YOLCU / BİSMİLLAH

Etine dolgun ve göbekli ,  kırk,  olmadı ellili yaşlarını  yaşayan şeker bozuğu  hastane 

müdür yardımcısı   zat ,insan hakları ihlalleri iddialarımı yasa yönetmelik gerekçesiyle 

reddetmiş ise de , bendeniz önüne kapı gibi bir hukuk gerekçesi  koymuş idim...

Şişman müdür yardımcısından; 

- En  iyisi senin gibi kara sakız  olup   hak- hukuk diyerek  personele yapışan  hastanın  

önüne bir taahhütname kor; '' hastane dışında başıma bir şey gelirse sorumluluk şahsıma 

aittir. Beyan , kabul  ve taahhüt  ederim''  ibaresinin altını imzalatırsam günah benden 

gider!  cevabını almış idim.

Yazıyı tekrar okuduğumda hasta hakları konusunda eksik bırakılan bir noktayı  dehşetle 

farkettim. Hasta hakları kapsamında  araya kaynamış bir nokta idi. Eleştirimi  hastanın ''dini 

vecibelerini yerine getirme hakkı'' noktasında  yapmalıydim. 

Bazı bağlaç fakiri siyasetçi gibi konuşursam;   '' bu noktada'' söylenecek hayli  lakırdının 

var olduğunu fark ettim

Elinizi vicdanınıza koyup  düşünün,kurbanlık koyun gibi  bıçak altına yatacaksınız. Sakin 

olduğunuz mahalde ,koridorda mescit yok!

Gerçi  mescit var; var da  bodrumda!..

Bodruma inmekliğimiz gerekiyor, hemşire izin vermiyor!  Kara sakız gibi yapışmış,tir tir 

titriyor:

-Hasta kaçarsa nice olur halim!  (Bu durumda  müdür yardımcısının   bodrumdaki mescit 

için   zavallı hastadan ayrıca  bir taahhütname alması gerekecek!)  

Ne sakat ,ne onur kırıcı bir düşünce tarzı! Yazıklar olsun! Ben bu hastanelerin  bu 

zihniyetle idare edildiğini bilmezdim!..

Hasta ,hastaneye tedavi için değil,sanki hastaneden kaçmak için gelmiş! Ne saçma!

Ne diyecektim? Ha ,eksik bir nokta da şu:  Cerrah hastaya galebe çalmadan önce ,bıçak 

altına yatan  zavallı hasta üzerindeki tasarrufunu ,yani kesip biçme hakkını kullanmadan önce  

söylenmesi gereken bir sözcüğü unutuyor!..

Neyse ki,ben ayığım; cerrah elinde bıçakla üzerime gelirken canhıraş onu iri puntolarla  

uyardım: BİSMİLLAH!..