Yeni parti soruları…
İlginç…
AK Parti’yi etkileyecek iki parti için kuruluş hazırlıkları yapılıyor..
Doğal olarak AK Parti huzursuz…
Ama en huzursuz olan ise MHP Genel Başkanı Bahçeli…
Son grup toplantısında; “Türkiye’nin yeni bir siyasi partiye ihtiyacı yoktur” dedi..
Elbette; bu açıklamada izaha mahkum bir açıklama..
Elbette Ak Parti içinde bu tartışmaların süre geldiği malum…
İddialar ortalıklarda uçuşup duruyor…
Son bir iddia da bu yeni oluşuma karşı kurulduğu öne sürülen Yüksek İstişare kurulu…
Yani danışma… Kimlerden oluşuyor derseniz, bir dönemler Ak Parti’nin ağır toplarından oluşuyor..
Ancak bu ağır topların zaman içinde “Reis”in gözünden düşmesiyle, bir muhalefet rüzgarı esmeye başladı.
Bir dip dalgası biçiminde başlayan bu muhalefet etkisini göstermeye başladı ki; AK Parti’ye alternatif iki partinin kuruluş hazırlıkları başladı…
Önce Babacan- Davutoğlu ikilisinin eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün manevi bilirkişiliğinde kuruluş çalışmaları başladı…
Ama bu koltuk sevdası daha baştan işi çıkmaza soktu….
Buraya kadar bilinen şeyler…
İşte bu parti çabalarına karşı “külliye” stratejik bir atak yapıldı ve bu partilerin vitrinindeki isimler Cumhurbaşkanlığının bünyesinde kurulan danışmanlar/bilirkişiler diye anılabilecek kurula üye yapıldı..
Bu kişilere “külliye” de bir oda ve sekreter de ayarlandı…
Söylendiğine göre Gül’e de öneri gitmiş, ancak o kabul etmemiş…
Kurula hayatta olan tüm Meclis Başkanları ve Meclis Başkanvekilleri davet edildiği belirtiliyor..
Bu kapsamda Hikmet Çetin, Bülent Arınç, Köksal Toptan, Mehmet Ali Şahin, Cemil Çiçek, İsmet Yılmaz ve İsmail Kahraman'a kurul üyelikleri için teklif götürüldü. Çiçek, Arınç, Toptan, Şahin ve Kahraman'ın kurul üyesi olmayı kabul ettiği öğrenildi.
1997-1999 arasında TBMM Başkanlığı yapan eski CHP Genel Başkanı Hikmet Çetin'in ise, teklife teşekkür edip kurulda yer almayı kabul etmediği ifade edildi.
Kurul ilk toplantısını yaptı ama daha tam oluşmadığı da gelen bir başka bilgi. Kurulun, sözde çalışma usul ve esasları ile kurul üyelerine yapılabilecek ödemeler de Cumhurbaşkanı'nca belirlenecek. Kurul, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde görev yapacak. Kurula Meclis başkanlarının yanı sıra devletin üst düzey kademelerinde görev yapan isimlerin de davet edileceği kurulun tam teşekkül etmediği de öne sürülen bir başka sav.
Her ne kadar ödemeler Cumhurbaşkanlığı bünyesinden karşılanacak dense de henüz hiçbir icraatı olmayan kurul geçenlerde ilginç bir toplantı yaptı. İlk toplantısını geçtiğimiz gün yapan kurul, kendilerine zam yapmak kararı aldı. Buna göre Cumhurbaşkanının belirlediği aylık 13 bin lira maaş beğenmeyen kurul üyeleri yaklaşık yüzde 40 zam yaparak maaşlarını 18 bin liraya yükseltti…
Yine söylentilere göre şu anda “külliye”ye yerleşen tek kişi ise Bülent Arınç. Arınç maaşlarına zam yapılmasını diline dolayanlara da “size ne benim aldığım maaştan” diyecek kadar da öfkeliydi.
Bu oluşuma katılacağı söylenen kişilerin Erdoğan’ın ilk kabinesinin üyeleri olduğunu hatırlatmak lazım…
Bizim millet dedikoduya bayılır; denir ki, bu isimler Yeni partilere gideceklerdi yolları kesildi…
Son ama aslında çok bildik bir söylenti; Bu isimler “hocayı” uzaktan da olsa severlermiş…
Son gelişmeler ise şöyle imiş; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, yani parti kurma hazırlığı yapan Ali Babacan hakkında "FETÖ’ye bilerek ve isteyerek yardım ettiği" gerekçesiyle başlattığı soruşturmada yeni bir gelişme yaşandı. Savcılık, Babacan’ın bakanlığı döneminde İzmir Askeri Casusluk kumpasıyla hedef alınan dönemin Hazine Müsteşarlığı çalışanlarını, ‘bilgilerine başvurmak üzere’ ifadeye çağırdı.
Eski Hazine çalışanı Ali Çevik, eski bakan Ali Babacan hakkında FETÖ’ye bilerek ve isteyerek yardım ettiği gerekçesiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuştu. Çevik, Babacan’ın bakanlık yaptığı dönemlerde bürokratik atamalarda ve İzmir Askeri Casusluk Davası kumpasının Hazine Müsteşarlığı’nda hayata geçirilmesinde FETÖ’ye bilerek ve isteyerek yardım ettiğini belirtmişti.
Tüm bu iddialara da hazırlanan gerekçede şu:, İzmir Askeri Casusluk soruşturmasıyla Hazine bürokratlarına kumpas kurdukları gerekçesiyle dönemin Başbakan Yardımcısı Babacan’a bağlı çalışan 7 bürokrat geçen Şubat ayında FETÖ üyeliğinden hapis cezasına çarptırılmıştı. Sanıklar savunmalarında, Hazine'ye FETÖ'cülerin yerleştirilmesinde eski Bakan Ali Babacan ile eski Müsteşar İbrahim Halil Çanakçı'nın sorumluluğu olduğunu, kurumdaki ByLock'çuların da bizzat Babacan tarafından görevlendirildiğini anlatmıştı.
Neyse ki; Sonradan bu iddialar, bu “mış-mışlar” gündemden çok şükür kalktı.
Yıllar yılı FETÖ’nün tehlikeli bir örgüt olduğunu bilmeyen duymayan kalmamıştı…
AK Parti, FETÖ olmadan yola çıksaydı, bugün Türkiye’de ayağı yere basan ideolojik bir parti olarak siyaset dünyamızda kalıcı olacaktı…
FETÖ, hem bu ülkeye, hem AK Parti’ye, hem siyasi yaşamımıza, hem kültürel yapımıza, hem de sıradan insanları hayatında tamiri güç yaralar açtı…
Babacan’ın bu yakınlığı ilk günlerden bu yana dillere destandı… FETÖ ile bağlantısı parti kurmaya kalkınca mı aklınıza geldi…
Bu soruyu sormak herkesin hakkı…
Babacan sırtı sağlamdı ki, dışarıya tüymedi..
Elbette bu da ayrı bir muamma…
Sonuç şu…
Ali Babacan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la yaptığı ziyaret sonrasında, parti kuracağını ve AKP’den istifa etmesiyle perçinleştirdi.
Ülkemiz için inşallah hayırlı olsun. Bu millet huzuru bekliyor ve demokrasiyi seviyor.