MEHMET AYCAN

MEHMET AYCAN

BİZE NE OLDU

Malum hikayedir ve doğru olması da kuvvetle muhtemeldir…

Aslında günümüzde de aynısı yaşandığı söylenebilir…

Vatan görevine giden Mehmetçik; şehit düşer baba ocağının etrafı bayraklarla çevrilir konu komşu, hatta bütün şehir evin etrafına toplanır…

Evin babası ve de anası  hem ağlamaklı hem de mağrurdur…

Oğuları şehitlik mertebesine yükselmiş, kendileri de şehit anası-babası olmuşlardır…

Taziye için gelenler hem de kutlama için gelmişlerdir…

Böylesine bir paradokstur şehitlik mertebesi…

Ancak son yıllarda giderek bu hasletimizi kaybettiğimizi düşünmeye ve de korkmaya başladık…

Düne kadar deprem bölgesi için seferber olan ahali, şimdi onların mağduriyetlerinden kazanç sağlamaya çalışıyor..

Ev kiraları fren tutmuyor, ama o ev sahibi nutuk atmaya gelince mangalda kül bırakmıyor…

Depremde göçük altındakileri bile dolandırmaya tevessül eden alacaklarda var bu ülkede…,

Dün “bu siyasetçi kazanamaz, biz noter değiliz” diye ortalığı ayağa kaldıran milleti 3 gün kanadını kıranlar, milletin tepkisini görünce acilen çark ediyor…

Oysa bakın İstiklal savaşımız sırasında Türk halkının yaklaşımı, hangi onur mertebesindeymiş…

Öyküyü okuyoruz sonrada  “biz niye bu hale düştük” diye hayıflanıyoruz…

Anlaşılan iktidarın çoğaltmaya çalıştığı eğitim sistemi pek başarılı olamamış

Bizim atalarımız oğullarını nasıl şehit olsun diye savaşa göndermişler.

Önce onu bir hatırlayalım;

xxx

Adın ne senin evladım?..."

"Ali..."

"Nerelisin?..."

"Tokat Zilede'nim..."

"Peki evladım bu kafanın hali ne?..."

"Anam cepheye gelirken kına yaktı komutanım..."

"Neden?..."

"Bilmiyorum komutanım..."

"Peki gidebilirsin Kınalı Ali..."

O günden sonra herkes ona Kınalı Ali der. Herkes kafasındaki kınayla dalga geçer. Kısa sürede cana yakın ve cesur tavırlarıyla tüm arkadaşlarının sevgisini kazanır. Bir gün ailesine mektup yazmak ister. Ali'nin okuma yazması da yoktur arkadaşlarından yardım ister ve hep beraber başlarlar yazmaya. Ali söyler arkadaşları yazar: "Sevgili anne babacım ellerinizden öperim ben burada çok iyiyim beni merak etmeyin..."

Kız kardeşini kendinden bir küçük erkek kardeşini sorar köyündekilerin burnunda tüttüğünü yazdırır. Kendilerini merak etmemesini kendileri var oldukça düşmanın bir adım bile ilerleyemeyeceğini yazdırır. Gururla mektubu bitirir neden sonra aklına gelir ve

yazının sonuna anasına not düşer (Ali'nin kendisinden hemen sonra askere gelecek bir kardeşi daha vardır) "Anacığım kafama kına yaktın burada komutanlarım ve arkadaşlarım benle hep dalga geçtiler sakın kardeşim Ahmet'e de yakma onla da dalga geçmesinler ellerinden öptüm..."Aradan zaman geçer. İngilizler kati netice almak için tüm güçleriyle Gelibolu'ya yüklenirler. Bu cepheyi savunan erlerimiz teker teker şehit düşerler. Bunlara takviye olarak giden yedek kuvvetlerde yeterli olmamış, onların sayıları da epey azalır, Gelibolu düşmek üzeredir.

Kınalı Ali'nin komutanı da olayı görüp yerinde duramaz. Kendisinin bölüğü henüz sıcak temasa hazır değildir. Onlar yeni gelmiştir. Komutanların bu düşünceli halini gören ve durumun vehametini bilen Kınalı Ali ve arkadaşları komutanlarına yalvar yakar oraya gitmek istediklerini söylerler. Komutanları onları ölüme gönderdiğini bile bile çaresiz gönderir.

Kınalı Ali'nin bölüğünden kimse sağ kalmaz hepsi şehit olmuştur. Aradan zaman geçer. Kınalı Ali'nin ailesine yazdığı mektubun yanıtı gelir. Komutanları buruk ve gözleri dolu dolu mektubu açıp okumaya karar verirler (Bu mektubun aslı Çanakkale Müzesi'nde sergilenmektedir.) Babası anlatır Ali'nin: "Oğlum Ali nasılsın, iyi misin? Gözlerinden öperim selam ederim. Öküzü sattık paranın yarısını sana, yarısını da cepheye gidecek kardeşine veriyoruz. Şimdi öküzün yerine tarlayı ben sürüyorum zaten artık zahireye de fazla ihtiyacımız olmadığı için yorulmuyorum da siz sakın bizi merak etmeyin bizi

düşünmeyin" der, köyü, akrabalarını anlatır ve mektubu bitirir. "Ali ananın da sana diyeceği bir şey var..."

"Oğlum Ali, yazmışsın ki kafamdaki kınayla dalga geçtiler kardeşime de yakma demişsin.

Kardeşine de yaktım. Komutanlarına ve arkadaşlarına söyle seninle dalga geçmesinler. Biz de üç şeye kına yakarlar:

01- Gelinlik kıza; gitsin ailesine, çocuklarına kurban olsun diye...

02- Kurbanlık koça; ALLAH'a kurban olsun diye...

03- Askere giden yiğitlerimize; vatana kurban olsunlar diye...

Gözlerinden öper selam ederim. ALLAH'a emanet olun..."

Mektubu okuyan Ali'nin komutanı ve diğerleri hıçkıra

hıçkıra sağlamaktadırlar...

xxx

Birde bugünü düşünelim, depremzedeye gelen yardım malzemelerini yükleyip evine götüren emniyet müdürü de var, çürük çarık hastane binasında hastasını yeniden yaşama döndürmek için ölüme meydan okuyarak ameliyat etmeye çalışına doktorumuzda var…

Cevabını bilmediğimiz soruda şu; “Bize ne oldu, biz niye böyle olduk”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
MEHMET AYCAN Arşivi