Tek yolcuyu almadı
Bir medeniyetin ürettiği değerler vardır. Medeniyetler değer ürettiği müddetçe yaşar. Değer üretemez hale gelindiğinde medeniyet ölmeye yüz tutmuş demektir. Birkaç yüz yıl da değer üretmeden yaşayabilir. Eğer toplum medeniyet değiştirmemişse bu son dönemde eski değerlerle yaşayabilir. Ama değer üretilmediği için her gün yeni haller yaşayan toplumun ihtiyaçlarına cevap verilemez. Tıkanma olur. Karmaşa olur ve çözümsüzlükler toplumu yaşanmaz hale getirir.
Medeniyetlerin ürettiği değerlerin nefes alır gibi uygulanması insanları, toplumu rahat bir hayat sürmeye sahip kılar. Çoğu insan o değerin ne olduğunu bile fark etmez. Ama o değerler uygulamada kendini adet, gelenek anane, hukuk, ahlak, inanç şeklinde gösterir.
Xxxx
Otobüs şoförü şehirlerarası yolda seyrediyormuş. Boş koltuk da var otobüste. Otogardan dolu kalkmamış. Uzunca gittikten sonra bir kasabadan çıkılacağı sırada yolda bir yolcu görülmüş. Otobüs şoförünün yakınında oturan bir yolcu da hem sohbet ediyor, hem olup bitenleri seyrediyormuş. Şoför durup yolcuyu almamış. O sohbetteki güngörmüş yolcu şoföre yolcuyu neden almadın diye sormuş. Şoför şöyle cevap vermiş.
-O iyi bir adam değil. Yanında kimse yok. İyi adam olsaydı yalnız olmazdı, onu yolcu edecek kişiler olurdu.
Şoförün sözü, bazı özel haller dışında, bir değerimizi ifade ediyor.
Xxxx
Bizim medeniyetimizin, hakikat medeniyetinin, İslam aleminin ürettiği bir değer var. Hazreti Peygamber aleyhisselam ‘Yolculuğa çıkarken yanınızda birisi olsun, en az iki kişi olunsun, birini imam, emir, başkan, söz sahibi seçin. İstişare edin, başkanın kararına uyun’ anlamlarını ihtiva eden hadis söylemiş. Bu bir değer. Hakikat medeniyetinin bir değeri.
Bu değer yalın olarak böyle ifade edilebildiği gibi, bizzat Hazreti Peygamber Aleyhisselamın ağzından çıktığı lisan ile de bir ravi tarafından, bir nakledici tarafından, ya da ondan ona, ondan ona müteselsil haliyle de nakledilip sonra da başka lisanlar ile ifade edilebilinir. Türkçe’si söylenebilir.
Otobüs şoförü bu değeri almış, bu değeri hale çeviriyor ve uygulamaya koyuyor. Yaptığı davranışın, uyguladığı tavrın bu değere dayandığından haberi bile yok. Ama aslında o değer şoförde bir davranış biçimine dönüşmüş. Medeniyetlerin ürettiği değerler böyledir. Yaşanır ama ne olduğu, aslı-esası o kişi tarafından bilinmeyebilir.
Xxxx
Şoförün ‘o iyi adam değil’ demesinin sırrı, o tek başına duran yolcunun bu değerden uzak duruşudur. Yoksa adam kimsesiz de olabilir ve bir yere yolculuğa çıkarken ardından el sallayan, su döken, göz yaşı döken birinin olmayışından muzdarip birisi de olabilir. Ama bu genel bir durum değildir. Şoförün tavrı genel duruma İslam medeniyetinin bir değerini, neyin ne olduğunu bilmeden uygulamasıdır.
Xxxx
Hayatımızda fakire sadaka vererek yürümek, az sadakanın çok musibeti def etmesine olan inancımızdır. Bu bir davranış biçim haline gelmiş ama esası bu inancımızın, yaşama biçimimizin bir değerinden kaynaklanır. Bu değer sadaka vermenin bir fazilet, erdem olması değeridir.
Şefkat, merhamet, vicdan, insaf, rikkat, hilm, mülayemet birer fazilettir. Mükemmel değerlerdir ve bu değerler Hakikat medeniyetinin başka hiçbir medeniyette çok da görülmeyen değerleridir.
Bizim medeniyetimizi yer yüzündeki bütün medeniyetlerden üstün kılan değerlerdir bunlar. Ama benim insanım medeniyetini inkear edip, Batı medeniyetine dahil olmaya çalıştığından bu yana, Batıda görülen her hastalık ile tanıştı.
Bencillik, doymazlık, sapıklık, sapkınlık, cinayet, acımasızlık, vahşet içimizde her an yaşanır hale geldi.
Xxxx
Otobüs şoförü kadar değerlerimize sahip değilse insanımız, kendi medeniyetinin olduğunu idrak etmedikçe, bir başka medeniyete dahil olmakla o medeniyetin insanı olunamayacağını anlamadıkça, balığın suda, kuşun havada, karıncanın yerde mutlu olabileceğini anlamadıkça hayatın her alanında karmaşa, karışıklık, keşmekeş, şiddet, zulüm, hep olacaktır.
Haydi kendi medeniyetimize marş marş.