İLTER AVCI

İLTER AVCI

YIKMA PERDEYİ, EYLEME VİRAN !..

YIKMA PERDEYİ, EYLEME VİRAN !..

Yıktın perdeyi eyledin viran, varayım sahibine haber verayım hamân..

Yani her şeyi berbat ettin..

Eleştireceğiz ama hiç bir şeyi berbat etmeden...

" Tenkit " yerine " Eleştirme " demeye alıştık.

Gençlerden, yetenekli gördüklerimizi eleştirmeci olmaya teşvik ettik.

Nedeni ise; Eleştirme, övmenin de, yermenin de ötesi, üstünde bir şey.

Bilgi ister, kültür ister, soğukkanlılık özellikle tarafsızlık ve cesaret ister. Gerçek eleştirmeci, dostlar kadar, düşmanlar da kazanır. Eleştirme, bunu göze alacak, buna dayanacak yürek ister.

Eleştiricilik bir yazarın, bir sanatçının kendisini adayabileceği güç ve şerefli bir meslektir. Arada bir yapılırsa yeterli olmaz.

Eleştirmeyi kendisine meslek olarak seçmiş bazı yazarlarımız bulunduğunu biliyor ve onların bu seçimini saygıyla, takdirle karşılıyorum.

Bugün iyi bir eleştirmecinin siyasetçiye yapabileceği hizmet, herhangi bir kurumlardan daha çok önemlidir. Eleştirme olmayınca da siyasetin bütün dalları başıboş, kimsesiz ve himayesiz kalır. Ayrık otlardan, parazitlerden temizlenemez. Gerektiği kadar gelişip güçlenemez.

Bakınız, Göktürkler zamanında, hükümdarlar devlet işlerinde daima büyük beylerden meydana gelen bir meclise danışırlar, onların razı olmadıkları işi pek yapmazlardı. Danışma meclislerinde herkes sözünü açıkça söyler, hükümdarı istediği gibi "TENKİT" edebilirdi. Çünkü meclis üyeleri asıl kuvvetlerini temsil ettikleri zümrelerden alırlardı.

İlk olarak, eleştiriyi duyduğunuz zaman, karşı koymayın, bağırmayın, çığlık atmayın. Nefes alın. Daha sonra duygularınızdan geri çekilin ve üç şeyi belirleyin.

1. Eleştirmen değerlendirmesinde haklı mıydı ?

2. Eleştirmen sizi üzmeye mi amaçlamıştı ?

3. Eleştirmen bir insan olarak umursuyor musunuz ?

Doğruluk öndedir. Bir düzeyde gerçeğe yakın mıydı? Sizin ya da işinizin değerlendirilmesinin bir değeri var mı? Eğer yoksa bu yersizdir ve eleştiri değil, aptallıktır.

Gerçek şu ki başarıya giden yolda eleştiri yapılması yaygındır ve bu eleştirilerin çoğu anlamsızdır. Başarmak istiyorsanız eleştiriye tamamen açık olmalısınız. Bunu başarıya giden yolun bir parçası kabul edin.

Eleştiriyle bir şekilde baş edemeyen birinin yüksek bir seviyeye ulaşması mümkün değildir.

Amerikan başkanları bir seçimi kazanırken nadiren oyların % 50'sinden fazlasını toplarlar. İşin aslı şu ki daha çok insan sizi tanıdıkça sizi eleştiren insanların sayısı da artacaktır. Gerçek budur. Toplum tarafından tanındığınızda eleştiriden kaçamazsınız.

En gürültülü eleştirmeni dinlemeye devam ederseniz başarısız olacağınız söylenir. profesyonel konumunuz ne olursa olsun hedefiniz herkesi memnun etmek değildir. Hedefiniz halka hizmet etmektir. Halkın hizmetçisi olmaktır. Kendinize sadık kalmaktır.

Eleştirilerin odağında siyasi liderler ve yöneticileri de vardır. İktidara geldiklerinde bu daha da şiddetlenir. Benim yaşıma göre olan siyasi liderler içerisinde, eleştirilere gayet sakin, hakaret etmeyen, mütevazi şekilde cevap veren, Demirel, Ecevit, Erbakan, Türkeş bey vardır. Rahmet diliyorum.

Hatta kitaplarda okuduğum Osman Bölükbaşı da vardır. Rahmetlinin bir sözünü yazmak isterim. “Hasmın güllesi tesir etmez, dostun fiskesi yıkar beni.”

Önemli olan eleştiriyi doğru yapmak. Devlet yararına yapmak. Millet yararına yapmak.. Sırf koltuk ve menfaat için olmamalı...

Güzel bir taşlama ile sözlerime son vereyim.

Bir yere girdin mi geçme ön safa

Saygıyla selâm ver her iki tarafa ,

Dilini sıkı tut, karışma lâfa,

Yaşamak istersen, el öp, etek öp..

Siyaha beyaz de, aka ak deme ,

Hak elden gidince, hani hak deme ,

Gözünü kör eyle, şuna bak deme ,

Yaşamak istersen, el, etek öp..

Haydi dediler mi, elini kaldır ,

Çokluğun yanında azlığa saldır ,

Anafor aşına kaşığı daldır,

Yaşamak istersen, el öp, etek öp..

El etek öpersen bulursun arka ,

Garpta yan gelirsin, gitmezsin şarka,

Riyâdır cihanda, en güzel marka,

Yaşamak istersen, el, etek öp ..

( Ali Hâdi Okan )

Sevgi ve Saygılarıma.

<