RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Türkiye'yi Aydınlatanlar

Hatıralar, yaşayan kişi için çok önemlidir. Hemen herkes kendi hayatının an be an maceralarını öncelikle ana hatlarıyla, ilgilendikçe de ayrıntılarıyla hatırlar. Kimi insanlar toplum için önemli sayılan mevkilerde bulunurlar, Kendileri de önemli görevlerde, makamlarda, yerlerde, olayların içinde bulunmuş olabilir. Üzerinden 40 50 yıl geçtikten sonra o önemli kişi, ya da toplumu ilgilendirecek önemli olayların içinde bulunanlar, ya da önemli mevkilerde, önemli kişilerle beraber olanlar genç nesillere anlatmak ihtiyacı duyarlar. O önemli hatıralar anlatılmalı ki, gençlere milli şuur aktarılsın isterler.

 

Xxxx

 

Hatırat, hatıralar, anılarla başlar. Hatıra yerine anı kelimesini kullananlar yanılırlar. Anı tek bir an, tek bir olay, tek bir kişi ile ilgili olan sınırlı, küçük bir hatırlamadır. Hatıra ise daha şumüllü, ayrıntılı, önü ve arkası ile bağlantılıdır. Alınacak dersler vardır, çıkarılacak sonuçlar vardır. Hikmeti, ibreti olan hikeayelerdir.

Anı, hatıra, hatırat; Tarih denilen ve bir tarafıyla ilim, bir tarafıyla ilim olmayan bir alanın malzemeleridir. Tarih, milli şuuru nesilden nesile aktaran bir vasıta.

Vakalar, olaylar, hadiseler, o olaylarda bulunan insanlar, onların elle tutulur, gözle görülür faaliyetleri, neticeler ve hangi mekeanda, hangi tarihte olduğu, geleceğe yönelik nasıl bir getirisi-götürüsü olduğu tarihin konusu ve ilmi tarafı.

Her tarih milli sınırlar içindeki insanları ilgilendirir. Hiçbir tarih sınırların dışına taşamaz. Çünki millidir. Bu tarafıyla da tarih ilim olmaktan çıkar. Yerelleşir, genelgeçer olmaktan uzaklaşır. Öyle olunca da ilim olmaz.

 

Xxxx

 

Hatırat yazmak ya da yazdırmak milli sınırlar içindeki insanlara anlatılmak istenen yaşanmışlıkların kaleme dökülmesidir. Amacı vardır. Hikmetler, ibretler, sırlar, geçmişteki kişilerin hangi ruh halinde, hangi seciyede olduklarını, nasıl bir şahsiyet sergilediklerini, insan toplumuna, millete faydalı mı, yoksa zararlı mı olduklarını anlatmak ister.

Bu sebeple insan ya oturup kendisi yazar hatırladıklarını ve değerlendirmelerini, ya da birine anlatır ve yazdırır.

 

Xxxx

 

Gazeteci Abdulla Işıklar 1933 yılında doğmuş. 5 yaşından itibaren hatırladıklarını anlattı. 1937-2017 yılları arasına ışık tuttu. Onları yazıp, derledim.

Polis-Adliye muhabiri olarak işe başlayan Abdullah Işıklar daha sonra gazete yöneticisi ve daha sonra da gazete sahibi olmuş bir inan. Elbette mesleği  itibarıyle ve girişken, heyecanlı kişilik yapısıyla devrinin bütün ileri gelen aydınlarıyla tanışıp, dostluklar kurmuş. Onları tanımış, dinlemiş. Onlardan dinlediklerini anlatmak istediğinde ben de ondan dinlediklerimi yazmak durumunda kaldım. Çok önemli olaylar ve çok önemli kişiler ile birliktelikleri olmuş.

 

Xxxx

 

Kitaba Türkiye’yi Aydınlatanlar adını verdik. Ona bir de üst başlık koyduk. 1937-2017 yılları arası notunu düştük. Asıl önemli notumuz şu oldu: Tanıdı, dinledi, anlattı.

Evet, Abdullah Işıklar’ın hayatını, aile bireylerini, nerede okuduğunu, hangi başarılara imza attığını anlatmadık. Onun şahsını öne çıkarmak gibi bir meramı yok. O tanımaktan şeref duyduğu insanları anlatmak istedi. Öyle de yaptı.

Türkiye’yi Aydınlatanlar 1017 yılının Ocak ayında yayınlanıp okurlarıyla buluştu. Orada Abdullah Işıklar kimmiş diye merak edecekler çok bilgi bulamayacaklar. Ama Abdullah Işıklar kimleri tanımış, kimlerle ahbaplık etmiş, onların hangi sırlarına ermiş diye merak edenler kendilerini aydınlatacak cevapları bulacaklar.

 

Xxxx

 

Recep Arslan imzasıyla 1994 yılında ‘Basın İtibarını Arıyor’ adlı bir mesleki kitap yayınlandı. Aradan 20 yıl geçtikten sonra 2014’de yeni bir yayınevi ilk kitabını yayınlarken o kitapta da Recep Arslan imzası vardı. ‘Medeniyet Türkçesi’. Bir yıl sonra ise Recep Arslan imzasıyla ‘Süleyman Çelebi’den günümüze 40 Yazar’ adlı kitap yayınlandı. Yayınevinin gadrine uğranmasaydı 2016’da da ‘Mutluyum-Üzgünüm’ yayınlanmış olacaktı. Nihayet 2017’de Türkiye’yi Aydınlatanlar adlı esere imza atıldı.

<