İLTER AVCI

İLTER AVCI

TARİHİMİZDEKI GARİP VAKALAR

Tarihimizde, hatta  günümüzde bile garip vakalar olmuyor değil, bunlardan bazılarını derleyip siz değerli okuyucularıma sunmak istedim.

* Eskiden rakıya aslan sütü derlerdi ; herkes içki içemez, rakıyı, yüreği sağlam insanlar içmelidir derlerdi. Onun için eski gedikli meyhanelerdeki rakı güğümlerinin ( testiler ) üzerine pirinçten bir yürek şekli konulurdu.

                                *

 * İstanbul’daki meşhur kız kulesi Osmanlı tarihinde yalnız bir defa ve bir kişi için hapishane olarak kullanılmıştır. Burada , onsekizinci asrın namlı vezirlerinden Hekimoğlu Ali Paşa hapsedilmiş ve oradan sürgüne gönderilmiştir.

                                *

 * Türkiye, ilk buharlı gemiyi İngiltere’den satın almıştır. Yandan çarklı olan bu geminin adı Swift idi. Swift “ Güliver’in harikulâde seyahatleri” ni yazan muharririn adıdır.

                                *

 * Türkiye'de ulema sınıfında asâ yerine ilk baston kullanan zat, Abdulaziz devrinin seçkin simalarından kethüda zade Hoca Ahmet Arif Efendidir. Zarafeti ile meşhur olan bu zata bir sofu :

 --- Bu kâfir değneğini niçin kullanıyorsun? diye sormuş. Efendi de gülerek :

 --- Üzülme… Ben onu Müslüman ettim!.. Cevabını vermiş.

                                 *

 * Silivri açıklarında denizin dibinde en az sekiz on bin altın lira kıymetinde elmas vardır. Hikayesi şudur :

    İkinci Mahmut vapurla Gelibolu'ya kadar bir seyahate çıkmıştı. Dönüşte gemi Silivri açıklarında bir fırtınaya tutuldu ve geminin arkasına bağlı olan saltanat kayığı içindeki kıymetli eşyalarla beraber battı. Bu eşyalar arasında Padişahın,  sapı elmaslarla donatılmış şemsiyesi de vardı.

                                *

ESKİ MEYHANELER

Memleketimizde devir devir konulmuş, şiddetle takip edilmiş , göz yumulup unutulmuş , sonra tekrar konulmuş ve son zamanlara kadar devam etmiş yasaklardan biri alkollü içkiler yasağıdır. Hatta günümüzde bile seçim zamanlarında bile 24 saat içki yasağı konulmuştur.

 Kanuni Sultan Süleyman zamanında şiddetli bir içki yasağından, devrin en büyük şairi Bâki şöyle şikayet eder :

    Rehi meyhaneyi katetti tigi kahrı Sultanım

    Su gibi arasın kesdi Stanbul ü Kalatanın

    Şu meclis içre kim dâim dokuz peymâne devr eyler

    Ne denlu ola ey Bâki zamanı iyşı dünyanın

               

 * Şair Nev'i'nin feryadı ise çok daha farklı

    Kalbi aşık gibi viran ettiler meyhaneyi

    Bivefalar ahdine döndürdüler peymâneyi

    Lâ'li cânan gibi gözlerden nihan oldu şerâb

    Çeşmi dilber gibi bimar ettiler mestâneyi

 Tarihimizdeki yasakların hiç biri tutmamıştır. Ya göz yumulmuş veya maddi gelir için esnetilmiştir.

                                    *

İLK KAHVEHANE

  * Türkiye'ye kahve onaltıncı asırda, Kanuni Sultan Süleyman zamanında girdi ve evvelâ Suriye'de  bilhassa Halep ve Şam şehirlerinde taammüm etti, İstanbul'da da ilk kahvehane 1554 ( Hicri 962 ) yılında açıldı. Peçevîli İbrahim Efendi büyük şehirde bu kahvehanelerin açılışını şöyle naklediyor:

  “962 yılı hududunda Halep'ten Hakem namında bir herif ve Şam'dan Şems adında bir zarif geldi, ayak takımının kalabalık olarak bulunduğu Tahtakale’de birer büyük dükkân açıp kahveciliğe başladılar” ve kahvehaneler İstanbul'da süratle çoğaldı ve Türkiye geneline yayıldı.

Sevgi ve Saygılarımla

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İLTER AVCI Arşivi