Yalnızca Allah'a inanmak
Batı ağzıyla deizm kelimesini kullanmak, müstemleke ülkelerin insanlarına hoş geliyor. Mesele şu;: Türkiye’de gençler din mensubiyetinden daha çok tek Allah’a inanmayı tercih ediyorlarmış. Konya Milli Eğitim Müdürlüğü bir araştırma yapmış ve sivil toplum kuruluşları mensuplarının bu konuda bulguları sıralanmış. Bunu duyan Cumhurbaşkanı canlı yayında Milli Eğitim Bakanını nazik bir dil ile yanına, kürsüye davet ederek meseleyi sorup, bilgi aldı. Bunun doğru olmadığını söyledi. Doğru olmayan nedir pek anlaşılamadı. Gençlerin yalnızca Allah’a inanmaya yöneldiği mi, yoksa Konya Milli Eğitim Müdürlüğünün araştırma yaptırması mı, ya da çıkan sonuç mu? Konu aslında resmi ağızlara yeni düşmüş olabilir fakat en az 5 yıllık bir gelişmedir ve genç nesil arasında çok da hafife alınacak bir oranı aşmıştır.
Xxxx
Televizyonlarda, cemiyet sanal basınında, hatta ulusal ve yerel basında yer alan haberler bu dinden bağımsız inanma şekline gaz vermektedir. İsmini anmaya gerek olmayan şöhret budalası din adına konuşan kişilerin açıklamaları gençlerin dine olan saygısını sarsmış ve gençler de yalnızca Allah2a inanma yolunu sağlıklı zannetmişlerdir. Çünki din diye anlatılan cinsellikle ilgili sapık ilişkiler ve onlarla ilgili fetvalar gençler için çözümsüzlük sebebi oluyor. Onlar da imanlarını kaybetmek yerine tek Allah2a inanmayı, onun dışındaki değerlerin tartışmalı olduğunu sanıyorlar.
Yumuşak yorgan ve battaniyenin tahrik edici olması, küçük yaştaki kız çocuklara, kaimvalide, baldız ve aile içindeki hanımlara cinsellik duyulması gibi konular, dini eğitim veren okullarda kız-erkek çocuklara cinsek saldırılar gerçekleşmesi, cehennem ateşinden kurtaran nalınlar ve kefenler satılması, Arap şeyhi kıyafeti ile poz veren rektörler görülmesi, kul hakkı yemenin, devleti sömürmenin, yalanın, riyanın genel davranışlar haline gelmesi; gençleri şüpheye düşürüyor. O gençler yine de imansızlık yerine sadece Allah2a inanırım, başka da bir şeyle ilgilenmem diyerek erdem gösteriyorlar.
Xxxx
Bu adamların isimleri ve kimlikleri bellidir. Ama yine de dine bağlı olan yönetimin bu insanlar karşısında hareketsiz ve icraatsız kalmaları son derece can sıkıcıdır.
Xxxx
Manisa’da iki öbek öğrenci araştırma ve geliştirme çalışmalarını TÜBİTAK’a sunmuşlar. TÜBİTAK onları ciddiye almamış. Onlar da Amerika’da anlı-şanlı üniversiteye sunmuşlar çalışmalarını ve o okullardan davetiye almışlar. Bu nasıl olur diye konu basına sızınca da TÜBİTAK çok ilginç bir savunma açıklaması yapmış.
TÜBİTAK diyor ki, bizim dikkate almadığımız çalışmalar değersiz demek değildir. Biz her yıl 100 sayısıyla sınırlı tutuyoruz görüşmeye alacağız çalışmaları. Manisalı öğrencilerin çalışmaları 100 sayını aştığı için dikkate almadık. Yani tam metin değil bu. Anladığım kadarıyla özetledim. Bu ne cahilane, sorumsuzca ve öngörüsüz, ufuksuz bir açıklamadır hayret doğrusu.
İşte sizin kutsal 100 sayınızı aştığı için yapılan bu iki ilmi çalışma elin gevuru tarafından alınır, çocuklar taltif edilir ve o çalışmaların üstüne ilaveler yapılarak, kendileştirilir ve sonra da sana milyarlarca dolara satılır.
Xxxx
Bazı arkadaşlarım çok başarılı kişiler. Bir koltukta üç-beş karpuz tutuyorlar. Tuttukları her karpuz için de devletten para alıyorlar. Ben de çok yeteneksiz, ilimsiz, irfansız olduğum için boştayım. Herkes her şeyin en iyisini biliyor ve yalnızca kendileri biliyor, kendileri olmasa o işler olamaz. O yüzden karpuzlardan birini de başkası tutsun da o da nafakasını kazansın demiyorlar.
Xxxx
İşte o başarılı ve bir koltukta üç-beş karpuzu tutan insanlar sayesinde millet tüm değerleri konusunda şüphe içinde ve gençlik yine de bir erdem göstererek imansızlık cehennemine girmek yerine hiç olmazsa yalnızca Allah’a inanmayı yeğliyor.