RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Yeni Sabah gazetesi

Bazı isimler ve bazı kişiler, müesseseler daha sonra başka isimlere bağlı olarak hayatımıza girerler. Yeni Sabah Gazetesi benim dikkat alanıma Abdullah Işıklar vesilesiyle girdi. 1977 yılında ben haftalık Sebil gazetesinde kısa bir süre Yazıişleri Müdürü olarak künyede gösterildim. O sırada bir gazete vermişler Abdullah Işıklar’a. Gazetenin sahibi ile gençliğinde çok yakın olmuş, Kadir Mısıroğlu ile arkadaşlık etmiş, birlikte öğrenci yurdu çalıştırmışlar, yönetmişler. O yüzden Sebil gazetesi Abdullah Işıklar için yabancı değil. Ama demiş ki kadrosunda kimler var acaba diye künyeye ve sayfalara bakmış. Kendisi böyle anlatıyor. Orada Recep Arslan ismini görünce ‘Bu da kim?’ demiş. Sonra sayfada yazımı da okuyunca hakkımda bir kanaat sahibi olmuş.
Xxxx
Aradan 30 yıl daha geçecek, ben Türkiye Yazarlar Birliği müdürü ve yönetim kurulu üyesi olacağım. Abdullah ağabey de Cağaloğlu’da Molla Fenari Camii yakınında dükkeanda bir cazibe merkezi geliştirmiş olacak. Ayhan İnal, Ali Osman Özcan, Mustafa Akkoca, Zekeriya Beyaz ve daha onlarca bildik tanıdık insanla bir araya geleceğim orada. Ama yine de Sebil’den söz etmeyeceğiz. Bu buluşmaları üzerinden bir 10 yıl daha geçecek. Ben kendimi işle meşgul etmenin peşine düşeceğim. Bir dostumuz bir teklifle ikimizi bir araya getirecek.
Abdullah ağabeyin hatıralarını yazmaya karar vereceğiz. İşte bu olaydan sonra Yeni Sabah Gazetesi ve Safa Kılıçlıoğlu düşünce dünyama girdi. Çünki Abdullah Işıklar Gazetecilik Enstitüsünü okurken Yeni Sabah Gazetesinde işe başlamıştı. Polis-Adliye muhabiri olarak işe başlamış, daha önceki Büyükdoğu tecrübesine rağmen burada purofesyonel gazetecilik yapmıştı.

Xxxx

Hatıraları yazdıkça, sorularla olayları açtıkça, Burhan Felek’in Gazetecilik Enstitüsünde ders verirken laf arasında Safa Kılıçlıoğlu’nun gazete satın almasını eleştiren sözler söylemiş. Gazetecilik kimlerin eline kaldı. Fellahlar gazete sahibi oldu gibi laflar etmiş. Safa Kılıçlıoğlu’nun fellahlığı, yani ziraatçiliği Fılorya’da çiçek yetiştirmesinden kaynaklanıyor. Fılorya’da çiçek yetiştiriyor, müteahhitlik yapıyor, Sultanhamam’da mağazası var, dokuma fabrikası var. Zengin bir işadamı. Hem işadamı olup hem de fakir olan var mı ki diye soranlar olacaktır. İşadamı var, büyük işadamı var.
xxxx
Fabrikasını elden çıkarıyor, Sultanhamamdaki mağazasını kapatıyor ve gazeteyi satın alıyor. İstanbul Erkek Lisesi’nin yakınında, Cumhuriyet Gazetesinin yanında mermerli bir binada Yeni Sabah Gazetesi. En üst kat Safa Kılıçoğlu’na tahsisli, aşağı katlar da gazetenin bölümlerine tahsis edilmiş. Safa beyin katının çiçik saksılarıyla dolu olduğunu anlatırken Abdullah ağabey, bu kadar çiçik merakının nereden geldiğini çözememiştim. Ama sonra onun bir çiçek yetiştiricisi olduğunu öğrendiğimde, işyerinde kendine ayırdığı katın yarısından fazlasının çiçek saksılarıyla dolu olmasını yadırgamadım.
Xxxx
Safa Kılıçlıoğlu’nun 1948’de kurulan Millet Partisi’ne yakınlık duyduğu biliniyor. Millet Partisi, Demokrat Partiyi, CHP karşısında sert muhalefet yapmamakla suçlayanların kurduğu bir parti. Fevsi Çakmak da partinin fahri başkanı. İlk seçime yeterli değişiklik yapılmadığı için seçim kanunu bahane edilerek seçime katılmıyor, daha sonraki seçimde de Kırşehir’den sadece Osman Bölükbaşı seçimi kazanıyor. Millet Partisinin kuruluş tarihi ile Yeni Sabah’ın Safa Kılıçlıoğlu sahipliği d ebaşlıyor. Kılıçlıoğlu Millet Partisine yakın olmasına rağmen Demokrat Partiyi destekliyor. Zaten çok geçmeden 1954’de Millet Partisi mahkeme kararıyla kapatılıyor.

