ENGİN KÖKLÜÇINAR

ENGİN KÖKLÜÇINAR

Yayıncılık alanının açmazları

Yayıncılık alanında bir çok çıkmaz sokak var. Katma Değer Vergisi ve Sıtopaj adındaki vergiler kitap yayınlayanın, yazanın, basanın, dağıtanın, okurun ciddi bir engelidir. Okuma önündeki engelleri kaldırmak, ya da en azından azaltmak lazım. Şimdi bu cümleyi söyledim ya, bütün yayıncılar bundan memnun olurlar. Ama işin başka boyutlarında yayıncıların günahı saymakla bitmez. Çeşitli meslek birlikleri var yayıncıların. Yurt dışı kitap satış dönemlerinde yer alabilmek, masrafını devlete karşılatmak gibi hedefleri var.
Devlete kitap satışı yapmak ve parasını peşin alarak ayakta durmak var.
Yazara telif ödememek için çeşitli numaralar var.
Kimileri yazara, senin reklamını yapıyoruz, diyerek para ödemiyor ve para ödemediği gibi bir de yazarı kendine minnettar kılıyor.

Xxxx

Yazarla yapılan telif haklarının devri sözleşmeleri bir köleliği kabul sözleşmesinden farksız. Sözleşmelerde yazarın eti, kemiği, iliği, derisi, beş yıllığına, ya da üç yıllığına devir alınıyor. Sözleşmelerde yazara bir para ödemek durumunda olanlar bile, kitabın üzeri fiyattan değil, dağıtıma veriliş fiyatı üzerinden ödeme yapmayı taahhüt ediyor. O da 6 aylık takvime bağlanıyor.
Yayınevlerinin ilkesi yok. İlkelerle işe başlayanlar bile bir süre sonra kendilerini akışa teslim ediyor ve süratle birbirine benziyorlar.

Xxxx

Telif ödemekten kaçınmak için 70 yılı aşmış, telif hakkını kaybetmiş yazarları her yayınevi tekrar tekrar basıyorlar. Özellikle yabancı dillerden Türkçe’ye çevrilmiş kılasik edebiyatın dev eserleri yayınevlerinin her birinin ayrı ayrı bastığı eserler oluyor. Üstelik birine tercüme ettirmek ve masrafa girmek de hiç istemedikleri, düşünmedikleri, akıllarına getirmedikleri şeyler olduğu için, birbirinin kitaplarının aynen taramasını basıyorlar. Birinde bir kelime hatası varsa o hemen her  yayınevinin kitabında olduğu gibi duruyor. Öyle zahmetsiz, öyle masrafsız kitap yayınlıyor yayınevleri.

Xxxx

Şimdi bakınız, her yayıevinin Kur’an hattı, tercüme, tefsir, hadis, ilmihal, Safahat, Şeyh Şamil, Amakı Hayal, İttihat Terakki  kitapları var. Yunus Emre ve Mevlana da her yayınevinin bastığı kitaplar arasında bulunuyor. Nur Risalesi yayınları da 50’ye yakın yayınevi tarafından basılıp paraya tahvil ediliyor. Aynı kitaplar, aynı konular. Yeni yazarlar telif ödemek gerekiyor, o yüzden güllü yasin, laleli yasin, şifa duaları, zenginlik duaları basmak, cevşen satmak bütün yayınevlerinin takip ettiği ilkesiz, ahlaksız, ve daha bir çok faziletsiz davranışlar serisidir.

Xxxx

Kitap şenlikleri düzenleyerek, o bir haftada çok kitap satmak için, masrafını belediyeye ödetmek için bütün hesaplar yapılıyor.
Satılıyor kitaplar, üzeri fiyatın yüzde 30 altında bir fiyatla paraya çevriliyor.

Xxxx


İmza günleri düzenleniyor. Büyük yazarlar, kitabı çok satan yazarlar Orhan Pamuk, İskender Pala, Ayşe Kulin nasıl yapıyor bilmiyorum. Diğer yazarlar imza günlerini bir angarya olarak yükleniyorlar. Okurlarıyla buluşup daha çok tanınacaklar, şöhrete ulaşacaklar. Yayınevleri yazarları sözleşmeyle kullandığı yetmiyormuş gibi bir de imza günleri tertipleyerek, onların günlerini, emeklerini çalıyorlar.
İmza günlerinde kitap almaya gelenler de yazarın eşi-ostu-arkadaşı, tanıdığı. Onlar da yazarın hatırına gelip birer okumayacakları kitabı alıp para ödüyorlar ve yayınevi para kazanıyor.
Yazara da işin manevi hazzı ve maddi yorgunluğu  kalıyor.

Xxxx

Yayınevleri bir çok insani erdemi kuşanmak zorunda. Herkes sayıyla kendine gelsin canım.

<