Gül Gökçe Korkmaz

Gül Gökçe Korkmaz

TÜRK KADINININ KADERİ ÇOCUK GELİN YA DA YABANCI GELİN OLMAK MI?

Merhaba Değerli Okuyucularım... 

Son zamanlarda yine dikkat çeken ve benim de kişisel merakımı cezbeden bir konu hakkında yazmak istiyorum.  Çocuk gelin ve yabancı gelin temalı bir başlık attım.  Biliyorum çok uç örnekler ama konuyu uçtan içe doğru incelersek belki göz ardı edilen bir gerçekliğe  varmış olacağız.  Biliyorsunuz ki, ülkemiz geçmişten günümüze çok savaşlar görmüş,  çok iktidar değiştirmiş ve çeşitli kültür, adet, töreyi kendi içinde harmanlamış bir ülkedir.  Dirlik, düzen, adalet ve bazen de medeniyetin "insan olabilme bilincinin"  eksik yürütüldüğü, öyle inanıldığı,  öyle inandırılmak istendiği  yüzyıllar öncesinden gelen çarpık bir düzen bu.  

Konu kadın haklarını savunmak da değil aslında. Çünkü zaten bu ayrımı yapan kişi,  körü körüne bir fikri savunurken belki de başka bir canlının hakkına girmiş olabiliyor diye düşünüyorum.  Konu tam olarak;  Mutsuzluğumuzla alakalı,  çaresizliğimizle alakalı... Geçtiğimiz günlerde yine gazetelerden okuduğum bir haber beni çok etkilemişti.  " Çocuk Gelin " olarak televizyon dünyasından  tanıdığımız Meltem Miraloğlu'nun  şok bir kararla Amerika’da Patrick adında kendisinden epey yaş büyük bir bey ile evlendiğini okumuştum.  "   O kadar çok fazla yorum o kadar fazla eleştiri ya da acıtan  mesajları vardı ki ... Ne yalan söyleyeyim bir kaç tanesini okumak,  izlemek canımı sıktı.  Bir kere önce hayatta hiçbir şeyi kınamamak gerekir. Allah sizin evladınızın başına da verebilir.  İkincisi asıl sorun böyle bir adım atmış olması değil,  onu böyle bir hayatı tercih etmeye itecek sebepler, kişiler... Ne yaşamış olabilir ki, böyle bir tercih yapmak istedi?  Ayrıca ben herkesin kararına saygı duyulması gerektiğine inanıyorum.  Belki de ona iyi gelecek olan olgun bir adam tarafından  sevilme, sahip çıkılma,  saygı duyulma ihtiyacıdır.  Bakın özellikle saygı diyorum.  ÇÜNKÜ BİZİM ÜLKEMİZDE KADINA YAPILAN EN TEMEL ŞİDDET ; SAYGISIZLIK zaten. 

Bunu güzel,  çirkin,  zengin, fakir, ünlü,  ünsüz, terbiyeli , edepsiz  her tür kadın bu psikolojik baskıyı  en derinden hissediyor,  hissettiriliyor.   " Yabancı Gelin" olmak; adı üzerinde her zaman yabancısın ve hep öyle kalacaksın...  Çare, çözüm değil.  Durumu normalleştirmek de değil söylemek istediğim.  İnsanları yanlış kararlar vermeye mecbur bıraktıracak kadar  " Ne yaşatıyorsunuz bu insanlara "  önce bunun vicdan muhasebesini kendi içinizde yapıp, ondan sonra akıl verin, fikir verin, edep arayın,  ahlak arayın.  

Televizyon dizilerindeki kız evden kaçıp, şöhret olmak istiyor, zengin olmak istiyor.  Şöhret olan kız mutluluk istiyor. Evlilik gibi kutsal bir müessese ile hayatını garanti altına almak istemeyen kaç kişi var ? Olmaması mümkün değil çünkü çok temelden aile bunu ön görüyor,  anne bunu işliyor kız çocuklarının beynine...  

Tabii ki de arada istisnalar var. Meselâ  benim ailem çok fazla Batı görüşlü bir aile ve bana küçüklüğümden beri ;  " Kızım kendi ayaklarının üzerinde dur , önce işin olsun. Kalpten sevebileceğin biri eşin olsun. Varsın parası olmasın.  Zamanla çalışır,  karı koca beraber herşeyi yaparsınız. " dedi.  İnsanlara insan olduğu için değer ver . Parasına,  giyimine,  kartvizitine göre hareket etme dedi. "   Kulağa ne kadar doğru ne kadar yapıcı geliyor değil mi bu cümleler?    Ama bu düşünce sistemi de topluma uymuyor.  Kendi çekirdek inanç sisteminde , kendi doğrularınla yaşıyorsun hepsi bu.   

Başka bir pencereden bakacak olursak durum daha da vahim çünkü kendi kararlarını kendisinin vermesine  bile müsaade edilmeyen çocuk gelinler  var bu ülkede... Kimse inkar etmesin temel bu . Başladığımız nokta , en zayıf halka bu. Bu durumdan alevlenip, yurt dışında  Amerikalara gitmek , kendi hür iradenle  Hans ile efendime söyleyeyim Patrick ile evlenmek akıllı bir iş,  zeki bir yatırım, hayatım kurtuldu algısı yapıyorsa  bir insanda  üzülürüm. Geldiğimiz noktaya üzülürüm,  cahilliğe üzülürüm , çaresizliğe üzülürüm , çaresiz bıraktıkları için üzülürüm.  

Bu konu sadece bir örnek , bunun gibi eminim bir çok örnek vardır,  olmuştur,  olacaktır.  Türk Kadını her zaman asildir,  her zaman medenidir,  her zaman güçlüdür. Yaşam kavgasının içinde; gerek tarla da çalışır,  gerek holding de , gerek evinin hizmetçisidir gerek mahallede konu komşuya temizliğe gider.  Ama asla aciz değildir Türk kadını. Evleneceği kişi  ister zengin olsun ister fakir,  çaresiz hissettiği  için değil sırf kendi canı öyle istediği için  gider evlenir benim bildiğim , hayalini kurduğum Türk Kadını... 

<