RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Terör ya da tedhiş

Terör kelimesini ilk defa kullanmaya başladığımızda henüz bir uygulama birliği yoktu. Hürriyet gazetesinin bir manşetini hatırlıyorum. Kelime şöyle yazılmıştı. Terrorist. Sonra zamanla bu kelime terör şeklinde kullanılmaya başlandı ve genel kabul gördü.
Amerikanca’da, İngilizce’de, Fıransızca’da hep aynı anlamla yüklenmiş. Korku saçmak, dehşet duygusu, sarsmak, sallamak anlamlarında. Türkçe’de de aynı anlamıyla kullanılıyor.
Bu kelime yerine, ki son 30 yılın kelimesidir bu, Türkçe’de tedhiş kelimesi kullanılırdı. Doğudan aldıklarımız tu kaka, Batıdan aldıklarımız muteber olduğu için, uluslar arası dilde herkesin anladığı bir kelime olduğundan terör kelimesini kullanıyoruz. Ama tedhiş kelimesi de Türkçe’nin doğu kökenli bir kelimesidir. Onu da kullanmak gerek. Bir kelime atıp yerine bir kelime koyduğumuzda dilimiz için bir kazanç söz konusu değildir. Ama aynı anlama hamamlık edecek birden fazla kelimemiz varsa bu dilin gelişmesidir diyebiliriz.

Xxxx

Tedhiş, alışılmışın dışında eza, cefa ve korku vermektir. Amacı, yapılacak bir işin yapılmasını önlemek ve gözdağı vermektir. Dehşet salmak, korkutmak, ürkütmek, vaz geçirmek amacıyla yapılır. İşin vahameti buradan kaynaklanır. Genellikle terör, tedhiş küçük öbeklerin amaçlarını gerçekleştirmek, ya da küçük öbeklerin işlerine engel olacak yasal düzenlemelerin önlenmesi için baş vurulan bir yöntemdir. Asla adil olmazlar. Tedhişçide adalet duygusu genel anlamda vardır ama, yaptığı eylemde bunu çok da aramaz. Genelde adalete ulaşmak için zulüm sayılması gereken davranışları sergilemekten çekinmezler.
Mesele öncelikle ilgi çekmek, geniş halk kitlelerini kendi amaçları doğrultusunda teyakkuz haline getirmektir. Ama bunu korku salarak yaptıkları için, korkuyla birlikte kin ve nefret duygularını da canlandırdıklarını hesaba katmazlar. İşte tam  burada yanılırlar ve elde etmek istedikleri amacı asla gerçekleştiremezler. Terör ve tedhiş nihai olarak hedefe ulaşamaz. Ama istediklerini alıncaya kadar, ki asla alamazlar, çok yıkım yapar ve hayat söndürür, can alırlar. Bu geniş mağdur kitleleri oluşturur.

Xxxx

İnsanlık tarihi mağdurların ahları ile süre gelmiştir. Yasal nizam da, gayrı yasal nizamlar da kendi çıkarları için, iktidar ve güçlerinin devamı için, yasal ya da kirli düzenlerini devam ettirmek için mağdur üretirler. Mağdurların büyük çoğunluğu başına gelenleri sineye çeker. Allah’a havale eder. Ama yüzde 10 kadarı kin ve nefret duyguları geliştirir ve zaman içinde fırsat buldukça kin ve nefretlerini tedhiş hareketleri sergileyerek açığa vururlar.
Kirli birliklerin çeteler oluşturması ve çeteler arasındaki çatışmaların temelinde bu mücadelede pazar, alan ve pay artırma isteği bulunur.
Küçük öbeklerin devlet karşısında haklı talepleri karşılanmadığında da devlete karşı mücadele başlar. Bu talepler yasal çerçevede karşılanmalıdır. Devlet ısrarla o küçük öbekleri görmezden gelirse, yok sayarsa, onların taleplerini yasal çerçevede karşılamaya istekli görünmezse devlete düşmanlık başlar. Düşmanlık giderek çaresiz davranışlara sürükler o küçük öbeklerin fertlerini. Onlar düzenli olarak, pilanlı olarak devlete karşı hareketler yapmaya başladıklarında, Devlet de  onlara karşı polisiye sertlikler göstermeye başlar. Bu karşılıklı sertleşme, güçsüz olanı akılsız çırpınışlara sürükler. Akılsız çırpınışlar, yani tedhiş, terör üretir.

xxxx

Terör ve tedhiş öbeği haline gelen insan kitleleri bu tür davranışların onları ereklerine ulaştırmayacağını bilirler. Varlık göstermek, isbat ı vücud etmek, onurlarını kurtarmak için zarar verirler. Ancak verdikleri zarar asıl hedeflerinden çök masum insanlara denk gelir. O hak etmedikleri yıkım ve ölümlere hedef olan insanların yakınları, aileleri, arkadaş ve dostları terör ve tedhişçilere kin ve nefret duyarlar. Sadece onlar değil, olayların tarafı olmayan insanlar bile olan bitenin farkındadır ve mazlumlara, mağdurlara  merhamet ve şefkat ile bakarken, zulmü yapanlara karşı nefret ve tiksinme duyarlar. Neresinden bakılırsa bakılsın terör ve tedhişin kazanma ihtimali yoktur. Hele sayısı artmış, yıkım boyutu büyümüş eylemler etkisini kaybeder. Yani şöyle söylemek mümkün.
Terör ve tedhişin sayısı ve yıkımı arttıkça yaptırım gücü azalır.

Xxxx

Devletin terörcülere karşı başarılı bir faaliyeti vardı. Gazetecilerden biri, sıranın terörcülerde olduğunun beklentisi içindeydi. Hayretle dinledim onu ama, toplum beklenti içine girdiğinde artık iki taraf için de yapacak şey kalmamış demektir. O noktada tedhişi noktalamak işi terör odaklarına düşer. Çünki bir siz, bir biz beklentisi oluştuğunda terör ve tedhişin yolu tükenmiş demektir.
Devlet o noktada hareketini, terörü bitirerek bitirmek durumundadır. Devlet terör karşısında hamlesini eksik bırakırsa otoritesini, emrediciliğini, gücünü tartışılır hale getirir.

<