Değerli YeniGün okurları ;

Bugün size Bayrak'ları , Bayrak yapan üzerindeki kan'dır, uğrunda ölünecek tek şey Vatandır.. Maneviyatın ötesinde, beyin takımını da unutmamak gerekir. Bunlardan, tanışma fırsatına şu an için, erişemediğim Marmara Grubu Başkanı Dr. Akkan Suver ve uzun yıllar işyeri komşum olan, saygı, sevgi duyduğum, gazeteci, yazar, İstanbul Gazeteciler Derneği Başkanlığı yapmış büyük usta efsane gazeteci, yazar Engin Köklüçınar.

İnşallah sayın Dr. Akkan Beyle de kısa zamanda tanışıp, onun fikirlerinden yararlanma fırsatını bulacağım.

Kimler geldi, kimler geçti. Bu dünya hiç kimseye bâki değil maalesef. Yalnız Türk Devletimize sorumluluklarımız vardır. Sayın Akkan Bey'in tecrübelerine ulaşamayız, ama en azından emek vermek de önem arz etmektedir.

Sayın Akkan Suver Bey; GELECEK AVRASYA'dır kitabında önemli bilgilere değinmiştir. Kısaca değindiği özeti de şöyledir; 

Avrasya felsefesine yaklaşırken yaşamakta olduğumuz küreselleşme çağında, küreselleşmeye toptan karşı çıkarak, Avrasya'yla ilişkilerimizi yeterli görerek Türkiye'yi küreselleşmenin dışında tutmaya çalışmak gerçekçi bir yaklaşım değildir. Çağdaşlık ve ilericilik düşüncesi, çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkma doğrultusunda ele alınmalıdır.

"Bilemezseniz, bilmediğiniz yolda gidersiniz. Öngöremezseniz, engelleyemezsiniz."

Benim en çok dile getirdiğim şey bilgi ve deneyim. Böyle bilgi ve alim değerlerden yararlanmasın benim Ülkem, gitsin güvenlik uzmanından ekonomi dersi alsın, ekonomiste de kehânet sorular sorulsun. Bu mu öngörülebilirlik? Toplumu böyle bilgilendiremeyiz. 

Türk Devletler Topluluğu biran evvel yol almalıdır. Rahmetli Atatürk'ün sözü bu günleri işaret etmiyor mu ?

" Rusya; bu kadar milletleri bir arada tutması mümkün olması güçtür. Türk kardeşlerimizle birliğimizi sağlamamızda hazırlıklı olmalıyız "

Bunda en büyük fikir deposu Üstad'larımızı bir araya getirme imkanı yaratmalıyız. Dil ve Alfabe birliği önceliğimiz olmalıdır. Biz Türkçede ısrar edip idealimize ulaşmaya çalışılırken, Arapça ithaline önem veriliyor.

Atatürk'ün kurduğu ve vasiyetnamesinde kendisine servetinin büyük bir kısmını miras bıraktığı Türk Tarih Kurumu da, hibernasyon tedavisine girmiş gibi, anlaşılmaz bir uyuşukluk içindedir. Hiç bir hayat izi ve işaret vermiyor. Sanki Atatürk'ümüzün bu kuruma vasiyeti, Türk tarih görüşünü bilenleri unutturmak, bilenlere de öğretmekten sakınmaktır !