Yolcu / ERDOĞAN SÖZÜNÜ TOPARLIYOR
Bileği sağlam değilse insan; sözünü etkili kullanmalı...Köprüden geçerken ayıyla dalaşmaktansa siyaseti tercih etmeli...
İlla da konuşmalı mi ? Hayır! Akıllı insan hal diliyle de konuşabilir, siyaset yapabilir.
Şehire gelmişsin; taşları bağlayıp itleri salıvermişlerse,elin kolun bağlı; ne yapacaksın?
Türkiye yakın tarihinin gelmiş geçmiş en büyük liderlerinden biri olan Erdoğan darbelerden , köprü başlarını tutan ayılardan siyasetle kurtuldu. Demokrasi önündeki vesayet engelini bu yolla aştı. Türkiye'yi değişim, dönüşüm süreci içine soktu. Halk ile devleti barıştırma projesini yürüttü.
Bunun için kullandığı slogan basit ve makul idi : AB ‘ ye girerek muasır medeniyetler seviyesine ulaşmak!
Bu slogan tüm toplum kesiminde kabul gördü. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana iki yakası bir araya gelmeyen fukara halk Avrupa’daki insanlar gibi zengin ve refah bir hayat istiyordu.
Toplumdaki değişim bu makul istekle başladı ve sürdürüldü.
Ancak iki halk arasında önemli bir fark vardı. Avrupa halkları soygundan pay alarak nispi bir refaha ermişti.Türk ve diğer doğu halkları ise alın teri ile çalışmak ve insanca bir hayat istiyordu.
Doğuda insanlar manevi yönlerini henüz kaybetmemişken, Batıda manevi hayat dumura uğramıştı…
Diğer bir önemli fark da Batının emperyalist içgüdüsünün azgınlığıydı.
Batı bencil, Doğu paylaşımcıdır. Yüce Yaratıcı , dünya nimetlerini tüm insanlar,kurtlar kuşlar yararlansın diye vermişken , Batı güç kullanarak ,evrensel yasalara karşı koyarak bu nimetlere el koyuyor,yaşama hakkını gasp ediyor. Türkiye ise tek başına yoksul halklara kapısını sofrasını açabiliyor.
Yaşadığımız olaylar bu kadar açık iken ne yazık ki bir kısım aydınımız ile muhalefet, maalesef bu olaylara at gözlüğü ile bakmaya devam ediyor. Emperyalizmin sebep olduğu yaşadığımız bu cehennemin asıl failini görmüyorlar. Bunun yerine hedefe aldıkları bir kişi var; bir isim: Erdoğan!
Erdoğan, bugüne gelene kadar hayli mihnet çekti. İşbirlikçi terör örgütleri, emperyalizmin güdümünde ülkemizi bir iç savaş ortamına çekmeye çalıştı.Truva atıyla devletin içine giren paralel keneler, ülkeye hayli zarar verdiler. Suçlu suçsuz ayırt etmediler. Adalet mekanizması ağır hasar gördü. İnsanlar mağdur oldu.
Erdoğan liderliğindeki Türkiye ayağa kalkmak için yatırımlardan yatırımlara koşuyor. Savunma sanayisini güçlendirecek yatırımlar yapıyor. İslam ülkelerinin birleştirmek için çabalıyor. Afrika ve Güney Amerika’da ticari işbirliğine gidiyor yeni müttefikler arıyor. Yoksul dünya halklarına yardımlar gönderiyor.. .Zavallı mültecilere kapılarını sofralarını açıyor. Onlara yalnız olmadıkları mesajını veriyor.
AB, Türkiye’yi AB standartları bahanesiyle oyalıyor. AB ile ABD sebep oldukları küresel mülteci krizini Türkiye üzerine yıkmaya çalışırken, Erdoğan,bir matah bir mal olmayan bu muasır medeniyetin can çekişmesine işaret ediyor. Bugünlerde İngiltere deki AB ölüyor!
Erdoğan bu kan gölünde izlediği siyaset ile ülkemizi savaşın dışında tutmaya çalışıyor. Ne pahasına? ABD,AB,İsrail ile yakın temas pahasına!
Erdoğan Batı’ ya restini çekerek sözünü siyaseten toparlıyarak,net bir mesaj veriyor : Ey AB! İkiyüzlülükte devam ederseniz, AB’ye girip girmemeyi Türk halkının referandumuna sunar, mültecilere de kapıları açarım!