta Fildişi Sahilleri'nde İslam İşbirliği Teşkilatının Meclis Başkanları toplantısı olduğunu kaydeden Kurtulmuş, şu ifadeleri kullandı:

"Hem bu çok taraflı toplantılarda ortak konuların üzerinde yoğunlaşmak hem de Körfez ülkeleri, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Bahreyn gibi ülkelerle Türkiye arasındaki ilişkileri her alanda en üst seviyeye çıkarmamız gerekir. Burada hükümetler arasında çalışmalar çok belirleyici ve yön verici bir perspektif oluşturuyor ama parlamenter diplomasinin de imkanlarından istifade etmemiz lazım. Parlamento başkanları, parlamentolar arası dostluk grupları, ihtisas grupları üzerinden de sadece Mısır’la değil, bütün bölge ülkeleriyle çok yakın teması artırmak mecburiyetindeyiz. Başka yolumuz yok. Yoksa bölge ülkeleri, başkalarının siyasi hesaplarının bir parçası haline gelir. Bunu geçmişte yaşadık. Müşterek taraflarımızın bütün bölge ülkeleri bakımından anahtar iki kelimesi güven ve istikrardır. Bölgenin istikrara ihtiyacı var, her bakımdan bu ülkelerin güvene, güvenliğe ihtiyacı var. Bunun yolu da karşılıklı temaslardan geçiyor."

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.