RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Vasiyet

Çok ünlü bir cerrah 85 yaşında vefat etmiş 2010 yılında. 30 kitap yazmış. Sohbet, hatıra türünde. 30 kitabı hayatının son 20 yılında yani 65 yaşından sonra yazmış. Onunla yapılan bir nehir söyleşide mizah zekeanın zekeatıdır denilmiş. Zekeat İslam dininde bir farize. O zaman o ünlü cerrahın Müslüman olduğunu düşünebiliriz. Adı da Cebeli Tarık kahramanı Tarık Bin Ziyad’dan alınmış. Babsı haakim.  O söyleşide şöyle demiş. Bitkisel hayata, komaya girersem destek tedavisinin kesilmesini ve organlarının da yakılmasını vasiyet etmiş. Bu vasiyetinin noter tasdikiyle resmileştirdiğini de söylemiş. Bu vasiyetini de 10 genç cerraha dağıtmış. Vasiyetin ayrıntısı da var. Organları yakıldıktan sonra küllerinin yarısı aile kabristanında anne-baba mezarının üstüne, diğer yarısının da Datça-Bodrum yarımadans açıklarında denize dökülmesini istemiş. Bunu da vücudunun solucan, böcek ve başka hayvanlar tarafından dişlenmesinden kurtulmak için istediğini beyan etmiş.

 

Xxxx

 

Türk aydınının iman meselesi olduğunu hep söylemişimdir. Bu adam Müslümanlar arasında 85 yıl yaşamış, 30 kitap yazmış, ama İslam nedir, iman nedir, ahiret nedir, vahiy nedir, hiç dönüp bakmamış. Türk aydını budur. Çok sevdiğim bir purofesör arkadaşım vardı. Benden yaşça büyük olmasına rağmen beni arar-sorardı. Ben Cuma namazı için camide olduğum dakikalarda o beni arardı.

Rahmetli Olcay Yazıcı’ya konuyu anlattım ve Türk aydınının en önemli hastalığı imansız olmasıdır diyerek bu olayı ona anlattım. Olcay buruk bir duygu selinde çok üzüldü. Kendisi çok imanlı, edepli, ibadetini ihmal etmeyen bir edebiyatçı, şairdi. Allah’dan rahmet diliyorum.

 

Xxxx

 

Cerrahın vasiyetine uyulmamış. Aile fertleri onun kadar imandan uzak değilmiş ki, cerrahı İslami usullere uygun olarak kabristana gömmüşler. Ama gazeteci arkadaşım, kültür yazıları yazan meslekdaşım bu işe çok bozulmuş. Uyulmayacaksa vasiyet ne işe yarar diye ahkeam kesmeyi de ihmal etmemiş.

Cesedlerin yakılması en yakınımızda Hindistan’da çok yerleşik bir adet. İnsan cesedleri yakılırken ortaya çıkan kokunun dayanılmaz olduğunu bir çok gezgin arkadaşımdan dinledim. Başka uzak ülkelerde de bu uygulama var. Çok mantıksız. Ama kader. Onların cehennemlik oldukları daha dünyadayken anlaşılıyor.

Bu uygulama yanında organ bağışı çok daha insancıl. Evet cesed tam olarak mezara konulmuyor,bilhassa iç organlar alındıktan sonra kalanlar mezara konuluyor. Organlar da başka vücudlarda bir başka ruha hizmet veriyor. Böyle bakıldığında organ bağışı insanlığa hizmet olarak algılanabilir.

 

 

Xxxx

 

Kimi zengin, tuzu kuru insanlarımız, aydınlarımız bürokraside yüksek görevlerde bulunup iyi para kazanmışlar. İKON iş merkezlerinde yazıhaneleri İKONOVYA adındaki binalarda evlerinde aile bireyleriyle, bir şeye ihtiyaç duymadan yaşıyorlar. Belediyenin himayesinde, hükümetin çizgisinde kültür faaliyetlerini takip ediyorlar. Eski bürokratlarla buluşup incir çekirdeğini doldurmayan konularda sohbet edip, hoşça vakit geçiriyorlar. Oturdukları semtte fakir yok. Komşularının hepsi, en az kendileri kadar zengin. Zekeat verecek adam bulamıyorlar. Tüm hayat öyle, tüm millet öyle sanıyorlar. Yüzlerinden tebessüm eksik olmuyor. Birbirlerine nezaket ve kibarlık içinde hitap ediyorlar. Onların haline bakıldığında ne insanlığın, ne milletin bir sorunu var gibi görünmüyor.

 

Xxxx

 

Çok kızıyorum. Ben bir kızgın insanım. Ben fakir mahallelerde yaşamış, hayatın ve insanın zavallılıklarını yaşamış ve şahit olmuş biriyim. Bu insanların bu kadar çilesiz oluşuna öfkeleniyorum. İlkeleri yok, omurgaları yok. İmanları yok. Ahlakları yok. Yalan, riya, ikiyüzlülük, sahtecilik, sahtekearlık hayatlarının kan damarları.

Hiç kimseye hiç bir zaman doğruları söylemeye yanaşmazlar. Hep tebessüm ederler. Tebessümden nefret etmemin sebebi bu insanlar.

<