DÜNYANIN ORTASI
Birkaç papaz birleşerek, dünya turuna çıkarlar
Her gittikleri yerlerde bilgin kişiler bakarlar
Kabulü şayan bulunup, akıllı bilgin ararlar
Haber yayılır tüm yurda köy bucak durmaz sorarlar
Herkes bildiğini söyler, papazlar bir bir altalar
İş Timur'a kadar büyür, yeni baştan haber salar
Bilenler tavsiye eder, bizim Nasrettin Hoca'yı
Hazır cevap ve nüktedan, kırar geçirir burayı
Timur'sa münasip görür, alır içeri saraya
Papazlarla Nasrettin'i getirirler bir araya
Herkes birbirini şöyle iyice tartmaya başlar
Zor ve güç sorular sorup, birbirini hayli taşlar
Bizim Hoca ne sorduysa hemen tezce bilirlermiş
Alaylı bir tavır ile Hoca'ya da gülerlermiş
Demişler ki, Hoca söyle, gökte yıldızlar kaç tane
Sayın demiş sakalımı kusursuzca tane tane
Bu sorunun cevabını pekala bildin demişler
Bir zor soru daha sorup Nasrettin'i denemişler
İkinci sorumuz ise Dünya'nın tam ortasıdır
Öyle bir tarif eyle ki, nerede veya nasıldır
Hoca hiç tereddüt etmez hemen cevabını verir
Merkebinin ayağının bastığı yeri gösterir
İnanmaz, yalan der biri, mantıklı bir cevap verin
Eğer yanlış diyorsanız ölçün gözünüzle görün
Bakarlar ki ölçümü zor, pekala, haklısın derler
Yarı şaka, yarı ciddi, tuhaf halde gülümserler
Son soru m şudur der biri, sakalımın kaç teli var
Şu benim merkebimin der, kuyruğunun kılı kadar
Şimdi bunu bilemedin, cevabın ise yanlış der
Sen sakal yol ben kuyruğu, sayalım der birer birer
Bakarlar Hoca çok çetin, rezil olmaktan korkarlar
Hoca' dan özür dileyip geldikleri yolu tutarlar
Timur çağırır Hoca'yı yüklüce bir ödül verir
Sırtını sıvazlayarak Nasrettin'i sevindirir