VİTOR’un YENİ HALLERİ
Teknik adamlar liderlik vasıfları sebebiyle egoları yüksek karakterler oluyorlar genellikle. Elbette hepsi değil. Aslında Vitor'u bu kategoriye dahil edebiliriz. Onun için egosuz veya egosu düşük bir profil diyebiliriz. Gel gelelim elbette onun da bir eksikliği var gözler önüne serdiği, inatçılığı. Ama bu inatçılık öyle böyle değil doğrusu dediğim dedik, çaldığım düdük düstürunda adeta. İlla da üçlü defans, illa da tek forvet!
Ancak Kasımpaşa karşılaşmasında takımı çift forvet görmek bir çok Fenerbahçe'li gibi beni de şaşırttı elbette. Berisha ile Serdar Dursun'un aynı anda sahada olması, Vitor'un aşırı ve gereksiz inatçılık huyunu törpülemeye başladığına bir işaretdi sanki. Şöyle geçtiğimiz maçları düşündüğümüzde; geriye düşülen mücadelelerde de çift forvet oynatsaydı , dörtlü savunma anlayışını da planları arasına alsaydı diye düşünmeden edemiyor insan.
Futbolda çok fazla klişeci, çok fazla konvansiyonel olamazsınız ve duygularınızı taktik uygulamaların da önüne koyamazsınız olaya profesyonel pencereden bakarsanız. Ancak Kasımpaşa karşılaşmasının özelinde de sahneye negatif anlamda Serdar Dursun çıktı ne yazıkki. Milli Takıma seçilmek onda bazı duyguları harekete geçirmemiş. Kendisinden istenileni belki de sadece psikolojik olarak yapabildi. Serdar, Berisha'nın gayretine ayak uyduramasa da, iki golcüyle rakip defansa yapılan baskı son dakika golüyle taçlandı ve Gustavo tecrübesine yakışan bir vuruşla takımının molaya rahat gitmesini sağladı. Peki Fenerbahçe bu devre iyi futbol oynadı mı? Kesinlikle hayır. İyi mücadele ettiler mi? Kesinlikle evet. Nazım dönene kadar Pereira’nın kanat bek pozisyonunda Ferdi, Osayi ve Muhammed üçlüsünü rotasyon şeklinde kullanacağı artık besbelli. Novak’la da destek verecek gerektiğinde Pazar günkü randevuda olduğu gibi.
BİR İLK: 18 DAKİKALIĞINA 4’lü DEFANS DENENDİ
İkinci yarıda oyunun ve pozisyonların ağırlığı Kasımpaşa’ya geçmişti. Artık günümüz futbolunda bir takımın oyun akarken iki farklı önde oynamasının fazlaca bir ehemmiyeti yoktu. Üstelik Kasımpaşa geçen hafta Konyaspor’a , ligin üçüncü haftasında da Galatasaray’a karşı iki farklı yenilgiden dönüp hayat bulmuşlardı. Neden aynı geri dönüşü Saracoğlu’nda yapmasınlardı?
Eğer Kasımpaşa’da Jörgensen’e eşlik edecek ayaklar olsaydı ya da Cihat hoca Danimarka’lıyı daha erken oyuna alsaydı, Fenerbahçe defansı daha fazla zorlanabilirdi. Fenerbahçe adına Valencia’nın 60’da kaçırdığı gol mutlak önem taşımaktaydı çünkü oyunun kırılma anıydı ev sahibi ekip adına.
Fenerbahçe bu sezon Vitor yönetiminde ilk defa oyun içersinde dörtlüye döndü. Bu teknik adam isteği miydi yoksa refleks olarak, soldan sağa, Serdar Aziz-Kim-Attila-Novak dörtlüsünün saha içi yerleşimi miydi bunu kestirmek zor. Mert Hakan’ın oyuna girişiyle başlayan bu süreç Osayi’nin oyuna dahil olmasıyla sona erdi ve sarı lacivertliler 5-3-2 gibi oynamaya başladılar skoru korumak adına.
Gecenin Notu: Eskiden hafif sakatlığı olan oyuncular sahaya iğneyle çıkarlardı. Avrupa’dan yıkılarak kendi lokal ligine geçen bir takımın yedek klübesindeki en değerli oyuncusu olan Mesut’un son anlarda bile dakika alamaması dikkat çekiciydi. Üstelik de ısındığı halde. Siz bir oyuncunuzu kenarda ısınması için yedek klübesinden çıkartıyorsanız, bu onun sakat olmadığını ortaya koyar siz sözle söylemeseniz bile. Mesut hazır olmalı, hoca da onu hazır olduğunda oynatmalı. Fenerbahçe’nin menfaatleri böyle davranmayı gerektirir.