Yıllar
Kanımca, en nankör kavramı oluşturuyor. Hiçbir söz hakkımız, müdahale etme gücümüz yok. Yılların karşısında zayıf kalıyoruz. Savaşmak mümkün değil gibi gözüküyor bir anda. Asla zayıflık olarak algılamamalıyız. Sonu ne zaman gelir bilmiyor olabiliriz ama en mükemmel şekilde yaşamaya çalışarak mutlu olabiliriz.
Bıraktığı izler mi ne olacak?
Mükemmellik peşinde koştuğumuzun, çabaladığımızın semboller haline gelecek. Saçındaki her bir ak, gözlerini çevreleyen her bir kırışıklık yapmış olduğun mücadelenin ispatı. Yılların verdiği yıkım, görüntüde artık yeni bir boyut yakalayacak. Bu izler bize ise, her aynaya bakışta mücadeleyi nasıl, nereye kadar getirebildiğimizin gururu olarak yansıyacak.
İyi veya kötü zaten yaşıyoruz, önemli olan yaptıklarımız, tabii ki gerçekten bir şeyler yapabilmişsek. Zamanı zaten durduramıyoruz, kırışıklıklarda zamanla yarışır gibi teninde inanılmaz bir ahenkle yerleşiyor, peki bu durumda aynadaki yansımada yakalanan boyut nasıl bir şey, neler yapmış olmalıyız?
"Aynaya bakarken, kırışıklıkların arasından hatıralar süzülüp, süzülen hatıralar gözeneklerin süzgecinden sembolleri, başarıları, ... anımsatıyor ise, işte sen bir şeyler yaparak yaşamışsın." Böylece "Yıllar, ben senden daha hızlı ve üstün çıktım." diyerek, kendimizi birazcık avutabiliriz.
Psikolojik ölümlerin yok oluştaki yeri hakkında birçok örnekten bahsedebiliriz. Ama ne kadar çok örnek verirsek verelim sonuç olarak; şu bir gerçek, bu soyut kavramların somutlaşmasıdır.
Aynanın karşısında, gözlerimi kapattığımda, aksimden farklı davranışa girmeliyim ki kendime ulaşabileyim. Gözlerim içime dönmeli, bir bakış ile bin sırrı çözebilecek yeteneğe ulaşmalı… Aksim ise sadece gözlerini kapatmalı ve açtığım ana kadar beni taklit etmelidir. Görsellikteki taklit edilebilmeden uzak, içe dönüşteki sonsuz mücadeleye girişmekte hep geç kalındığını düşünmüşümdür. O yüzden gözümü her kapattığımda; korkmuş ve arkasına bakmadan koşan küçük bir çocuğun ürkekliğinde içime dönüyorum. Ve içimden şunu söylüyorum:
“Hey aksim sen beni taklit etmeye devam et...!”
Günsu Saraçoğlu, “İki Ruhtan Biri: Şaman İzleri” Koleksiyonu, 2013