Xxxx

Abdullah ağabey Yeni Sabah Gazetesine kendisiyle birlikte başvuran diğer okul arkadaşlarının da kimler olduğunu anlattı hatıralarında. Nezih Demirkent daha sonra gelecektir Yeni Sabah’a. Sipor muhabiri olacaktır ama işe girişinde Abdullah ağabey rehberlik eder.
Denirtaş Ceyhun Babıalinin şu son kırk yılı adlı kitabında Nezih Demirkent’ten çok alıntı yapmış. Nezih bey niyedir bilinmez Safa Kılıçlıoğlu’nu küçük düşürecek sözler etmiş orada. Safa bey de buna çok alınmış ve Demirtaş Ceyhun’a da Nezih Demirkent’e de sitemkear mektuplar yazmış.
Safa Kılçlıoğlu bu sitemkear mektuplarından sonra 3 yıl daha yaşadı. 1988’de vefat etti.
xxxx

Kılıçlıoğlu bir gazete patronu olarak günün teknik aletlerini, teleks, telefotoyu kullanmış, ofset basıma Günaydın gazetesinden sonra geçmiş, Esat Mahmut Karakurt’tan roman tefrika etmiş, onu SSCB seyahatine çıkartıp seri röportajlar yayınlamış, gazete satışını 100 bine çıkarmış başarılı bir gazete sahibi.212 Sayılı Basın Çalışanı kanunu onun gözünü korkutmuş, kanunu eğip bükme yerine tam uyumu düşünmüş, kanuna tam uyulunca da gazetecilik yapmanın anlamsız olacağına inanarak, sendikalaşmış gazetecileri tatmin etmenin mümkün olmadığını düşünerek 1964 yılında Yeni Sabah’ı kapatma kararı vermiş. O günün parasıyla 23 milyondan fazla tazminat ödemiş ve her çalışanı ile kucaklaşarak helalleşmiştir.

Xxxx
İşte bu Safa Kılıçlıoğlu meselesi böylecek düşünce dünyama dahil oldu. Gazetede çalışanlardan zafer Atay  ağabeyle de birlikte çalıştık. O da bir dönem Yeni Sabah’ta çalışmış, gazete ve sahibi hakkında bildiklerini, hatırladıklarını yazmış. Zafet Atay Hatay’lı biridir. Gençlik yıllarında Hürriyet gazetesinin bile Hayat’a üç gün sonra geldiğini, ama Yeni sabah’ın hemen ertesi günü okurun eline ulaştığını ifade ediyor.Zafer beyin yazdıklarında Safa Kılıçlıoğlu’nu üzeceke unsurlar yok.
Safa Kılıçlıoğlu haberlerin tek elden çıkıyor, tek havuzdan geliyor olmasından şikeayet ediyor ki yerden göğe kadar haklı. Gerçekten de bir gazetede hangi haber var ise ötekilerinde de o haber olduğuna göre ayrı ayrı çok gazete çıkarmanın anlamı nedir?

Xxxx
Gazetecilik heyecan mesleğidir. Gazetecinin heyecanı yoktur. Gazetecilik rakiplerinden farklı haber vererek haber atlatmak durumundadır. Tek havuz haberciliğinde haber atlatma mümkün değildir. Teknik bilgi gazetecilik bilgisinden daha kullanışlı ve gerekli hale gelmiştir.  Bir çok gazeteci teknik uyum sıkıntısı yaşadı ve mesleği terk etti. Televizyon, internet haberciliği ise gazeteleri modası geçmiş, eski hayat eşyası haline getirdi. Bu durumda artık Yeni Safa Kılıçlıoğulları yetişmeyecektir. Bambaşka bir dünyanın bambaşka başarılarına tanık olunacaktır. Yeni kuşak elinde akıllı cep telefonları, parmaklarını şıkırdatıyor ve kendi makalesini kendisi yazıyor. Hem de her an değişiklik içeren yazılarını.
Geçmiş olsun. Bir devir değil, çok devirler geldi geçti. Ama kimileri hala devirlerin değiştiğinin farkına varamadı.

<