PEKCAN TÜRKEŞ

PEKCAN TÜRKEŞ

TANGO'NUN DOĞUM YERİ ARJANTİN(2)

                                                        

  "DONT CRY FOR ME ,ARGENTİNA"

                 EVİTA

 

 Recoleta 'da Arjantin ismiyle özdeşmiş EVİTA'nın ebedi istirahatgahı da bulunuyor.

Arjantin halkının çok sevdiği Eva Peron , İspanyolca "Küçük Eva" anlamına gelen "Evita" lakabıyla bilinirdi. Arjantin'in eski "first lady"si , insanların daha iyi yaşamasını isteyen bir sevgi kelebeği Eva Peron; Arjantin'in Los Toldos kentinde, beş çocuklu fakir bir ailenin en küçük çocuğu olarak dünyaya geldi. Eva;aktrist olmak için Buenos Aires'e gider.Bir süre işsiz ve parasız kaldıktan sonra radyolarda çalışmaya başlar.Radyoda şovlar yaparak ve tiyatroda küçük rollerde oynayarak hayatını devam ettiren Evita, 1944 yılında Juan Domingo Peron ile tanışır.

 Genç bir subay olan Juan Peron, 1943 yılında ülke yönetiminde önemli bir görev üstlendi.1943 yılındaki askeri darbede rol oynayarak siyasete girdi.Çalışma Bakanı olarak hükümette yer aldı ve 'emekçi babası' olarak tanındı.Düşük gelirli işçilerin durumlarını düzeltmeye yönelik çalışan Juan Domingo Peron, 1944 yılındaki darbenin ardından tutuklansa da Eva Peron ve arkadaşlarının işçileri yanlarına alarak başlattıkları grevler neticesinde serbest bırakıldı.Bundan çok kısa bir süre sonra da Eva ile Juan Peron evlendi.Juan Peron, 1946 tarihinde de Başbakan oldu.Ancak eşi Eva Peron;kansere yakalanarak 1952'de 33 yaşında vefat etti.

    Juan Peron, ordunun ve yeni hükümetin baskısıyla 1955 yılında ülkeden ayrılmak zorunda kalır. Eva'nın bedeni de Peronist akımı bitirmek amacıyla ülkeden gönderilir. Sahte bir isimle Milano'da bir mezarlığa gömülür. Ancak 20 yıl sonra, Juan Peron,Arjantin'e geri döndüğünde, naaş da Arjantin'e getirilir.Mezarı açan İtalyan yetkililer;cesedin hiç bozulmamış olduğunu ve bir mucize ile karşılaştıklarını belirtir.

 Evita;kadın hakları için çalıştı ve aktif anlamda siyasetin içinde yer almamasına karşılık, İşçi sendikalarının örgütlenmesinde önemli rol üstlendi ve 1947 yılında kadınların oy verme hakkı elde etmesini sağladı.Fakir halka yiyecek, para ve ilaç yardımında bulundu, çocuklar için de yardım kampanyaları düzenledi.Büyük aşklar hep hüzünlü bittiği gibi bu Aşk da hüzünle sona erdi… 

     Yıllar sonra kendi ismini taşıyan Evita Müzikalinde bu hüzünlü Aşk dile getirildi.Aynı adla bir çok ülkede oynandı.Daha sonra 1996 yılında Alan Parker tarafından beyaz perdeye yansıtıldı.Başrollerini Madonna ve Antonio Banderas paylaşmıştı…

  Ülkemizde Türk izleyicisi Evita müzikali ile 1989’da tanıştı.. Gencay Gürün’ün sahneye koyduğu “Evita”yı dönüşümlü olarak Zuhal Olcay, Füsun Önal, Deniz Türkali ve Arsen Gürzap oynarken, "Che "rolü Cihan Ünal ve Neco’ya verilmişti. Peron karakterini ise opera sanatçısı Suat Arıkan canlandırmıştı. Cihan Ünal müzikali 1990’ların ortasına kadar yeni Evitalar, Nurseli İdiz ve Ruhsar Öcal ile oynamaya devam etti.

  Evita Müzikalinde: Benim için ağlama Arjantin - Don't Cry For Me Argentina! şarkısı hep kulaklarımızda, uzaklardan seslenir gibi kaldı…

Juan Peron -Eva Peron'un hayat hikâyesi işlendiği bu Filmi ve Müzikali seyrettikten sonra Eva Peron’u daha farklı değerlendirip Genç yaşında hayatını kaybetmiş bu güzel kadının yaptıklarına hayran kalıyorsunuz…

   Sırası gelmişken söyleyelim:

Ukrayna'nın eski başbakanı Tymoshenko da günümüzün Evita'sıdır.Adı birçok yolsuzluklara karışan bu sarı saçlı Masal Prensesi;"Evita gibi iktidarda iken "Balkon Konuşmaları" ile popüler olmuştur.

