CEMAL KARABAŞ

CEMAL KARABAŞ

Yolcu / HALKIN SIRTINDAN PARSAYI TOPLAYANLAR!

Sosyal  medyada yapılan paylaşımları ve bunlar üzerine yapılan manipalusyonları görünce, hem hayretler içinde kaldım  hem de  üzüldüm.
15’İ  16 TEMMUZA BAĞLAYAN GECE..
15’i 16 temmuz’a bağlayan gece, Fetöcü  korsanlar tarafından gasbedilen savaş uçakları Üsküdar üzerinde motorlarının seslerini açıp  alçak dalış  yaparken bomba atıldı zannederek  masanın altına sığındım.
 Açık pencereden tül perdeler savruldu, çatılara tünemiş kargalar ile martılar neye uğradığını şaşırıp çığlık çığlığa kaçıştılar. Evin çevresindeki bakımsız ağaçların cılız yaprakları tekmilen caddelere  döküldü. 
Kediler, köpekler korkudan araba altlarına sığındılar.. 
MÜNASEBETSİZ HERİFLER!
Bu geç saatte yapılan münasebetsizliğe canım sıkıldı. Ağzımı bozacaktım, terbiyem müsaade etmedi.  İçimden “ Yahu, burada aile var ,terbiyesiz adamlar! Bu saatte uçak mı uçurulur? Behey beyinsizler!” dedim. 
Yalnız yaşayan vesveseli kapı komşum dış kapının kilidini bir kez daha çevirdi. Sanki uçaklar kapıyı zorlayıp  içeri girecekler!

BAKKALIN ÖNÜNDEKİ  KÜÇÜK BURJUVA KUYRUĞU
Karakuşak sakallı genç bakkalın sakalları uçuştu mu bilmiyorum ama dükkanı  sanki yağmaya uğramıştı. Semtin küçük burjuvaları, muhtemel bir  sıkıyönetime  karşı evlerine muhtelif gıda maddelerini stoklamak üzere sıraya girmiştiler.
Gecenin bu saatinde bu kalabalığı hayra yormadım. 
Kaldırım kenarında  kuyruğu seyreden avare bir adama;
-Hayırdır! diye sordum.  Avare adam boş beleş güldü;
-Bakliyat stokluyor, küçük burjuvalar! 
Marksist literatürü kullandığına göre bu boş beleş adam, donanımlı bir kişiydi.
Bu duruma hem güldüm,hem de üzüldüm. 
Çok geçmeden sıra bir daha dalgalandı. Avare adam;
-Sıra kavgası! dedi gülerek…
Sakallı  genç bakkal ile yaşlı çırağı mosmor dışarı çıktı. 
-Hayırdır Ali, dedim. Ali  mosmor; beni hesaba almadı. Sıraya nisbet, sakallıya bağırdı;
-Kapat! Kapat! Dükkanı kapat! Satış yok arkadaşlar! dedi.
Dükkan bir ara kapatılır gibi oldu. Göz ucuyla baktığımda bakkal  yağmalanmış gibiydi. Dağılan kuyruk , umumi arzu üzerine tekrar dalgalanarak  tek sıra halini aldı.  Bakkal ile  sıra arasında barış sağlanarak alış veriş güvenlik içinde devam etti.
HASILAT İYİ İDİ.
Bu hasılat,  bakkalın yüzünü güldürmüştür,
diye düşüne düşüne  Çiçekçi’den  Üsküdar’a doğru yola çıktım. Karacaahmet  sakinlerinin önünden geçtim. Bayraklarıyla  Dönme dolap sokağına sapan  gençlerin ardına takıldım. Ferda Ağda Salonu’nun yanındaki  Mantı dükkanının önünden geçtim. Hemşerimin mantı dükkanı kapalıydı.    
ÜSKÜDAR’A İNDİM
Üsküdar’a inince  sakallı sakalsız,örtülü,örtüsüz, çarşaflı çarşafsız ,genç yaşlı ,kadın erkek bir gurubun ellerindeki bayraklarla bir çay ocağına ait   televizyonu önünde kümeleştiğini ,orada  Başkomutan Erdoğan’ı izlerlerken gördüm… Televizyondaki haber programı döne döne  Cumhurbaşkanımızın halkı meydanlara yaptığı çağrıyı yineliyordu.


TANKLARIN ÇEVRESİNDE
Az ileride polisin el koyduğu tanklar,tankların üstündeki,bayraklı gençleri gördüm. Polisler ile gençler arasındaki sohbet bu saate kadar uzamış, askerlik hatıraları üzerine koyulaşmıştı. Tankları polisler,polisleri de sivil yediden yetmişe halk koruyordu. 
DÖNE  DÖNE  SELA OKUNUYOR.
Valide Camii  müezzini döne döne sela verdi.
 Halk huşu içinde çay içiyordu. 
Temmuz’u  15’inden 16’ya bağlayan gecenin sıcağında caminin son cemaat yerinde bağdaş kurdum.Sabah sabah ezanını beklerken akıllı telefonumdan son dakika haberlerine göz attım. tivitlere baktım. 
OLAYLAR HIZLA GELİŞİYORDU.
Olaylar hızla gelişiyordu.Öğrendiğime göre ,halk  tanklara direnirken yüzlerce şehit vermiş. Gencin biri kendini tankların paletleri altına atmış.Darbeci bir  yüzbaşı Göztepe muhtarını yakın plandan ateş ederek şehit etmiş.. Bir astsubay, komutanın odasına giren darbeci generali alnından vurmuş, Kendisi de şehit edilmiş. Cumhurbaşkanının korumaları  darbeci katillerle son kurşuna kadar çatıştıktan sonra şehit edilmiş. Büyük Millet Meclisi darbeciler tarafından bombalanmış.
Halk canı pahasına sokağa dökülmüş. O güne kadar görülmemiş bir bayrak seli meydanları silme doldurmuş, 
BAKIN HELE, DARBEYİ KİM ÖNLEMİŞ DE HABERİMİZ YOKMUŞ!
Bunları okurken  bir ilginç tivite rasladım. Adnan Oktar’ın müritlerinden biri, bir twit atmış. 
Diyor ki; Darbeyi  Adnan Oktar önledi!
-Hey Yarabbim! dedim kendi kendime ; Halk direnir, yaralanır, şehit olur;  ganimeti kargalar toplamaya kalkıyor! 

 

<