CEMAL KARABAŞ

CEMAL KARABAŞ

Yolcu / ERDOĞAN SÖZÜNÜ TOPARLIYOR

Bileği   sağlam  değilse insan; sözünü etkili  kullanmalı...Köprüden  geçerken  ayıyla  dalaşmaktansa  siyaseti tercih etmeli...
İlla da konuşmalı mi ? Hayır! Akıllı insan hal diliyle de konuşabilir, siyaset yapabilir.
Şehire gelmişsin; taşları bağlayıp itleri salıvermişlerse,elin kolun bağlı;  ne yapacaksın?
Türkiye yakın tarihinin gelmiş geçmiş en büyük  liderlerinden biri olan Erdoğan darbelerden , köprü başlarını tutan   ayılardan  siyasetle  kurtuldu. Demokrasi önündeki vesayet engelini bu yolla aştı. Türkiye'yi  değişim, dönüşüm süreci içine soktu. Halk ile devleti barıştırma  projesini yürüttü.
Bunun için kullandığı  slogan basit ve  makul idi : AB ‘ ye girerek muasır medeniyetler seviyesine  ulaşmak! 
Bu slogan  tüm toplum kesiminde kabul gördü.  Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana iki yakası bir araya gelmeyen fukara  halk   Avrupa’daki insanlar gibi zengin ve refah bir hayat istiyordu.
Toplumdaki değişim bu makul istekle başladı ve  sürdürüldü. 
Ancak iki halk  arasında önemli bir fark vardı. Avrupa  halkları   soygundan pay alarak nispi bir refaha ermişti.Türk ve diğer doğu halkları ise  alın teri ile çalışmak  ve insanca bir hayat   istiyordu.
Doğuda insanlar manevi yönlerini henüz kaybetmemişken, Batıda  manevi hayat  dumura uğramıştı…
Diğer bir önemli fark da Batının emperyalist içgüdüsünün azgınlığıydı.
Batı bencil,  Doğu paylaşımcıdır.  Yüce Yaratıcı , dünya nimetlerini  tüm insanlar,kurtlar kuşlar yararlansın diye vermişken ,  Batı güç kullanarak  ,evrensel yasalara  karşı koyarak  bu  nimetlere  el koyuyor,yaşama hakkını  gasp ediyor. Türkiye ise  tek başına  yoksul  halklara kapısını sofrasını  açabiliyor. 
Yaşadığımız olaylar bu kadar açık iken ne yazık ki  bir kısım aydınımız ile muhalefet,  maalesef bu olaylara at gözlüğü ile bakmaya devam ediyor. Emperyalizmin sebep olduğu yaşadığımız bu cehennemin asıl failini görmüyorlar.  Bunun yerine hedefe aldıkları bir kişi var; bir isim:  Erdoğan!
Erdoğan, bugüne gelene kadar hayli mihnet çekti.  İşbirlikçi terör örgütleri, emperyalizmin güdümünde ülkemizi  bir iç savaş ortamına çekmeye çalıştı.Truva atıyla devletin içine giren paralel keneler, ülkeye hayli zarar verdiler. Suçlu suçsuz ayırt etmediler. Adalet mekanizması ağır hasar gördü. İnsanlar mağdur oldu. 
Erdoğan liderliğindeki Türkiye  ayağa kalkmak  için yatırımlardan yatırımlara koşuyor.  Savunma sanayisini güçlendirecek yatırımlar yapıyor.  İslam ülkelerinin birleştirmek için çabalıyor.  Afrika ve Güney Amerika’da ticari işbirliğine gidiyor yeni müttefikler arıyor. Yoksul dünya halklarına  yardımlar  gönderiyor.. .Zavallı mültecilere kapılarını sofralarını açıyor. Onlara yalnız olmadıkları mesajını veriyor.
AB, Türkiye’yi  AB standartları bahanesiyle  oyalıyor. AB  ile ABD  sebep oldukları küresel mülteci krizini Türkiye üzerine yıkmaya çalışırken, Erdoğan,bir matah bir mal olmayan bu muasır medeniyetin can çekişmesine işaret ediyor. Bugünlerde İngiltere deki  AB ölüyor!
Erdoğan bu kan gölünde izlediği siyaset ile ülkemizi savaşın dışında tutmaya çalışıyor. Ne pahasına? ABD,AB,İsrail ile yakın temas pahasına!  

Erdoğan Batı’ ya restini çekerek  sözünü   siyaseten  toparlıyarak,net bir mesaj veriyor : Ey AB!  İkiyüzlülükte devam ederseniz, AB’ye girip  girmemeyi Türk halkının referandumuna sunar,  mültecilere de  kapıları açarım!

<