İLTER AVCI

İLTER AVCI

TARİH AFFETMEZ !

ÖNSÖZ GÖKTÜRKSON SÖZ ATATÜRK

Tarih kitapları her şeyi yazar ; Cesur, kahraman ve bağrı Türklük aşkı ile dolan devrim yapan Atatürk gibi babayiğiti de yazar...

Bumin, İlteriş, Bilge Kağan, Kül Tigin, Sultan Alparslan, Süleyman Şah, Osmanbey ve Fatih Daha nice kahramanları da yazar...

Ayrıca tarih bunları da yazar !

Vatanına İhanet edeni, beceriksiz, korkak bencil ve egoist olanları da yazar !

Bilindiği gibi, tarih affetmez !

Ölürse tenler ölür,

Canlar ölesi değil...

Mehmet Âkif, kitaplar boyu işlenecek özelliklerinin en başında , Türk milletinin şairi.. Bu artık değişmez bir gerçek olmuştur. Değil mi, cami, mevlitte, Çanakkale Şehitleri şiirinin bir bölümü, mevlit makamıyla terennüm edilip, Süleyman Çelebi'nin kaç asırlık bu aziz eseri gibi aziz biliniyor , baş tacı ediliyor... O, artık ölmez. Türk milletine mâl olmuştur. Türk milletinin gönlünde, ebedi bir tahta oturmuştur.

Türkistan Buharalı Özbek asıllı annesi Emine Şerif Hanım ve babası Mehmet Tahir Efendi'den ( 1826- 1888 ) Mehmet Akif İstanbul/ Fatihte 20.Aralık 1873 'de doğdu. Her memleketin bir ruh temeli ,her milletin bir ruh derinliği ve zemini vardır. Bizim milletimizin, memleketimizin temelinde de Pir-i Türkistan Hoca Ahmet Yesevi ve alperenleri gibi Mehmet Akif Ersoy vardır.

Biz sevdik âşık olduk ,

Sevildik Ma'şuk olduk ,

Her dem yeni doğarız ,

Bizden kim usanası.

Türkçeyi Türk halk dilini şiirlerinde en üst düzeyde seslendirmiştir.

Garbın âfakını sarmışsa çelik zırhlı duvar ,

Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.

Diye haykırabilen, imanın sahibi bir Âkif...

Kur 'an-ı kerim mütercimi, hafız, vaaz, hekim, veteriner, öğretmen, milletvekili ve mükemmel derecede Arapça, Farsça, Fransızca bilen, milli şairimizin, Türkçeye önem vermesi ve Türkçeyi ustalıkla kullanması, Türk kültürüne ne kadar önem verdiğinin işareti değil midir?

Dirildik pınar olduk ,

İrkildik ırmak olduk ,

Akdık denize dolduk ,

Taşdık Elhamdulillah... (Şükürler olsun )

Zaman herşey eskitiyor, yıpratıyor, yok ediyor. Yaprağı, toprağı, taşı, kumaşı, yaşı... herşeyi... Bir tek müstesna var: Manevi şahsiyetler, zamanın bu acımasız hükmünden âzâdedir. Onlar, zaman rüzgârıyla yıpranmıyor, aksine bileniyor, karşımıza her an taze, yeni, diri çıkıyorlar..

Doğduğumdan beridir âşıkım istiklâle

Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lâle,

Yumuşak başlı isem kim dedi uysal koyunum?

Kesilir belki, fakat çekmeğe gelmez boynum.

Para ödüllü bir yarışma düzenleyen TBMM Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey, para ödülü için yarışmaya katılmayan Mehmet Akif Ersoy'u ısrarlı şekilde ikna ederek, yarışmaya girmesine vesile oldu. 17 Şubat 1921'de yazdığı şiir 01 Mart 1921 'de TBMM' de okundu, 12 Mart 1921'de TBMM tarafından İstiklal Marşı olarak kabul edildi..

KORKMA, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak ;

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.

O benim, milletimin yıldızıdır, parlayacak ;

O benimdir, o benim milletimindir ancak.

ÇATMA, kurban olayım, ey çehreni nazlı hilal !

Kahraman ırkıma bir gül, ne bu şiddet, ne bu celal?

Sana olmaz, dökülen kanlarımız sonra helal...

Hakkıdır, hak'ka tapan, milletimin istiklal !

Tanrı Türkü Korusun,

Sevgi ve Saygılarımla.

<