Tymoshenko için genel kanı şu; "Muhteris Masal Prensesinin yolunu hiç bir zaman kesemezsiniz.O'nu TV'de tuş edemezsiniz.Onunla tartışamazsınız.Ömrü yetse Tymoshenko; Ukrayna'nın,Avrupa Birliğinin hatta ABD 'nin Başkanı olmak için ortaya atılır."

Eğer "Gaz Prensesi"hatalarından ders alabilse ülkesinin O'na ihtiyacı var.Ancak bilinen bir şey daha var:

"İktidar hırsı,bencilliği ve halkını küçümsemesi bu ihtiyacın O'nun tarafından karşılanmasının zor olduğudur."

 AŞK VE MELONKOLİ DANSI TANGO

 

San Telmo ;Buenos Aires'de 19 yüzyıl mimari stilini en iyi korunduğu yerlerden biri.Bu bölgede 1877 yılına kadar varlıklı insanlar yaşarmış.Sözü geçen tarihte başlayan Sarı Humma salgını halkın yeni gelişmekte olan merkezin kuzeyindeki kısmına yerleşmesine sebebiyet verdi.

   San Telmo deyince tango, romantizm ve hüzün aklımıza gelir

Tango;Arjantin Kültürünün dünyaca tanınan sembolü. Yoksul mahallelerden tabir caizse Buenos Aires “Genel Ev"lerinden çıkan Afro-Amerikan kökenli Aşk ve Melankoli Dansı  Tango sözcüğünün dilbilimde kesin bir kökeni yoktur. “Tango" adının, Afrika tamtamlarının çıkardığı "tan-go" seslerinden ya da Latince dokunmak anlamına gelen "tangere" fiilinden türediği sanılmaktadır. 

Tango müziği, içerisinde hırçınlık, asilik, küstahlık gibi bazı duygular ile kalp kırıklıkları ve paramparça olan hayaller neticesinde melankoliyi taşır. Eşlerini, çocuklarını, yani ailelerini geçmişte bırakarak tek başlarına bu yabancı topraklara gelen göçmenler, doğal olarak erkek nüfusunun arttırmasına ve cinsiyetler arası büyük bir sayı farkı oluşmasına neden olmuştur. Buenos Aires’deki kadın nüfusunun bu azlığı, beraberinde fahişeliği gelişen bir endüstri haline getirmiştir. Böylelikle genelevler artarak kısa sürede işçi sınıfının eğlence mekanları halini almıştır. Bu mekanlarda da kadın sayısının az olması kapılarda uzun kuyruklar oluşmasına neden olurken, sırada bekleyen erkekleri eğlendirmek için küçük Tango müzik grupları çalıştırılmaya başlanmıştır. Genelev mekanları yoksul kesimin yanı sıra orta ve daha üst kesimin de uğrak yeri olmuş her iki kültür burada birbirlerini tanımıştır. Böylelikle alt kesimin sokakta yarattığı Tango üst kesim tarafından bu mekanlarda tanınmıştır.

      San Telmo'da Tango-temalı restaurant ve cafeler ;150 yıldır hareket halindedir.San Telmo'nun Tango Barlarında dans dersi çok ucuza veriliyor Isteyen bir içki mukabilinde Dans etmeyi öğrenen çiftleri de seyredebilir.

San Telmo'nun dar sokaklarında kurulan Bit Pazarı'nda antika eşyalar dahil her türlü eşya Pazar günleri çok ucuza satışa sunuluyor.

 

 CARLOS GARDEL'İN HEYKELİ

 

Abasto Alış Veriş Merkezinde AVM Carlos Gardel 'in Heykeli bulunuyor.

Tango'nun ikonu Carlos Gardel, yoksul göçmen blr çocuk olarak çocukluğu buralarda geçmiştir Abasto her zaman Boliviya'lı ve Peru'lu toplulukları cezbetmiştir. 

 

       EL TURCO

 

     Malûm olduğu üzere Güney Amerika'da 19 yüz yıl sonu, 20 yüz yıl başında Arjantin, Brezilya,Peru gibi ülkelere Osmanlı İmparatorluğu zamanında Lübnan ve Suriye'den bir hayli Arap,Türk, Ermeni ve Kürt göç etmiştir.Bu insanlar; "El Turco" diye tanınır.

 Bir Latin Amerikalı'ya sorduğunuzda burada yaşayan Araplar;Türk'tür.

