TARİH YENİDEN YAZILIYOR -7
İLK GÜÇLÜ İSTİHBARAT ÖRGÜTÜNÜ
SULTAN 3. MUSTAFA KURDURDU..
Servet vurguncuları birer birer toplattırıldı..
Fırat Nehrinin yer altı ve yer üstü zenginliklerin kavrayıp üzerinde titizlikle duruyordu. Hadiste karanlık bir kanyondan söz ediliyordu. Dini inanışlarca kutsal kabul edilen bu nehrin suyu çekildiğinde ortaya büyük altın kaynakları çıkacaktı. Güneşin hiçbir şekilde ışıklarını yansıtamadığı “karanlık kanyon’un altı cevher plakalarıyla doluydu.
Padişah, bu nedenle karanlık kanyonun bulunması için yurdun her köşesine “Emr-i şahanelerini” ulaştırmıştı. Ancak, Emirname’de önemli bir husus unutulmuştu. Gerçi ön bilgiler alınmıştı ama Fırat Nehrini kapsamadığı için itibar edilmemişti.
Sultan Üçüncü Mustafa, birkaç ay sonra tekrar Ulâma Meclisini toplayarak has hocası Seyyit Hüseyin Efendiye sordu:
Muğlak bir irade-i beyan mı farz olunmuştur?
Ola ki, ifadeyi meramımız ters anlaşılmıştır.. Derhal bu hususta düzeltile.. Fırat Nehrinin menbaı buluna.. Suyun geçtiği vadilerden hangisine güneşin girmediği tesbit oluna..”
İradesi açıklığa kavuşturulduktan sonra halka duyuruldu. Nehir boylarında oturanlardan “keşifçi” olmaları istendi.
Sultan Üçüncü Mustafa son derece dindar, tutumlu, müşfik, çalışkan ve cömert bir insandı. Yapamayacağı işleri vadetmezdi. Bol tarih okur, eski tecrübelerden faydalanırdı. Batının gelişmelerini önemle takip ettirirdi.
Güçlü bir orduya sahip olmak başlıca idealiydi. Barış zamanında sürekli askerlerinin eğitimini sağlardı. Ekonomiyi güçlendirmek için sürekli hazineyi doldururdu.
Güçlü düşman yaratmamalı diye düşünürdü. Esnaf ve sanatkarlara büyük önem verirdi. Esnaf ustaları, akıl, ahlak, bilim ve çalışma prensipleri üzerine kurulmuş bulunan Ahilik kültürüyle yüklüydü. Kaç asırdan beri İslam’da ticaretin alimi Ahi Evran, esnafın piri olarak anılırdı.
Ahi’liğin güzel ahlaka dayalı öyküleri, nasihatleri esnaf arasında kanun olarak benimsenmişti.
Esnaf ve sanatkarlar, Ahi’lik kurallarını bugün bile yaşatmaktadır. Ülkemizde ekonomilerin kriz dönemlerinde, çarşı Pazar alışverişlerini canlı tutan kesim bunlar olmuştur.
Osmanlı’larda da her padişah döneminde bu gerçek her zaman yaşanılmıştır. Esnaf gerektiğinde askeri malzemeler imal etmiştir.
Bu bilgilerle dolu bulunan Sultan Mustafa, teknik araştırmalar ve yeni silahlar imal etme görevini esnafa vermiş, donanmaya gemi inşasında da bu meslekten yararlanılmıştı.
Osmanlı’larda Ahi Evran’ın asker kökenli olduğu kaydına rastlanılmıştır. Devlete saldırıların ve isyanların arttığı günlerde esnafa kolluk görevleri verilmiştir. Askeri ortamda belirleyici rolü olan esnafa, yiğit, cesur, yürekli anlamına gelen “Alperen” deyimi de kullanılmıştır.
Mevlana hakkında yüce bir sevgi taşıyan Üçüncü Mustafa, saz şairlerinin gelişmesine yardımcı olmuştur. Bunu daha çok ordunun savaş dönemlerinde askere moral kazandırmak amacıyla düşünmüştür.
Emperyalist devletlerin Osmanlı topraklarına saldırma ihtimalleri arttıkça bilginlerle sık sık toplantı yapılmasına önem verilmiştir.
Saray’daki Divan toplantılarından birinde Üçüncü Mustafa şöyle konuşur:
“Sulh-ü sükûn içre yaşamak isteriz. Velakin nerde hareket, orda bereket. Bilesiniz Rusya’ya savaş vecip olmuştur. Hanedanımızı bu sefer-i hümayunla taçlandırmak, ceddime mükafat olacaktır. İradem böyle biline..”
Bu açıklama esnasında Divan-ı Hümayunda suratı birden asılan ve başı önünde eğik durmasına rağmen şaşkınlıkla kavuklu kafasını iki yana sallayan Sadrazam Ragıp Paşa:
“Aman Devletlûm” diyerek padişahı bu zamansız kararından vazgeçirmenin yollarını denedi. Sonunda şöyle bir görüşte bulundu:
“Düşman, haşmetli Devletimizi Aslan gücünde görmektedir. Ordumuzun ikmali tam değildir. Hazine takviyeye muhtaçtır. Asker, Mısır ve Suriye’deki mezhep isyanlarıyla yorgundur.
Şimdi, böyle bir ahvalde Rusların önüne çıkarılacak Aslanın dişlerinin dökük olduğu görülünce, halimiz nice olur..”
Divandaki zevatın görüşleri, Sadrazam Ragıp Paşa’yı doğrular tavırlara bürününce Padişah, daha fazla ısrarcı olmadı. Sadece, hiddetle haykırdığı duyuldu:
“Hazinenin dibini oyanlara, hilakâr servet vurguncularına, rüşvete bulaşanlara hışmım ağır olacaktır. Halkımıza fitne sokan, zengin-fakir ayırımı ile devleti hedefe alanlara pençemi göstereceğim..”
3’NCÜ MUSTAFA’NIN ATI, SARAYBURNU’NA GÖTÜRÜLÜNCE
NELER ORTAYA ÇIKMIŞTI. (PERŞEMBE GÜNÜ)