Yeni Kuyt Valbuena mı?
Aykut Kocaman nerdeyse bütün TV kanallarını gezdi ve sonunda iki yıllık sözleşmeye imza attı.
Keşke başkan ve yönetim kurulu devasa bir cesaret gösterseydi de yapacağı gövde gösterisiyle beş yıllık
bir sözleşme imzalasaydı.
Sir Alex Ferguson neredeyse otuz yıla yakın yönetmişti Manchester United’ı. Keza Arsene Wenger
öyleydi Arsenal’de. Ferguson’un Manchester serüveni Wenger’in Arsenal yolculuğuna göre daha fazla
kupayla bezenmişti. Yirmi bir yıldan beri Topçuların koçluğunu yapan Fransız hoca iki bin dörtten bu
tarafa Premier Lig şampiyonluğuna hasret. Sözleşmesi biten profesör lakablı teknik adamla yola devam
etme kararı aldı Arsenal klübü ve iki yıllık daha sözleşme imzaladı Fransız teknik direktörle. Tabii bunda
son İngiltere Federasyon Kupasının kazanılmasının payı muhakkak ancak böylesine kupa hasretliğini
bizim takımlarımız yaşasaydı patır patır kovulurlardı hocalarımız simgesi haline geldikleri klüplerinden.
Hoş bizim klüplerimiz kendilerini şampiyon yapan teknik adamları bile kovmaktan imtina etmiyorlar
zaman zaman!
Şenol hocanın Beşiktaş’da yaptıkları ortadayken, Kocaman’ın 3 Temmuz duruşu, Fenerbahçe’liliği
ve karakteri gözler önündeyken lütfen ikişer senelik atılan imzalar hala futbol kafamızın değişmediğinin
göstergesi. Kupa yoksa ya da şampiyonluk gelmezse sözleşmeler uzamaz, yenilenmez, uzun senelere
yayılmaz mukaveleler hatta mümkünse fesh edilir bizim futbol kültürümüzde.
AYKUT HOCA’nın MESAJLARI
Kocaman ve yönetim saha dışı taktiğini imzadan çok evvel belirlemişti. Aykut hoca Advocaat ile öz
güvenlerini kaybeden oyuncularını tekrar ayağa kaldıracak mesajlar vermeliydi yeni sezon öncesinde.
Kanalları kapı kapı gezmesinin, teşbihde hata olmaz, esas sebebi buydu. Mesajı verdi Kocaman. Ona göre
takım Beşiktaş’dan aşağı değildi. Bir çoklarımız inanmadı belkide onun söylediklerine. Kocaman mesajları
verdiğinde Ekici ve Valbuena transferleri cepteydi çünkü. Bakın bu iki oyuncu olsaydı geçen sene,
Fenerbahçe ligi rahatlıkla ikinci bitirebilir ve Şampiyonlar Ligi ön elemelerine kalabilirdi.
Hocanın ikinci mesajı takıma liderlik edecek bir halkanın eksikliğiydi. Zincir bir yerinden çat diye
çatlamıştı liderlik konusunda ona göre. Her sözünde Kuyt’a olan özlemini dile getirdi. Haksız da
sayılmazdı. Kocaman, Demirel-Topal- Kjaer gibi karakterli oyuncuları olduğu halde onların enerjilerini
yetersiz bulmuş olacaktı ki takıma mesajı net şekilde yolladı: “Yeni liderimiz Valbuena”.
Fransız oyuncuyu karakter olarak tanımadığını düşünürsek, Valbuena’da Kuyt’ın enerjisini bulduğu
besbelliydi hocanın. Takımı onun etrafına monte edecek, ondan yüksek enerjisiyle takıma liderlik
etmesini isteyecekti.
LE PETİT VELO
Mathieu Valbuena’ya uygun görülmüş bir kaç takma ad var nam-ı diğer diyebileceğimiz. Tabii ki bu
isimler onun oyun stiliyle ilgili daha çok. Kimi zaman da fiziksel yapısı dikkate alınarak verilmişler.
Marsilya’da oynarken Marsilya’nın stadı Stade Vélodrome’a uygun olsun diye taraftarlar ona Le Petit
Velo demişler. Onun kısa boylu olması onlara ilham vermiş ve Küçük Bisiklet diye seslenmişler kimi
karşılaşmada.
Daha önceleri formasını giydiği Libourne Saint-Seurin klübünde hocası Didier Tholot ona Explosive
Player, İçi içine sığmayan oyuncu, ismini vermiş dripling yeteneklerinden ve ceza alanına yönelirken iki
kişiyi aynı anda ekarte edebilme özelliklerinden dolayı. Ve şöyle demiş hocası Mathieu için; “O işine sıkı
skıya bağlı, inatçı, azimli ve kafasına koyduğunu yapan bir futbolcu karakterine sahip”. Kimbilir tam da
burası Aykut hoca için can alıcı noktadır. Kuyt özlemini gidereceği yer tam da burasıdır.
KANAT mı FORVET ARKASI mı?
Bordeaux’un eski teknik direktörü Elie Baups takımına 4-3- 3 oynatırken Valbuena’ya sağ açıkta
görev vermişti iki binli yılların başında. Daha sonra katıldığı Langon FC ve Lib St Seurin’deyse attacking
midfielder olarak forvet arkasında oynamaya başladı. Marseille ve Lyon’da artk olgunlaşmış ve her iki
pozisyonda da değerlendirilmişti hocaları tarafından. Aslında kanatların hem solunda hem sağında
oynadığı için üç noktada da görev verecektir bu yaratıcı bücüre Kocaman.
2007’de eski Fenerbahçe’li Mamadou Niang’ın da oynadığı karşılaşmada Beşiktaş’a karşı sağ açık
görevi almış o dönemki hocası hepimizin tanıdığı Eric Gerets’den. Bu maçta Samır Nasri de forvet
arkasıymış. Sanırım Aykut Hoca’da Nasri’nin gelme ihtimali gerçekleşirse Valbuena-Nasri- Dirar dizilişini
hayata geçirecektir.
Kocaman Valbuena’nın gelişiyle takıma savaşçı bir ruh katacak, pozitif enerji yayacak yeni
Kuyt’ından fazlasıyla istifade edecek, Fransız oyuncu gelir gelmez söylediği, “Buraya güneşlenmeye
gelmedim” sözünün ne kadar doğru olduğunu gösterecektir hiç kuşkusuz. Ancak Valbuena bir Alex mi
derseniz, asla Alex ile kıyas terazisine konacak bir oyuncu değildir Fransız yıldız. Alex takımın beyni,
mutfağın ahçısı, ekibin patronuyken, Mathieu üçüncü bölgeyi dizayn edecek, harekete geçirecek, gollük
pozisyonları hazırlayıp roketleyecek bir figür olmaya fazlasıyla adaydır. Takıma mutlaka ivme
kazandıracaktır ama etrafı da doğru adamlarla donatılmalıdır.