El Turco diye bilinen eski Arjantin Devlet Başkanı Carlos Menem de Suriye'den göç etmiş bir Ailenin torunudur.Carlos Menem;Arap kökenli olmasına rağmen Türklüğü kendisine yakıştırmıştır.Nitekim;1992 yılında Türkiye'ye yaptığı resmi ziyaret sırasında babasının Osmanlı vatandaşı olduğunu ve bu nedenle Arjjantin'de "El Turco"olarak çağrıldığını söyleyen Carlos Menem dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'den Türk pasaportu talep etmiş ve ülkesine cebinde kırmızı renkli Türk pasaportu ile dönmüştür.

 Sırası gelmişken söyleyeyim:

Suriye ve Lübnan'dan gidenlerin torunları da Hasan Rodriguez, Hüsein Hernandez ,Abdülkadir Gonzalez gibi isimleri almışlardır.Kıvrak danslarıyla tanınan şarkıcı Shakira da Lübnan'dan göç etmiş Şakire isimli bir Arap'tır.

 

GABRİEL GARCİA MARQUEZ:

    KIRMIZI PAZARTESİ

 

Nisan 2014'de hayata gözlerini yuman Kolombiyalı büyük yazar Gabriel García Marquez'in 1981'de yayımlanan yedinci romanı Kırmızı Pazartesi'nin Kahramanı "El Turco" tiplerinden biri Santiago Nasar'dır.Bu işleneceğini herkesin bildiği, engel olmak için kimsenin bir şey yapmadığı bir namus cinayetinin öyküsüdür. Hem Kolombiya'da, hem de yayımlandığı dünyanın dört bir yanındaki pek çok ülkede sarsıcı etkileri olmuş bir roman. Usta yazar, çocukluğunu geçirdiği kasabada yıllar önce yaşanmış bir cinayet olayını aktarıyor. Romanın kahramanı Santiago Nasar'ın öldürüleceği daha ilk satırlardan belli. Kırmızı Pazartesi, yalnızca bir cinayetin arka planını değil, bir halkın ortak davranış biçimlerinin portresini de çiziyor. Böylece, sonuna dek ilgiyle okuyacağınız bu kısa ve ölümsüz roman, bir toplumsal ruh çözümü niteliği de kazanmış oluyor.

 

HİTLER VE EVA BRAUN ARJANTİN'DE

 

2.Dünya Savaşı'ndan sonra Güney Amerika ülkelerine özellikle Arjantin'e birçok Nazi'nin kaçtığı malûmdur.Bu ülkelerde Juan Carlos Müller, Pedro Fischer,Victor Herzog,Gerenimo Schmidt ,Luca Schneider ,Leandro Hoffmann gibi birtakım acaip isimli kişilerle karşılaşırsınız.Tabii Nazilerin ağababası Hitler'i en uygun yaşatma alanı da, elbette savaştan sonra birçok Nazi'nin kaçtığı Güney Amerika ülkeleri olmuştur.Hâlâ içinde Faşist Nazi duyguları olan Neo(Yeni) Nazileri aldatmak gayesiyle Uyanığın biri bir kitap yazmış:

Kitapta anlatılan palavralara göre Hitler 95 yaşına kadar Brezilya'da yaşamış. Üstelik, sıkı durun, bir de zenci sevgilisi varmış! Evet, o yaşında, hem de "siyahi".Irkçı olduğunu örtmek gayesiyle kendine zenci sevgili(!) bulmuş.Tabii bundan önce Eva Braun'la birlikte Arjantin'e kaçtığını ve nur topu gibi iki de kız çocukları olduğunu iddia eden daha başka kitaplar da var.

 

                                            ARJANTİN POLO

 

Belgrano;Tudor mimarisinde inşa edilmiş binalar,müzeler ve Elçilik Residanslarının hakim olduğu bir ticaret bölgesi.

Malûm olduğu üzere Polo;At üzerinde 4'erli iki takım oyuncularının ellerindeki özel oyun sopalarıyla 10 cm çapındaki bir topa vurmalarıyla oynanan bir oyundur. Amaç rakip takımın kalesine gol atmaktır.

Polo;İngilizlerin Hindistan yolculukları sırasında görmeleri sonrasında Avrupa'ya taşınmıştır. Zamanla İngiliz soyluları arasında yaygınlaşmış ve İngilizlerin milli bir oyunu haline gelmiştir. 

Arjantin'de "Polonun Katedrali" denilen çok amaçlı Stadyumlarda ve Hipodromlarda Polo Yarışmaları düzenlenir.

Kasım ayında Belgrano 'daki Hippodrome'a geldiğinizde Arjantin'in geleneksel sporu Polo müsabakalarını izleyebilirsiniz.

 

 

<