Tutkularla yaşayanlar
Yeniçağ Gazetesi’nin değerli yöneticisi, gazeteci Ahmet Yabuloğlu, Evvel Zaman içinde sütununda üç
ilginç kişiden söz etmiş. Üçü de gerçekten ilginç ve ibretlik insanlar.
Onların hayatını okuyunca insan denen yaratığın nasıl tutkularının esiri olarak yaşadıklarını
düşündüm. Hayatı ciddiye alanlar, hayatı oyun ve eğlence sananlar, hayatı kazanmak olarak
algılayanlar, işleri yolunda gidenler, işleri hep kesat gidenler ve hayatı bir ucundan tutanlar. Çeşit çeşit
kulları var Yüce Rabbimizin.
Xxxx
Şimdi yerinde, çok katlı binalar yapılan, daha önce adı Ali Sami Yen olan, ondan önce de Mithatpaşa
Sıtadı olan yerden ve oranın ilginç şoföründen söz etmiş Yabuloğlu.
Karıncaezmez Şevki. Kendisini şöyle tanıtıyormuş Şevki: Çiçek sever, esans sürer,karınca ezmez,
çarpar dağıtmaz,vuru incitmez,acele iş sevmez, saatte 30 kilometreden fazla gitmez, Galatasaray’dan
dönmez,Şoför Şevki Güney. Yeşilköy’de bir villada bir tarafı sarı, bir tarafı kırmızı bir gül görmüş.
Üşenmemiş inip arabasından onu koklamış. Muhteşem bir kokusu varmış. O günden sonra sarı-
kırmızının, çiçeğin ve Galatasaray’ın meftunu olmuş. Sıtadda, seyirci sandalyelerinde devamlı yerini
almış. Ceketinin göğüs cebine küçük, minik bir vazo koymuş ve içinde çiçekleri var. Günde üç kere o
vazonun suyunu değiştirmiş. İETT’de şoför olarak çalıştığı sırasında amiri ona göğüs cebindeki vazoyu
ve çiçeği çıkarmasını söyleyince oradaki işinden ayrılmayı tercih etmiş. Galatasaray kazandığı zaman
istanbul’un tümünün tapusunu almış gibi sevinirken, takımı kaybedince karadeniz’de gemileri
batmışcasına derin düşüncelere dalmış.
Xxxx
Sultan Abdülaziz ve Sultan ikinci Abdülhamid zamanı Bahriye Nazırı Rasim Paşa’nın torunu olduğu
söyleniyor. Mediha Berik de hayatında bir meseleye tutunmuş ve yaşamış. Ona göre; tavuk ve
horozlar, insan gibi düşünüyor, sevişiyor, dövüşüyor ve ölüyor. Ona Tavuk Kıraliçesi, denilmiş. Bu
lakabı almış ve Ahmet Yabuloğlu tarafından tarihe not düşülmüş. Çocukluğunda başlamış tavuk ve
horozla ilgilenmek. Onlara birtakım marifetler öğretmeye bayılıyormuş. 15 yılda 300 kadar tavuk
yetiştirmiş. Her birine ayrı ayrı ad verirken, bir taraftan da her birine başka başka hünerler
kazandırmış. İlginç isimleri var tavukların. Zekiye, Molla Gandi, Altın, Mambo, safiye, Şıllık. İsimleri
rastgele vermemiş. Her tavuğun hüneri ve davranış biçimine göre vermiş. Hafifmeşrep olana Şıllık
demiş, sıska olana Gandi, hop hop sıçrayana mambo.
Mediha Berik unutamadığı bir tavukla bir horozu özellikle zikrediyor.Şadan Efendi ve Cemile Hatun.
Kumrular giib sevişirlermiş. Yat, öl derdim, yatar ve ölü taklidi yapardı. Kalk demeden kalkmazdı. Bir
keresinde yat öl demiş. O da ciddiye almış olmalı. Yatmış ve ölmüş bir daha kalkmamış. Cemile de
onun ölümünden az bir zaman sonra ölmüş.
Xxxx
28 yaşında genç bir hamal. Ali, haftanın 6 günü çalışırmış. Ayazpaşa ile hal arasında mekik dokurmuş.
Sırtında küfesi. Küfenin, içinde her seferinde değişen, yükü. Gidip gelirmiş biteviye. Pazar günleri
çalışmıyor, güya izin günü. Yeşilköy’e gidiyormuş vakit geçirmek için. Hava alanı tırafik memurlarının
işaretlerini incelermiş. Şimdi her şeyin elektronik olduğu için herkese çok garip gelecek. Ama o
yıllarda uçakların kalkış ve inişleri alanda görev yapan hareket memurlarıyla sağlanıyordu.
Hamal Ali diyormuş ki, dünyanın en hızlı ulaşım vasıtası uçak, en hızlı hamalı da benim. Yavaş
yürümesini unutmuş ve beceremez hale gelmiş hamal Ali. Sırtında 50 kilo yük koşar adımlarla gider-
gelirmiş hep. Elinde, hareket memurlarının elindekine benzer bir alet, karşıdan gelenlere hep işaret
veriyor çalışırken. Kimseye çarpmadan yürümeyi böyle sağlıyormuş. Havada uçmak kolay, önemli olan
kalabalıklar arasında, karada kimseye çarpmadan yürümek diyormuş. Onun lakabı da uçan hamal
imiş.
Xxxx
İnsan böyledir. Fıtratına göre hayatta en iyi yaptığını düşündüğü işi yapar ve hayata hep o pencereden
bakarlar. İyi yazdığını düşünen, her gün yazar, İyi şarkı söylediğine, sesinin güzel olduğuna inanan
mütemadiyen şarkı söyler. Dans etmeyi becerdiğine inanan durmaksızın dan eder. Hayatı bir
yanından tutar. Tutkuyla yaşar. Keşke insanlar düşünmeyi, akıl etmeyi, ibret almayı tutku haline
getirseydiler.