KENAN SÖNMEZLER

KENAN SÖNMEZLER

USTALARIN USTASI SAYGI VE SEVGİYLE

Baş ve başkanlıkla ilgili deyimler, atasözlerine bir bakayım dedim. Allame i Cihan Google amcaya sordum. Akla ziyan miktarda söz çıktı karşıma. Hepsini bir arada anmak da, yazmak da imkeansız.
Hemen herkes hayatının bir yerinde başkan olmuştur. İlkokulda başlardı eskiden, şimdi anaokulu ve bebek bakım evlerinde başlıyor. Sınıf başkanlığı hemen herkesin hayatında önemli bir hatıradır. Beni de Gaziantep Lisesinde edebiyat öğretmenim M. Sami Kanalıcı başkan tayin etmişti. Ben hiçbir yarışmaya katılmam. Kendimle yarışırım. Bu yüzden seçim kazanarak başkan olmadım hiç.
Mersin’de de mahallede bir sipor kulübü kurma teşebbüsüm vardır. Orada da benim kulüp başkanı olmama hayatta ilk tanıştığım ayak oyunlarıyla engel olmuşlardı. Hulasa benim başkanlığım çok nadir ve yok denecek kadar azdır. Kimileri başkan doğmuş anasından. Bana da hep ikinci adamlık nasip oldu. Buna da şükür.

Xxxx

Belediye Başkanı ilk tanıdığım başkandır. Sonra parti başkanı, il başkanı, ilçe başkanı, sendika başkanı, dernek, vakıf başkanı derken çok başkan tanıdım. Herkes birbirine ‘Sayın başkan’ diye hitap ediyordu çevremde. ‘O nerenin başkanı’ soruma ise hep ‘eski’ diye cevap verildi. İcraatta olandan çok fazla eski başkan var. Hayatının bir döneminde başkan sıfatı almışsa biri, ölünceye kadar o sıfatı kullanıyor. Ya da dostlarının ona o sıfatla hitap etmesinden haz duyuyor.
Bir gazetede kuruluş çalışmaları yapıyorduk. Gazetenin sahibi iki ayrı bakanlık yapmıştı. Bakan aşağı-bakan yukarı, bir gün ‘Bu adamın adı neydi’ diye düşündüğümüz hatırlıyorum. Üzülüyorum kimileri adına. Geçici bir sıfat uğruna ebedi isimlerini unutup-unutturuyorlar. Halbuki mezar başında telkin veren hiçbir hocanın falan, bakan falan başkan dediğini duymadım.

Xxxx

Atalarımız, baş ol da soğan başı ol’ demiş ve bu baş ve başkan olma tohumunu zihnimize atmışlar. İnsanı çavuş olmak kesmiyor illa başçavuş olmanın yollarını arıyor.
İnsan en güzel şekilde yaratılmış ama o istek ve arzularıyla, hırsıyla, doyumsuzluğuyla aşağıların aşağısına, hayvandan da aşağıya inmekte sakınca görmüyor.
Doyumsuzluk sadece mideye bir şeyler göndermekle ilgili olsa işimiz kolay. Beş tabak dolusu yiyecek bir adama bir tencere dolusu yemek verir işi hallederiz.İnsan her şeye doyumsuz. Doyumsuz olmak, aç olmak değil. Yeterince bulduğu şeyle doymuyor insan. Hep dahasını arzuluyor. İhtiyacı karşılandığı halde ‘hep daha’ diye tutturanlara doyumsuz deniyor.

Xxxx

Devlet memurluğunda, okulda, eğitim ve öğretimde, bürokraside, iş dünyasında, siyasi ve kültürel alanlarda insanlar kıyasıya yarışıyorlar ve hep daha yukarıya, hep daha ileriye gitmek için çaba ve hırs gösteriyorlar.Bunun için dilek ve temennide olmanın ayıplanacak bir tarafı yok. Ayıp olan yanı şurası. Bunu elde etmek için ayak oyunları, hile yapılması. Bir başkasını küçülterek büyüyenler çoğunlukta. Ayıp bunlara ait.
Seçim biçimleri icat edilmiş. Sandık ve oy nizamı kurulmuş. Sandığa gitmek, oy vermek, oy çokluğu, çoğunluk nizamı, dar bölge nizamı, nispi temsil nizamı gibi çeşitli uygulamalar icat edilmiş. Tüm bu nizamlar baş olmak, başkan olmak için üretilmiş. Ama bu yarışların da yasal kuralları her zaman göz ardı edilerek, dolambaçlı ve hileli yolları uygulanır olmuş. Bu yüzden her seçimden sonra şaibe söylentileri dillerde dolaşır. Ama malı götüren tüm bu şaibelere bir kıymet vermez. ‘Siz Haticeye değil, neticeye bakın’ der ve başkanlığının tadını çıkarır.

Xxxx

Şimdi yeni bir nizamname peşindeyiz. Seçim ve sandıkrasimizi başkanlık yöntemine hasretmek arzusundayız. İlçe,il, Büyükşehir belediye başkanı olmak kesmeyince milletvekili ve bakan olmak istiyor insan. Sonra Başbakan, Cumhurbaşkanı, Devlet Başkanı yetmiyor arkadaş. İnsanı istekleri, arzuları şelale. Sandıkrasimizi yeniden başkanlık nizamına döndürürsek, oy almanın sihirbazı olmuşuz zaten. İşte o zaman Başkan, en büyük başkan oluruz. Oluruz da, orada durur muyuz. Hiç sanmıyorum. Arzular şelale.

<